İletişim fakültesi yeniden yapılanıyor

BİLGİ İletişim Fakültesi, dünyada söz sahibi olmak için kendini sürekli yeniliyor. Türkiye’nin en güçlü iletişim fakültesi olduklarını söyleyen Dekan Vekili Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, bu yenilenme çalışmaları sayesinde, dünyanın önde gelen fakülteleri ile çeşitli ortaklıklar yaptıklarını söylüyor.

İletişim araçlarının hızla değiştiği, geliştiği ve çok farklı mecralarda farklı iletişim biçimlerinin şekillendiği günümüzde, iletişim fakültelerinin de bu sürece ayak uydurmaları kaçınılmaz. İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi de iletişimin, sosyal hayatın her alanına nüfuz ettiği, ancak henüz ‘insanlığın bir başarısı’ olarak adlandırılamayacağı bir dünyada, bireylerin ‘anlamın kontrolünü ele almalarını’ sağlayacak ve onun tarafından kontrol edilmelerini önleyecek bir eğitim vermek için çaba harcıyor. Düşüncenin yalnızca sözcüklerle değil, görüntüler ve seslerle de ifade edilebileceği anlayışının yanı sıra eleştirel düşünce alışkanlığını geliştirmeye büyük önem veren BİLGİ’nin İletişim Fakültesi, bir yandan dünyada iletişim alanındaki gelişmeleri takip ederken, diğer yandan yalnızca takipçi değil, dünya standartlarında söz sahibi olmak için kendini yeniliyor. Öncelikle, küresel ve yerel olan her şeyin, mümkün olan her biçimde iç içe geçtiği bugünlerde İletişim Fakültesi, müfredatın bir süreç olduğunun ve hem ulusal hem de uluslararası özellikler göstermesi gerektiğinin bilincinde. Tüm programlarının ders müfredatını gözden geçiriyor, zamana uymayan dersler yerine, uluslararası teknolojiye, iletişim araçlarına uygun dersleri müfredatına ekliyor.

İletişimin teknoloji ve araç-gereçle bağlantısının da farkında olan fakültede, teknolojik yenilikler yakından takip ediliyor, bu yeniliklere hızla adapte olunuyor. Teknik olanaklar sürekli güncelleniyor ve öğretimle etkin biçimde bütünleştiriliyor. Teknolojik yeniliklerin kültürel ve sanatsal etkileri ve sonuçları, fakültenin eğitim anlayışı için çok önemli. Bu bağlamda, değişikliklerden kaynaklanan ihtiyaçlara hızlı cevap verebilmek, esneklik sağlamak için müfredat yeniden yapılandırılıyor.
Disiplinlerarası ve çok-disiplinli bir öğretim perspektifine sahip olan fakülte, bölümleri arasında diyalog kurmayı ve böylece farklı disiplinlerden gelen öğrencilerin işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. Öğrenciler böylelikle, medyanın teori ve pratiği, sanat yönetimi, film ve televizyon, görsel iletişim tasarımı, gazetecilik, fotoğraf ve video, halkla ilişkiler, reklam gibi birbiriyle ilişkili alanlarla da tanışıyor. Tüm bu alanlar, öğrencilerin eğitim yaşamları ve kariyerlerinde doğru yönleri bulmalarını sağlayacak büyük bir ‘bilgi haritası’ oluşturuyor.

İletişim Fakültesi, BİLGİ ile yaşıt

İletişim Fakültesi’nin üniversite ile aynı yaşta 15 yıllık bir fakülte olduğunu söyleyen Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, aynı zamanda BİLGİ’nin en çok bölümü olan fakültesi olduklarını belirtiyor. Öncelikle bütün bölümlerin müfredatlarını, çağın koşullarına uygun bir şekilde gözden geçirdiklerini dile getiriyor. Örneğin, Medya ve İletişim Sistemleri Programı’nın yeniden yapılanarak, şu an dış dünya ile bağlantısı olan yenilikleri takip eden, yenilikçi, teknolojiye, multi-medyaya ağırlık veren bir müfredat oluşturduğunu söyleyen Nalçaoğlu, aynı şekilde Sinema ve Televizyon Bölümü’nün de kendini yeniden yapılandırdığını belirtiyor. Aynı şekilde Fotoğraf ve Video Programı’nın da bunu yaptığını ifade eden Prof. Nalçaoğlu, “Zaten güçlü bir fakülteydik, fakat dünyadaki değişiklikler bizi değişime yöneltiyor” diyor.

