Genç maceracı Elif Koyutürk, BİLGİ mezunu bir yönetmen ve fotoğrafçı. Onu motorsporlara dair çektiği filmlerle tanıdık. Genç yaşına rağmen çalıştığı büyük firmalarla global olarak da adından söz ettiren Koyutürk dağ bayır demeden fotoğraf çekiyor. Genç yaşında yakaladığı başarıları aldığı ödüllerle taçlandıran genç fotoğrafçı Elif Koyutürk, Nisan’da Avusturya Konsoloslu’ğunda yeni bir sergi açmaya hazırlanıyor.
Sizi tanımaya eğitim öykünüzle başlayalım…
Ben 12 yıl TED´de okuduktan sonra eğitimime BİLGİ´de devam ettim, Televizyon Haberciliği ve Programcılığı mezunuyum. BİLGİ bana göre iletişim alanında özgürce ders veren tek eğitim kurumu. Bu süre zarfında İspanya´da 1 yıl sinematografi dersi gördüm ve Norveç´te sertifika programına davet edildim. Eğlenceli bir eğitim hayatım oldu.
Mezuniyetten profesyonel hayata geçişiniz nasıl oldu?
Okurken de hep çalıştım ben. 17 yaşımda başladım çalışmaya. Garson, resepsiyonist, sosyal projeler, kameraman asistanlığı… aklınıza ne gelirse yaptım. Bana çok şey kattı, bana göre bir yönetmenin, bir hikaye anlatıcısının her çeşit karakteri bilmeden, anlamadan yansıtması imkansız. Benim bu erken başlayan çalışma hayatım, üniversiteden mezun olduktan sonra bana çok kolaylık sağladı. Benim günlük çalışma saatim en az 15-17 saat arasındaydı. Çalışmayı sevmeye erken yaşta başlayın. Gidin bir bakkalın çırağı olun, ne olursa olsun. Egonuzu bırakıp empatiye daha çok yer verirseniz o zaman başarıya koşuyorsunuz.
Bu süreçte başınıza gelen ilginç bir anınız var mı?
Çok fazla var! Sanırım Unicef´in Sicilya´daki açılışında, Sicilya Belediye Başkanı ile yaptığım çekim ilk 5’e girer. Ben 18 yaşındaydım ve çok şansa o açılışta bulunuyordum. Birden Leonardo´yu gördüm (belediye başkanı) önünde bir gazeteci topluluğu vardı. Bende usulca arkasından gidip “Ciao!” dedim. Sen kimsin dediğinde, bir öğrenci olduğumu ve şu anda parlamentoda onunla bir röportaj yapmak istediğimi söyledim. Akşam 11’de beş korumanın arasında scooter’imla parlementoya davet edilmiştim ve Leonardo bu röportaj için binayı açtırmıştı. Değişikti. Çok güzel bir çekim yaptık.
Gelecek hedefleriniz neler?
Ben insanların hayatlarına dokunan hikayeler çekmeyi seviyorum. Gelecekteki hayalim de insan bankamı daha da büyütmek ve onlarla büyümek. Daha fazla karakterle tanışıp daha fazla hayata dokunmak ve filmler çekmek.
Genç maceracılara bir tavsiyeniz var mı?
Kariyer yolunda sıklıkla kendinizi, yapamıyorum derken bulacaksınız. Yapacaksınız. Hep merak edin, çok soru sorun. Kendinize olan inancınız sizi hak ettiginiz yere getirecek, keşfetmeyi-öğrenmeyi hiç bırakmayın.
Neden hem yönetmenlik hem fotoğrafçılık?
Hayatımda yapmayı en çok sevdiğim şey bunlar çünkü. Ben kendimi en iyi bu şekilde ifade edebiliyorum. Kendi dünyamı yaratıp içinde kaybolabiliyorum. O kadar farklı ve güzel ki, farklı karakterlere bürünüyorum yazarken. Bir Asya´da oluyorum bi Afrika´da. Limitlerin olmadığı bir dünya kuruyorum. Benim küçüklüğümden beri hep karakterler üzerine merakım varmış, şimdi bir de ifade etme sanatı olarak işim oldu.
Sizi motor sporları ve insan hikayeleri filmlerinizle tanıdık, nasıl gelişti bu süreç?
Ekstrem sporları çok seviyorum. Hızlı, yüksek konsantrasyon gerektiren adrenalini bol olduğu için yollarımız birleşmişti motorsporları ile. Ben hayatım boyunca fotoğraf/film çekmeyi sevdim. Genellikle doğa ağırlıklı çekimler yapıyordum, bunun nedeni benim de bir çiflikte büyümüş olmam. Off-road ile tanışmamla başlayan motorsporları maceram beni motorsporları ile ilgili filmler çekmeme sebep oldu. Büyük markalara ulaştım, filmlerim beğenildi. Diğer taraftan hep insanların hikayelerini dinliyordum, bu da beni senaryo yazmaya ve bu insanları çekmeye teşvik etti. Lisedeyken huzurevlerinde gönüllü olarak çalıştım, ordan gelen hikayelerden ilham aldım. Şu anda bunu dünyanın farklı ülkelerinde devam ettiriyorum.
Genç bir Türk kadını olarak uluslararası alanda büyük markalar ile çalıştın, zorlukları olmuştur mutlaka, kadın olmakla ilgili engeller çıktı mi önüne? Ya da motor sporları camiasında kadın olmandan dolayı öteki olma durumu yaşandı mi?
Tabi ki de, kadınların nerdeyse olmadığı bir sektör varsa o da motorsporlarıdır. Kabul edilmeniz biraz zaman alıyor. Ben beklediğim kabulü, yaptığım işin kalitesiyle alıyorum hep. İlk başlarda kimse takmıyor, daha sonra filmleri izliyorlar ve saygınlık kazanıyorsun. Farklı… Ötekileştirildiğim çok oldu ama izin vermedim. Başarılı olun, öyle işler yapın ki sizi ötekileştirmeye çalışan insanlar iki kere düşünsünler.
Uluslararası başarılarınız var, bunlar neler?
Ben şu ana kadar çalışmalarımla, büyük markalar ile tecrübe kazanma şansını hak ettim. Red Bull Media House, KTM, Husqvarna, KISKA, Carl Zeiss bunlardan sadece bazıları. Produksiyonlarım hep yurt dışında olduğu için 3 yıldır hep farklı ülkelerde yaşıyorum. Çok güzel tecrübeler kazanıyorum. Ben işime âşığım. Bu yüzden üretirken iş yapıyormuşum gibi gelmiyor -bu başarı için çok büyük bir etken.- Sony World Photography Awards’da Commended Photographer seçildim, Sicilya´da yaşarken yaptığım çekimler ile. Travel&Leisure´in hazırladığı “Dünyadaki en güzel 100 fotograf” listesinde “Kurt” fotoğrafımla yer aldım. Awardeo ile haftanın en iyi filmi ödülünü aldım. Devamı da geliyor.
Sırada neler var? Yeni projeleriniz neler?
Sıkı bir çalışma var. Nisan ayında Avusturya Konsolosluğu’nun ev sahipliğini yaptığı solo sergim olacak, herkesi beklerim. Bunun dışında bir senaryo üzerine çalışıyorum. Son 3 yıldır göçebe hayatı yaşıyorum, 4 ülke değiştirdim. Sanırım bir sonra ki durağım Amerika olacak, orada film üretmek her zaman hayalim.