Araştıran ve sorgulayan bir hukukçu

Gençlik yıllarından bu yana farklı işlerde çalışmış, hayatın içinden biri olan başarılı avukat Bürgehan EMRAĞ, Bilgi Üniversitesi’ni de benzer sebeplerden kendine yakın bulduğu için tercih etmiş, aynı zamanda başarılı bir akademisyen. 

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin hangi bölüm/bölümlerinden mezunsunuz? Kısaca eğitim durumuzdan bahseder misiniz

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 1999-2004 yılları arasında okudum, Hukuk Fakültesi mezunlarındanım. Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra yine İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Ekonomi Hukuku alanında Yüksek Lisansımı tamamladım. Tez konum “Vakıf Yükseköğretim Kurumlarının İdari Açıdan İncelenmesi” idi. Yüksek Lisansımı 2007 yılında tamamladıktan sonra aynı yıl İstanbul Üniversitesi’nde Kamu Hukuku Doktorasına başladım. Doktora çalışmalarım halen devam ediyor.

Neden BİLGİ’yi tercih etmiştiniz?

Üniversite tercihlerini yaparken isimlerini hukuk camiasından olan yakınlarım nedeniyle bildiğim Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, Prof. Dr. Belgin Erdoğmuş, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Prof. Dr. Mustafa Dural’ın bu fakültede ders vermesi, aynı zamanda da genç ve dinamik bir öğretim kadrosunun bulunması BİLGİ’yi tercih etmemde çok büyük önem taşıdı. Ayrıca kampüslerinin kent içinde bulunması yani bir kent üniversitesi hüviyetini taşıması benim için önemliydi. Gençlik yıllarımdan beri hep farklı işlerde çalıştığım için öğrenim göreceğim üniversitenin de hayatın içinde olmasını önemsedim.

Şu an çalıştığınız şirketteki pozisyonunuz nedir?

Şu anda Karcılıoğlu & Emrağ Hukuk Bürosu’nun iki ortağından biriyim. Yani kendi işimin patronuyum. Büromuzu 3 yıl kadar önce, yine BİLGİ mezunu olan değerli dostum Dr. N. Kaan Karcılıoğlu ile birlikte akademik hayattaki tecrübelerimizi uygulamaya yansıtabilmek için kurduk.

Ağırlıklı olarak hangi davalarla ilgileniyorsunuz?

Ben bir idare hukukçusu olduğum için öncelikle İdare Hukuku alanında çalışıyorum. Dava takip ettiğim veya danışmanlık yaptığım alanlar özellikle gayrimenkul ve imar hukuku, kamulaştırma, kültür ve tabiat varlıklarına ilişkin meseleler, idari suç ve yaptırımlar, yükseköğretim hukuku, enerji hukuku, ilaç hukukudur. Ancak büromuzu kurduktan sonra yoğunlaşmamız bütün kamu hukukunu kapsayacak bir noktaya ulaştı.

Hukuk tercih etmenizin sebebi neydi? Avukatlık çocukluk hayaliniz miydi?

Hukuk okumak çocukluğumdan beri en önemli idealimdi. Şimdi o yıllarda neden içimde hukuk okuma isteği bulunduğunu daha iyi anlıyorum. Meğerse ortaokul ve lise yıllarımda haksız olduğunu düşündüğüm her şeye karşı çıkmamın bir nedeni varmış.

BİLGİ’ye başladığınızda beklentileriniz nelerdi? İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin size en büyük katkısı ne oldu?

İyi bir hukukçu olmanın yanında dürüst bir hukukçu olmak gerektiğini, araştırmacı ve sorgulayıcı bir düşünce yapısının daima korunması gerektiğini BİLGİ’de öğrendim. Okulumuzun temel felsefesi “okul için değil yaşam için öğrenmek” idi. Tam anlamıyla bu felsefeye uygun olarak çok değerli akademik ve idari kadrosuyla bana ve bütün mezunlarına eğitim verdi ve beklentilerimizi karşıladı. Ayrıca mezuniyetten sonra üniversitemde hocalık da yaptığım için ben de öğrendiğim bu felsefeyi benden sonraki BİLGİ’lilere yansıtmaya çalıştım.

BİLGİ’li olmanın ayrıcalığını hangi alanlarda hissettiniz?

Mezun olduğum zamanlarda özellikle hukuk alanında Vakıf Üniversitelerine yönelik şüpheler vardı. Bu nedenle işin aslı BİLGİ’li olmanın ayrıcalığını ilk zamanlarda hissedemedik. Ancak bir önceki sorunuza verdiğim cevap, aslında bu sorunun da yanıtıdır. BİLGİ’de edindiğimiz düşünce yapısı, sağlanan hukuk nosyonu bizi esas olarak ayrıcalıklı kılan hususlar oldu. Daha sonra da bunların yarattığı farkı akademik kariyerimde ve iş yaşamımda net bir şekilde gözlemledim. Ben BİLGİ’li olmayı bir ayrıcalık olarak görüyorum. Halen temas halinde olduğum birçok BİLGİ’li dostum bana her gün bu ayrıcalığı yaşatıyor.

Okul günlerinden unutamadığınız bir anınız var mı?