İletişimin, teknolojinin çok ağır bastığı ve teknolojik değişikliklerin rol oynadığı bir alan olduğunu dile getiren Nalçaoğlu, bu nedenle iletişim fakültelerinin hiçbir zaman sabit bir müfredata bağlı kalamayacağına dikkat çekiyor. Çok yeni bir alan olan iletişim alanının, mesela sosyoloji gibi bir teorisinin, Marx, Weber ya da Durkheim gibi teorisyenlerinin olmadığını söyleyen Nalçaoğlu, bunun karşılığında gündelik hayattaki değişikliklere çok hızla adapte olan hızla dönüşen bir alan olduğuna dikkat çekiyor.

Bu nedenle bu alanda eğitim veren bölümlerin de bu değişime adapte olması gerektiğini belirten Nalçaoğlu, “Bu bakımdan yeniden yapılandırma aslında bizde hiç sona ermeyecek sonsuz bir süreç. Biz hedeflerimizi yüksek koyuyoruz. Biz Türkiye’nin en iyi iletişim fakültesiyiz. Ve buna ek olarak dünyada sesini duyuran, talep edilen bir fakülte olmak istiyoruz. Bu hedefimize tam olarak ulaşabilmiş değiliz. Ama bize gelen taleplerden bunu gerçekleştirmeye başladığımızı anlıyoruz. İnsanların çok büyük bir ilgi gösterdiklerini görüyoruz” diyerek, fakültenin vizyonunun ne kadar geniş olduğunu vurguluyor.

Amerika’dan doktora öğrencisi gelecek

Yeniden yapılanma çalışmaları sonucu, dünya çapında bir üniversite olma hedeflerine yaklaştıklarını söyleyen Nalçaoğlu, bu yaz dünyanın en güçlü iletişim fakültesi olan Amerika’nın Pensilvanya eyaletindeki Upenn, Annenberg School of Communications okulunun kendi doktora öğrencilerini Bilgi’nin İletişim Fakültesi’ne getirerek derslerini burada işleyeceklerini açıklıyor. Nalçaoğlu, bunun yanı sıra University of Illinois at Urbana-Champaign ile çok güçlü ilişkiler kurduklarını, yapılan çalışmalar sonucu ortak konferans düzenleme, öğretim üyesi değişimi yapma konusunda bir anlaşma yaptıklarını dile getiriyor. Yeniden yapılanma çalışmaları sonucu hayata geçirilen bir başka çalışmadan da söz eden Nalçaoğlu, Medya ve İletişim Sistemleri Programı’nın İngiltere’deki Liverpool Üniversitesi ile yaptığı 3+1 anlaşmasından bahsediyor. YÖK’ün onayı ile bu anlaşmanın bu yaz hayata geçeceğini, ÖSYM’nin kılavuzlarında bu programın ayrı bir kontenjanla öğrenci alacağını belirtiyor. Yani, “Medya ve İletişim Sistemleri Liverpool-BİLGİ” adında ayrı bir bölümün eğitime başlayacağını, üniversite sınavında bu bölümü kazanan öğrencilerin üç yıl BİLGİ’de son bir yıl da Liverpool’da okuyacaklarını ve çift diploma alacaklarını söylüyor. “Yani diplomalarının üzerinde Liverpool-BİLGİ yazacak” diyen Nalçaoğlu, Kültür Yönetimi Programı’nın da İtalya’dan bir üniversite ile ortaklık için çalıştığını, bunun da yine ortak eğitim, ortak diploma anlaşması olacağını sözlerine ekliyor. Bu anlaşma da gerçekleştiğinde, dünyaya açılmak hedefine yaklaşacaklarını belirten Nalçaoğlu, “Dünyada en iyi okul olmak dünyadaki tüm okulların hedefi, tabii bizim de böyle bir hedefimiz var. Ama biz dünyada kendinden söz ettiren ve dünyada söz sahibi bir fakülte olmak istiyoruz. Şu an bizim çok güçlü uluslararası bir ağımız var. Dünyadaki belli başlı iletişim okullarına bir mektup yolladığımızda, bir mesaj attığımızda, mutlaka cevap alıyoruz. Bize konferans, ortaklık konusunda öyle çok talep oluyor ki bazen işleri yetiştiremiyoruz. Dünya çapında çok sayıda kuruluşu, okulu reddettiğimiz oluyor” diyor.

