Kasım ayında Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nda açılan Moda Tasarımı lisans programı, tekstil ve moda endüstrisinin uluslararası ölçekte gereksinim duyduğu profesyonelleri yetiştirmeyi hedefliyor.
Dünya tekstil ve hazır giyim pazarının en büyük üreticilerinden Türkiye, moda tasarımında da moda devi ülkelerle yarışır hale geldi. Giderek sayıları ortan Türk moda tasarımcıları dünya çapında isim yapmaya başladı. Moda tasarımı okumak isteyen gençlerin sayısının artmasıyla, üniversitelerde moda tasarımı bölümleri yaygınlaşmaya başladı. Üniversiteler, moda tasarımcısı olmak isteyen gençleri, işinin uzmanı yapmak için kolları sıvadı.
Bu okullardan biri olan İstanbul Bilgi Üniversitesi de Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nun bünyesinde Moda Tasarımı Lisans Programı’nı başlattı. Kasım 2010 itibariyle başlayan programla ilgili bilgi veren Moda Tasarımı Lisans Programı Koordinatörü Ian Padgett, modanın çağlar boyu değişen kültürel doku ve toplumsal yapı çerçevesinde insanı fiziksel ve sosyal olarak yapılandıran tasarım disiplinlerinden biri olduğunu belirtiyor. Sürekli kendini yenileyerek büyük bir hızla değişen çevresel koşullar ve toplumsal beğenileri ifade eden modanın, ekonomik ve endüstriyel boyutuyla da materyal kültürünün tarihsel gelişimini ve farklılaşan yaşam biçimlerini aynı anda belirlediğine dikkat çeken Padgett, “Modaya yön veren kişiler, kıyafetler aracılığıyla toplumsal davranış kalıplarını, estetik ve kullanım değerlerini yönlendirirler. Bu bağlamda İstanbul Bilgi Üniversitesi Moda Tasarımı Lisans Programı, Türkiye’deki tekstil ve moda endüstrisinin uluslararası ölçekte gereksinim duyduğu profesyonelleri yetiştirmeyi hedeflemektedir” diyor.
Program için hazırlıklara uzun zaman önce başladıklarını, 10 ay önce başvurdukları programla ilgili onayı Eylül ayında aldıklarını söyleyen Padgett, onay aldıktan sonra İstanbul’a gelerek program kapsamında ders verecek ekiple için çalışmalara başladığını açıklıyor. Kendi alanında uzman olan hocaları seçtiklerini belirten Padgett, aslında programı 2011’de açmayı planladıklarını ancak onay erken geldiği için çalışmaları hızlandırarak programı erken başlattıklarını dile getiriyor.
İngilizce sınavını geçmek şart
Programa katılmak için İngilizce yeterlilik testinden geçmek gerektiğine dikkat çeken Padgett, bu testi geçen birkaç öğrenci ile Kasım 2010’da programı açtıklarını dile getiriyor. 3+1 yıllık bu programın ilk yıl sanat ve kostüm tarihi dersi ile başladığını, seminerler, çizim, moda ve tekstil tasarım stüdyosunda çalışmalar, projeler, ödevler, alan çalışmaları ve stajlarla devam ettiğini dile getiren Padgett, bunları dört yıla yayacaklarını belirtiyor.
Henüz program kapsamında haute couture ya da hazır giyim gibi alt dalların olmadığını söyleyen Padgett, bununla ilgili şu bilgileri veriyor: “Ancak bu alanların hepsi için atölye çalışmaları, dersler, seminerler olacak. Eğitim programını İngiliz sistemini model alarak oluşturduk. Seçmeli dersler sayesinde öğrenciler diledikleri kursları tercih edebilecekler. Şunun da altını çizmeliyim ki, erken açıldığımız için ilk akademik dönemin kadro ve dersleri limitli. Ocak 2011’den itibaren hepsi orantılı bir biçimde büyümeye başlayacak. Program sınırları çok geniş olarak tasarlandı. Bunun sebebi ise öğrencilerin bireysel isteklerini bir çatı altında uzlaştırmak. Ancak bir takım işe yerleştirmeler, staj programları gibi saha çalışmalarıyla öğrenciler diledikleri dallarda uzmanlaşabilirler.”
