Edebiyat alanında akademik kariyer yapmak isteyenler için karşılaştırmalı edebiyat yüksek lisans programını başlatan BİLGİ, Türkiye’deki sanat ve edebiyat eleştirmeni açığını da kapatmayı hedefliyor.
Edebiyat, sosyal veya beşeri bilimlerin farklı disiplinlerinde lisans veya yüksek lisans eğitimi alanları; araştırma sahası geniş, interdisipliner bir alan olan karşılaştırmalı edebiyat disiplininde bilimsel araştırma yapmaya hazırlayacak altyapıyı kazandırmak amacıyla açılan İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Yüksek Lisans Programı, edebiyat çalışmaları alanında önemli bir boşluğu dolduruyor. Edebiyatı çok seven, hayatının önemli bir kısmını edebiyatla geçiren ve bu alanda akademik kariyer yapmak isteyenlerin tercih ettiği program, Türkiye’de eksikliği hissedilen sanat ve edebiyat eleştirmeni açığını da kapatmayı hedefliyor.
Türkiye’de ilk defa 1996 yılında Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü açan BİLGİ’nin edebiyat alanında akademisyen yetiştirmek amacıyla hizmete soktuğu Karşılaştırmalı Edebiyat Yüksek Lisans Programı’nda, Anglo-Sakson edebiyatı ve kültürü ağırlıklı olmak üzere, Avrupa ve Türk edebiyatı ayrıntılı olarak işleniyor, değerlendiriliyor ve yorumlanıyor. Her yıl 15-16 öğrencinin kabul edildiği programdan mezun olanların yüzde 80’inin doktora programlarına devam ettiğini açıklayan programın öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Jale Parla, karşılaştırmalı edebiyatın dünyada bir disiplin olarak 19. yüzyılın başında ortaya çıktığını söylüyor. Aynı zamanda Karşılaştırma Edebiyatı Lisans Programı Başkanı olan Parla, 17. yüzyıla kadar Avrupa’da sadece Latin edebiyatı varken, o tarihlerden sonra ulusal edebiyatların ortaya çıktığını, İngiliz, Alman, Fransız edebiyatı gibi ulusal edebiyatların 19. yüzyıla kadar yerleştiğini belirtiyor.
1920’li yıllardan sonra ünlü Alman şair Goethe’nin ‘artık dünya edebiyatını düşünme vakti gelmiştir’ sözü ile her ulusun başka ulusların edebiyatını çalışmaya başladığına dikkat çeken Prof. Parla, böylece ilk defa edebiyat kavramının ulusların sınırlarından çıkarak uluslararası bir nitelik kazandığını ve karşılaştırmalı edebiyatın ortaya çıktığını dile getiriyor. Ancak o yıllarda karşılaştırmalı edebiyat yapmak için kendi dilinizin yanı sıra en az iki farklı ulusun dilini ve bir de antik bir dil bilmenin zorunlu olduğunu vurgulayan Parla, bu zorunluluğun 1970’li yıllara kadar devam ettiğini belirtiyor.
İngiliz ve Türk edebiyatı karşılaştırılıyor
“20. yüzyılın ortasında küreselleşme olgusu ile birlikte artık ulusların birbirlerini tanıması için bu kadar çok dil bilmeye gerek olmadığı söylendi. Karşılaştırmalı edebiyatın çeviriden de yapılabileceği görüldü” diyen Parla, iki ulusun edebiyatının nasıl karşılaştırıldığı ile ilgili; “Bu disiplinde iki ulusal edebiyat dönemler açısından karşılaştırılıyor. Mesela 19. yüzyılda Alman edebiyatı ile İngiliz edebiyatı nasıldı? Ekoller akımlar açısından karşılaştırılıyor. Mesela Alman romantizmi ile İngiliz romantizmi nasıldı ve nasıl etkileşti? Birbirini etkileyen yazarlar açısından ya da türler açısından karşılaştırılıyor. Mesela roman türü, değişik kültürlerde nasıl seyahat etti gibi? Tüm bu alanlarda ulusların edebiyatının karşılaştırıldığı bir disiplindir karşılaştırmalı edebiyat. Bunun yanı sıra karşılaştırmalı edebiyatın disiplinler arası bir boyutu, yani psikolojik, sosyolojik yaklaşımı da var” diyor.
BİLGİ’nin Karşılaştırmalı Edebiyat Yüksek Lisans Programı’nda İngiliz edebiyatı ile Türk edebiyatı geleneklerini karşılaştırdıklarını dile getiren Parla, hem lisans hem de yüksek lisans düzeyinde bu iki edebiyat üzerinde yoğunlaştıklarını belirtiyor. “Hocalarımızın hepsinin uzmanlığı İngiliz edebiyatı olduğu için akademik olarak bu yönde eğitim veriyoruz” diye konuşan Parla, bugün Amerika’da en çok Japon edebiyatı ile ilgili karşılaştırmalı edebiyat yapıldığını, dünyada artık Çin edebiyatından, İran edebiyatına kadar pek çok ulusun edebiyatıyla karşılaştırma yapıldığını vurguluyor.