İstanbul Medya Günleri, Haziran’da yapılacak

Yine bu yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında hayata geçirecekleri bir etkinlikle ilgili bilgi veren Nalçaoğlu, Haziran ayında ‘İstanbul Medya Günleri’ adında uluslararası bir etkinlik gerçekleştireceklerini açıklıyor. Uluslararası Güneydoğu Avrupa Medya Organizasyonu  işbirliği ile ilk kez yapacakları bu etkinliğin birkaç ayağının olacağını belirten Nalçaoğlu, konuyla ilgili şu bilgileri veriyor: “Etkinliğin bir ayağında öğrencileri bir araya getireceğiz. Sadece Bilgi’den öğrenciler değil, Avusturya’dan bir grup öğrenci ile İstanbul Üniversitesi’nden öğrenciler ortak bir atölye yapacak. Bir ayağında gazetecilerin katıldığı bir panel olacak. Bu panelde yerli ve yabancı medya kuruluşları kendilerini tanıtan oturumlar gerçekleştirecek. Bu da giderek gelişen bir etkinlik olacak, şimdi ilk adımını gerçekleştireceğimiz için henüz çekirdeğini oluşturmaya çalışıyoruz, o yüzden biraz daha dar kapsamlı bir etkinlik olacak ama ileride okulumuza sığmayacak kadar büyük bir etkinlik olmasını hedefliyoruz.”

İletişim Fakültesi’nin bütün bölümlerinin kendi başlarına birer kimlik geliştirmelerini ve bu kimliğin altında sadece eğitimle sınırlı olmayan etkinliklere imza atmasını istediğini söyleyen Prof. Nalçaoğlu, “Mesela Sinema ve Televizyon bölümümüzün bir festivalinin olmasını istiyoruz, bunun da adımlarını attık. Belki festival bir öğrenci filmleri festivali olacak ve burada ürettiğimiz değerli işleri kamuoyu ile paylaşacağız. Her bölümün buna benzer projeleri var. Mesela Reklamcılık Programı bitirme projelerini derlediği bir sergi yapıyor. Bu sergi çok etkili oluyor, çünkü öğrenciler gerçek müşterilerle çalışıyorlar ve onlarla yaptıkları işleri sergiliyorlar. Görsel İletişim Tasarımı bölümümüzün Track sergilerinin bütün gücüyle devam etmesini istiyoruz ve belki daha da büyük bir izleyici kitlesine açmak istiyoruz” diyor. Şu an öğretim üyesi eksiği olan bölümler olduğunu, bu nedenle yeni istihdamlar olacağını söyleyen Nalçaoğlu, alanında uzman güçlü isimlerle görüştüklerini, yakında bu konuda da müjdeli haberler vereceklerini söylüyor.

Gösteri Sanatları Yönetimi Programı’nda, Türk hocalar kadar kendi alanında uzman yabancı hocaların ders vermeye başladığını açıklayan Nalçaoğlu, bununla ilgili bir örnek vererek şunları söylüyor: “Medya bölümündeki teori derslerimiz için Londra’daki City Üniversitesi’nden Prof. Frank Webster buraya geldi ve bir hafta ders verdi. Bu dersler Domino Dersleri adlı bir seri halinde yapılıyor. Bu serideki son konuşmacımız Webster’di. Arkasından bir başka projemiz olan ‘Çağı Anlamak’ video serisine başladık. Çağı Anlamak serisi için çok ünlü isimlerle video röportajları yapacağız. İlk röportajımızı Frank Türkiye’deyken onunla gerçekleştirdik.”

Liseli gençlere gazetecilik eğitimi başladı

Bir başka hedeflerinin fakültenin üniversite sınavındaki puanını artırmak olduğuna dikkat çeken Prof. Nalçaoğlu, öğrencilerin fakülteye giriş puanını her yıl biraz daha yukarı çekerek, fakültede daha yetenekli, daha yüksek puanlar alan öğrencilerin sayısını artırmak istediklerini vurguluyor. Fakülte olarak başlattıkları bir çalışma hakkında da bilgi veren Nalçaoğlu, geçen ay ilk defa liseli gençlere gazetecilik eğitimi verdiklerini açıklıyor. Bu eğitime, Şişli Terakki, Kadıköy Anadolu, Galatasaray, Koç, Saint-Joseph liselerinden yazmaya, gazeteciliğe hevesli toplam 20 öğrencinin katıldığını belirten Nalçaoğlu, eğitim sırasında öğrencilerin bir haftada 8 sayfalık ‘Genç HaberVesaire’ adında bir gazete çıkardıklarını dile getiriyor. Yine eğitime katılan öğrencilerin eğitimleri sırasında CNN-Türk’ün Haber Masası programının canlı yayınına katıldıklarını da sözlerine ekleyen Nalçaoğlu, bu eğitimle liselilerin üniversite sınavı için doğru tercih yapmalarını sağlamayı amaçladıklarını ifade ediyor. Nalçaoğlu, bu projeyi İletişim Fakültesi’nin orta öğretimle güçlü bağlantılar kurmak hedefiyle başlattıklarını da sözlerine ekliyor.

