Gözlemin pazarlamada olmazsa olmaz düsturuyla hareket eden Ayşegül Ateş, stajlardan edindiği tecrübelerini iş hayatındaki başarısının anahtarı olarak görüyor. Akademisyen bir aileden gelen Ateş’in BİLGİ yolculuğu aslen çocukluk yıllarında başladı dersek çok da yanlış olmaz belki de. Kendi markasını kurmak hedefiyle çıktığı kariyer yolculuğunu anlattı.
Eğitiminizi hangi okullarda tamamladınız?
Liseyi Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde okudum. Daha sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik bölümünden mezun oldum. Bir sene sonra da Galatasaray Üniversitesi Pazarlama İletişimi Yönetimi Yüksek Lisans Programını bitirdim.
Neden BİLGİ’yi tercih etmiştiniz?
Çocukluğumdan beri ailem dolayısıyla BİLGİ ailesinin içinde olmam, tercihimde çok etkili oldu. Eğitim kalitesini ve akademik ortamını bildiğim için BİLGİ’yi tercih etmem çok zor olmadı.
BİLGİ’ye başladığınızda beklentileriniz nelerdi?
Vizyonumu genişleterek seçtiğim kariyer yolunda bana yardımcı olacak bilgiler ve tecrübeler kazanmak. Dalında uzman hocalardan olabilecek en iyi eğitimi almaktı beklentim ve okulum bunu fazlasıyla karşıladı.
BİLGİ’li olmanın ayrıcalığını hangi alanlarda hissettiniz?
İstanbul Bilgi Üniversitesi bir şehir üniversitesi olma hedefiyle ilerledi. Bence en büyük ayrıcalığımız sadece eğitim anlamında değil aynı zamanda ihtiyacımız olan sosyal farkındalığı da kazandırmış olmalarıdır.
Sizce BİLGİ’li olmak ne demek?
BİLGİ’li olmak akademik ve sosyal eğitimi bir arada alarak hayata hazırlanma şansını elde etmiş olmaktır.
Okul günlerinden unutamadığınız bir anınız var mı?
Birini sınıfta BUS 106 dersinde girişimcilik projesi kapsamında bizden Türkiye’de olmayan bir markayı Türkiye’ye getirip marka konumlandırması yapmamız gerekiyordu. Arkadaşlarımla yaptığımız proje bir sene sonra gerçekten Türkiye’ye geldi. Biz o sıralar bu projeyi gerçekleştirmek için çok küçüktük ama ileri görüşlülüğümüz tatlı bir anı olarak kaldı.
Mezuniyetten profesyonel hayata geçiş sürecinizden kısaca bahseder misiniz… Şu an bulunduğunuz noktaya gelene kadar neler yaşadınız?
Hem üniversitede okurken hem de mezun olduktan sonra çok sayıda staj yaptım. Bu stajlar vizyonumu geliştirmeme, kendi potansiyelimi ve istediğim kariyer yolunu fark etmeme yardımcı oldu. Hem de birçok farklı şirkette birçok farklı çalışma ortamı görmüş oldum. Bu da bana oldukça yardımcı oldu.
Şu an çalıştığınız şirketteki pozisyonunuz nedir?
L’Occitane en Provence’da Pazarlama Uzmanıyım.
Pazarlama alanında iyi bir kariyer yapmak için olmazsa olmazlar nelerdir sizce?
Öncelikle iyi bir gözlemci olmalısınız. Bir yandan kendi sektörünüzü iyi analiz ederken bir yandan da kendi şirket içi dinamiklerinizi koruyarak sektöre ayak uydurmak ve yenilikçi bir bakış açısıyla hedef kitlenize uygun yeni pazarlama yöntemleri geliştirmelisiniz. Günümüzde pazarlama ne kadar dijital ortamlara kaymış olsa da 360 pazarlamayı göz artı etmemelisiniz. Bütün pazarlama kollarının aynı yerde toplanmasının, pazarlamacının işini ne kadar zorlaştırsa da en sağlıklı yöntem olduğunu düşünüyorum.
Gelecek hedefleriniz neler?
Öncelikle pazarlama dalında olabildiğince fazla tecrübe kazanmak istiyorum. Ardından uzun vadeli planım kendi markamı oluşturarak edindiğim tecrübeleri kendi markam için kullanmak. Bu sayede yalnızca pazarlama alanında kalmayıp diğer alanlarda da kendimi geliştirebileceğime inanıyorum.
Ardınızdan gelen meslektaşlarınıza bir tavsiyeniz var mı?
Öncelikle mümkün olduğunca fazla staj yapmalarını tavsiye ediyorum. Bu stajları mezun olmadan yapmaları onların yararına olacaktır. Ayrıca pazarlama alanında başarılı bir kariyer için çalışmalarını sosyal hayatları ile desteklemeleri çok önemli.
Üniversitedeki favori mekanınız?
Otto’ydu.
Favori hocanız?
Muhasebeyi bana sevdiren Roy Manukyan
Bugünlerde en son okuduğunuz kitap?
Işık Temsilcileri – James F. Twyman
En son izlediğiniz film?
Captain Fantastic
En son gittiğiniz şehir?
Londra