Program, akademisyen yetiştiriyor
BİLGİ’nin edebiyatta daha çok uzmanlaşmak ve doktora programlarına katılmak isteyenler için karşılaştırmalı edebiyat yüksek lisans programını başlattığını ifade eden Jale Parla, bu programın özellikle akademisyen yetiştirmek üzere faaliyet gösterdiğinin altını çiziyor. Mezunların yüzde 80’inin doktora programlarında yurtiçinde Boğaziçi ve Bilkent üniversiteleri ile yurtdışında çeşitli üniversitelerde devam ettiğini söyleyen Parla, bunun dışında mezunların İngilizce öğretmenliği yapabildiği gibi yuvalarda, özel şirketlerde çalışabildiği, yayınevlerinde, gazetelerde, televizyonlarda editörlük yapabildiği, film sektöründe çalışabildiği, en önemlisi de sanat ve edebiyat eleştirmeni olabildiklerine dikkat çekiyor.
İngilizce eğitim verilen program kapsamında öğrencilerin 8 ders alması gerektiğini açıklayan Parla, bu sekiz dersten Edebiyat Kuramı ve Eleştirisi ile Karşılaştırmalı Edebiyat derslerinin zorunlu, diğer derslerin ise seçmeli olduğunu belirtiyor. Seçmeli dersleri karşılaştırmalı edebiyat lisans programından alabilecekleri gibi, tarih, sosyoloji, kültürel öncelemeler bölümünden de alabildiklerini söylüyor.
Programa dil sınavını geçen öğrencilerin kabul edildiğine de değinen Prof. Parla, “Programa öğrencileri, yazılı ve sözlü sınav yaparak kabul ediyoruz. ALES sınavında belli bir puan alanlar, önce İngilizce yapılan yazılı sınava giriyor, o sınavı geçtiklerinde sözlü sınava alıyoruz. Sınavda öğrencinin, edebiyat bilgisini değil, yazış, muhakeme ediş ve düşünce tarzı ile edebiyata olan yatkınlığını ölçüyoruz. Bir de İngilizce yazma, anlama kapasitesine bakıyoruz. Bu alanlarda öğrenciyi yeterli bulursak sözlüye alıyoruz, sözlüden de geçen öğrencileri programa kabul ediyoruz” diyor.
Programda bir miktar öğrenciye yüzde 40 oranında burs verebildiklerini de sözlerine ekleyen Parla, bu yıl üçüncü mezunlarını verecek programa her yıl60 ile 45 öğrencinin başvurduğunu, ancak 15-16 öğrenci alabildiklerini söylüyor. Dersler seminer şeklinde yapıldığı için programa fazla öğrenci alamadıklarını dile getiren Parla, programdan bu yıl üçüncü kez mezun vereceğini belirtiyor.
Edebiyat sevenler programa katılabilir
Programa, edebiyat sevenler, daha fazla edebiyatla iç içe olmak, hayatını edebiyatla uğraşarak geçirmek isteyenlerin katıldığını dile getiren Parla, sadece akademik, sanat ve edebiyat çevrelerinden değil, sayıları çok fazla olmasa da iş dünyasından edebiyatı özleyenlerin de programa katıldığına dikkat çekiyor. Programa öğrencileri almak için bir tek İngilizceyi şart koştuklarını söyleyen Parla, ancak programı bitirip doktora yapmak isteyenlerin mutlaka İngilizceden başka bir dil daha öğrenmeleri gerektiğini vurguluyor. Ancak genelde tüm öğrencilerim, İngilizce dışında Fransızca ve Almanca bildiklerini belirten Parla, program kapsamında, karşılaştırmalı edebiyat lisans programından altı hocanın ders verdiğini söylüyor.
Yüksek lisans programına katılan öğrencilerin Harvard Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği yaz okulu projesine katılabildiklerini de açıklayan Parla, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nün geçen yıl ortak olduğu bu proje kapsamında her yıl sekiz hafta süren bir yaz okulu yapıldığını belirterek konuyla ilgili şu bilgileri veriyor: “Dünya Edebiyatı Yaz Okulu’na yüksek lisans öğrencilerimiz katılıyor. Bu yıl Pekin’de düzenlenen okula bir öğrencimiz katılabildi. Önümüzdeki yıl Harvard’da yapılacak yaz okulu 2013 yılında ise İstanbul’da BİLGİ’de yapılacak. Yaz okuluna kabul almak oldukça zor olsa da gitmek isteyenlerin tekrar başvurarak başvuru koşullarını yerine getirmelerini tavsiye ediyorum. Karşılaştırmalı edebiyat çalışılan yaz okulunda, dünya edebiyatı öğrenmek mümkün. Bir de oraya bu alanda dünya çapında üne sahip isimler katılıyor, öğrencilerin onlarla tanışma imkanı oluyor.”
Doktora programı da açılacak
BİLGİ’nin karşılaştırmalı edebiyat yüksek lisans programından sonra bu alanda doktora programını da açmayı planladığını açıklayan Parla, bunun için de YÖK’e başvurduklarını dile getiriyor. Parla, son olarak bu programa güzel yazamayan, düzgün metinler çıkaramayanların alınmadığını tekrarlayarak şunları söylüyor: “Bu program bir yazarlık programı değil. Biz edebiyatı sevenleri, iyi yazı yazmayı bilenleri programa alıyoruz. Bu program akademik bir programdır. Bu program akademisyen yetiştirmek dışında, kültürlü, çok yönlü ve renkli kişiler de yetiştiriyor.”