“Medyada, muhabir değil uzman açığı var”

Türkiye’deki iletişim sektörünün bir yılda yaklaşık 200 kişiyi istihdam edebildiğini söyleyen Prof. Nalçaoğlu, ancak bu büyük medya kuruluşlarının belli alanlarda uzman eleman açığı olduğuna dikkat çekiyor. “Mesela medya yöneticisi açığı var. Meraklı olan herkes bu alanda işe başlayabilir. Bu koskoca camiada bir televizyon yapımında 160 ayrı meslekten insan çalışıyor. Biz iletişim fakülteleri olarak ekranın arkasına da bakıyoruz” diye konuşan Nalçaoğlu, öğrencileri doğru pozisyonlara göre yetiştirmek gerektiğini, fakülte olarak bunu yapmaya çalıştıklarını ifade ediyor. Nalçaoğlu bununla ilgili; “Öğrencilere iş bulamayız, işsizlik sorununu çözemeyiz ama onlara farklı lokasyonlar gösterebiliriz. Çünkü bu iş sadece gazetecilik, kameramanlık değil, alternatif istihdam alanlarını da araştırıyoruz. Mesela sektör dergileri var. Buralarda da genellikle iletişim fakültesi mezunları çalışıyor. Fakat diğer fakülteler bu dergileri hedefleyen bir eğitim planlaması yapmazken biz yapıyoruz” diye konuşuyor.

Neden Bilgi’nin İletişim Fakültesi?

– İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin fakülteleri arasında İletişim Fakültesi’nin çok güçlü Erasmus bağlantıları var. BİLGİ, Laureate International Universities Network üyesi olduğu için uluslararası bir fakülte.

– Dış dünyada sektörde olan gelişmeleri çok yakından takip eden ve sektörden çok sayıda profesyoneli bünyesinde barındıran bir fakülte. Bu nedenle kendini çok hızla yeniliyor, bu da onu diğer fakültelerden farklı kılıyor.

– Mezunları sektör tarafından aranan, istihdamı açısından kendini ispatlamış bir fakülte. Fakültenin bölümlerinden mezun olanlar, çok başarılı şirketlerde, çok iyi konumlarda çalışıyor. Okuldan mezun olur olmaz iş teklifleri alıyorlar.

– Fakülteyi diğer iletişim fakültelerinden ayıran en önemli özellik, öğretim üyelerinin erişilebilirliği. Hocaların kapıları her zaman öğrenciye açık, öğrenciyle çok sıcak ilişkileri var. – Fakültenin bir başka özelliği ise öğrencinin sesini dinlemesi. Bu özelliğini daha da geliştirmek isteyen fakülte, öğrenci temsilcilerini fakülte kurul toplantılarına davet etmeyi planlıyor. Böylece okulda öğrencilerin de söz hakkı olacak.

Eğitim kadrosu 192 kişi

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, Medya ve İletişim Sistemleri, Televizyon Haberciliği ve Programcılığı, Halkla İlişkiler, Reklamcılık, Kültür Yönetimi, Sanat Yönetimi, Gösteri Sanatları Yönetimi, Fotoğraf ve Video, Görsel İletişim Tasarımı, Sinema ve Televizyon olmak üzere 10 bölümde eğitim veren fakültenin şu an aktif öğrenci sayısının 2094 olduğunu, toplam 192 akademisyenin eğitim verdiğini dile getiriyor. Çeşitli alanlarda master programlarının da olduğu fakültede öğrencilerin staj zorunluluğunun olmadığını söyleyen Nalçaoğlu, ancak staj isteyen öğrenciler için çeşitli medya kuruluşları ile işbirliği içinde olduklarını belirtiyor. Nalçaoğlu, “Mesela Doğan TV Holding, Doğuş Grubu, İPSOS KMG, İndeks İletişim, Atlantis Yapım ve TESEV’le bağlantılarımız var. En son Beşiktaş Kulübü ile işbirliği yaptık. İsteyen öğrencilerimiz buralarda staj yapabiliyor” diyor.

Powered by Openmedia