Amaç, öğrencilerin sektöre girmesi
Bu programdan mezun olan öğrencilerin sektörde yer bulmaları ve staj yapmalarını çok önemsediğini vurgulayan Padgett, bu tarz durumların özelikle de kariyer açısından mihenk taşı görevi gördüğünü düşünüyor. “Öğrenciyle işveren arasındaki bağı kurmak da sorumluluklarımızdan biri” diyen Padgett, “Programın amaçları arasında hem öğrencilerimizin, hem işverenlerin çıkarını gözetmek, hem de BİLGİ’nin saygınlığını korumak var. Ama bu tabii ki her yıl pazara 50-60 tane moda tasarımcısı girecek demek değil. Programın amacı, moda sektörünün kendilerine uygun dallarında öğrencilerin yer almalarını sağlamak” diye belirtiyor.
Programla ilgili; ‘çok detaylı bir akademik bilgiyle, tasarımın yaratıcı pratikleri arasındaki bir evlilik gibi’ benzetmesini yapan Padgett, program içeriğini şöyle açıyor: “Program, dersler, seminerler, projeler, CAD/CAM, tasarım eskizleri, desen yapımı, ‘photographic image processing’ yanında stajları, ziyaretleri ve yerleştirmeleri de kapsıyor.”
İlk çalışmalar seneye Fashion Week’te
Programın akademik kadrosu ile ilgili de bilgi veren Padgett, “Ekibimiz sanat tarihçisi, kostüm tarihçisi, sanat yönetmeni, tekstil tasarımcısı, moda tasarımcısı, teknik taslakçı, modelist, moda fotoğrafçısı gibi uzmanlardan oluşuyor. Bunun yanında yerli ve yabancı moda tasarımcılarının ziyaretleri de olacak” diyor.
Öğrencilerin programdan mezun olurken, Central Saint Martins College of Art & Design gibi dünyanın birçok önemli moda okulunda olduğu gibi mezuniyet koleksiyonu hazırlamasını çok istediğini belirten Padgett, bununla ilgili de şunları söylüyor: “Şayet öğrencilerimiz yaratıcılıklarını bir şovla sergilemezlerse çok mutsuz olurum. Bu yüzden önce ufak çapta gösterilerle başlayıp zaman içinde bunların çapını büyüteceğiz. Umuyorum ki gelecek bahar İstanbul Fashion Week’te küçük bir katkımız olacak.”
Programa kayıtlar hala sürüyor
Programa katılacak öğrenci sayısının henüz kesin olmadığını ifade eden Padgett, şimdilik 20 öğrenci ile başlayıp seneye bu sayıyı 40-50’ye çıkarmayı hedeflediklerini açıklıyor. Programa kaydolmak isteyenler için bu yıl değil ancak seneye belli başlı kriterler konulacağını söyleyen Padgett, “Önümüzdeki seneden itibaren portfolyo ve mülakatlar yapılacak. Katılımcılarımızdan en büyük beklentimiz, yaratıcılığa dair bir ilgi ve potansiyel göstermeleri. Bu yıl kayıtlar resmi olarak 23 Ekim’de bitti, ancak başvurular hala sürüyor. Programa katılmak isteyenler direkt bana ya da Dr. İsmail Orakçıoğlu’na başvuru yapabilirler” diyerek, hala programa katılmak isteyenlerin şansı olduğunu vurguluyor.
Program kapsamında markalarla ya da moda tasarımcılarıyla iş birliği yapmayı düşündüklerini de dile getiren Padgett, öğrencilerin faydasına olabilecek her şeye açık olduklarını ifade ediyor. Padgett, bu konuda düşüncelerini şöyle açıklıyor: “Öğrencilerimiz yarının endüstrisini şekillendirecek insanlar. Yeniliğe ihtiyacı olan markalar, genç tasarımcıları desteklemeli ve onlara şans vermeli. Büyük Fransız modaevlerinde ve diğer uluslararası markalarda da olduğu gibi, tasarımcılar her zaman genç moda tasarımcıları ya da öğrencilerle iş birliğine açık olmalı. Bu onları yaratıcılıklarının köklerine ve anarşiye bağlar. Sanırım biz de bu pratiği devam ettireceğiz.”