Okula bir hafta geç başlamıştım. O süreçte arkadaşlarımdan İdare Hukuku dersine yeni ve genç bir Hocanın geldiğini ve çok sert olduğunu duymuştum, ancak açıkçası sınıfımı da tanıdığım için inanmamıştım. Salı günü derse girdiğimde herkesin sus pus olduğunu, kimseden çıt çıkmadığını görünce söylenenlerin doğru olduğunu düşünüp ben de sessizce yerime oturdum ve Hoca daha yeni derse girip “ooo Anayasa Hukukçusu da gelmiş” diyerek benim ismimi zikredince söylenenlerin tamamıyla doğru olduğunu anlamıştım. Bu hoca daha sonra hayatıma yön veren Burak Oder’di. Kendisi bana anayasa hukukunu çok iyi bildiğim hususunda duyumlar aldığını ve soru sormak istediğini tüm sınıf önünde söyledi. Haliyle soruyu da sordu. Ancak ben bu sorunun cevabını bilemedim ve Hoca bunun üzerine tarihi bir cevap verdi: “Bürgehan, bu cevabından ötürü sana beş tane sıfır veririm, olimpiyat oyunlarına gidersin”. Bu cümle üzerine hem çok utandım, hem de İdare Hukukunun ondan sonraki her dersine hazırlanarak gittim.

Mezuniyetten profesyonel hayata geçiş sürecinizden bahseder misiniz… Şu an bulunduğunuz noktaya gelene kadar neler yaşadınız?

Mezun olduktan sonra, yine Üniversite yıllarımda idollerimden biri olan Hocam Prof. Dr. Kerim Atamer’in bürosunda staj yaptım. Bu benim için müthiş bir tecrübe ve çok öğretici bir dönemdi. Daha sonra bir aile işi için İrlanda’da bir yıl geçirdim. Ancak burada bulunduğum sürede aynı zamanda hukuk İngilizcesi üzerine eğitim aldım. 2006 yılında BİLGİ’ye Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Araştırma Görevlisi olarak geri döndüm. BİLGİ’de çok güzel bir kadro ile çalıştık. Bu kadrodan sadece birçok güzel dostluk ve bir ortaklık değil, aynı zamanda hayat arkadaşımı da buldum. Halen daha İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Kürsüsünde görev yapan Seda Ergüneş Emrağ ile yakın zamanda evlendik. BİLGİ’deki akademik kariyerim 2012 yılında aldığım çok avantajlı bir teklif nedeniyle sona erdi. Bir yıl boyunca inşaat ve gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren bir Holding’in baş hukuk müşavirliğini yaptım. Bundan sonra ise İstanbul’a geri dönme isteğim ağır bastığı için şimdiki büromu kurarak serbest avukatlığa başladım.

Hukukta iyi bir kariyer yapmak, diğer alanlara kıyasla daha zor diyebilir miyiz? Siz ne dersiniz?

Hukuk elbette bu alanda kariyer yapanlardan çok zaman alabilen bir disiplin. Uzun çalışma saatleri ve hiçbir zaman bitmeyen öğrenme süreci bu alanı seçenleri zorlayabiliyor. Avukatlıksa bunun dışında bir de müvekkil yönetimi boyutu taşıyor ki, bu da mesleğimizin bambaşka bir zorluğu. Ancak bu zorluk, hayatının belki de en kötü zamanlarını yanınızda geçiren müvekkilinize, davasını kazandığınızı bildirdiğinizdeki mutluluk karşısında hiçbir şey değil. Ben genç BİLGİ’lilere zorlukları değil, bunun sonrasında ulaşılan başarının hazzını düşünmelerini öğütlerim.

Türkiye’deki hukuk sistemine ve işleyişine dair kısa bir değerlendirme yapar mısınız…

Bu konuda çok kısa bir söz söylemek istiyorum. Hukuk sistemimiz bir türlü dolmayan bir havuza benzer. Bir yandan tapası açıkken boşalan diğer yandan da doldurmaya çalışılan bir havuz… Ama en azından bu havuzda hala yüzebiliyoruz.

Gelecek hedefleriniz neler?

Şu anda işleyişinden son derece memnun olduğum bir bürom var. Bu işleyişi sürdürmek ve bizim gibi olan çalışma arkadaşlarıyla büroyu sağlıklı bir şekilde yaşatmak istiyoruz.

Ardınızdan gelen meslektaşlarınıza bir tavsiyeniz var mı?

Çok sevdiğim okulumun mottosunda dendiği gibi okul için değil, kendiniz için öğrenin. Bunun iş hayatındaki versiyonu para için değil mutlu olmak için çalışın, para zaten gelecektir.

 

Üniversitedeki favori mekanınız? Öğrenciliğim döneminde: kütüphane. Akademisyenliğim döneminde: Odamdı.

Favori hocanız? Yrd. Doç. Dr. iur. Burak Oder’dir.

Bugünlerde en son okuduğunuz kitap? Amin Maalouf’un Doğunun Limanları

En son izlediğiniz film? Senden Önce Ben

En son gittiğiniz şehir? Güney Fransa’da Provence bölgesi.

Powered by Openmedia