BİLGİ’nin başarılı psikoloji mezunlarından Ceyda Aymir Akhan kariyerini İnsan Kaynakları üzerine inşa etmiş. Şimdi St. Jude’s Medical Turkey’in İnsan Kaynakları Müdürü olan Aymir Akhan BİLGİ’nin ilk mezunlarından.
Mezuniyetinden bugüne kadar kariyerine sadece annelik için kısa bir ara vermiş olan Aymir Akhan, ta en başından beri hep İK pozisyonunda yer almış işini layığıyla yapan bir İK Müdürü. Aymir Akhan’ın sektörün olmazsa olmazlarına ilişkin reel yaklaşımları sektörüne ne kadar hakim olduğunun en büyük kanıtı.
Hangi bölümden mezunsunuz? Neden BİLGİ?
2001 Psikoloji Bölümü mezunuyum, bölümün ilk mezunlarındanım. Psikolojiyi takiben Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde Örgütsel Davranış Yüksek Lisans Programını tamamladım. Üniversite sınavına girdiğim dönemde BİLGİ’nin İstanbul’da olması, eğitim dilinin İngilizce olması ve burslu okuma imkanı beni cezbetmişti. Okulun yeni kurulduğu sene girdiğim için aslında oldukça riskli de bir karar sayılabilirdi çünkü vakıf üniversitelerinin geleceğinin ne olacağı o dönemde bir bilinmezdi.
BİLGİ size ne kattı?
“Okul için değil yaşam için öğrenmeli”yiz vizyonunu eğitim sürem boyunca çok iyi deneyimlediğimi söyleyebilirim. Sadece akademik bilgilerin aktarıldığı değil, sonrasında iş hayatında da çok işime yarayan pek çok bilgi ve beceri edindiğim bir eğitim aldım. Özellikle iletişim, medya, halkla ilişkiler, işletme, sosyal psikoloji, sosyoloji gibi dersleri sayesinde dünya bakışım değişti. Bölüm derslerinde yaptığım projeler sayesinde rahat bir yüksek lisans dönemi geçirdim.
Profesyonel hayata geçişinizden şu an bulunduğunuz noktaya gelene kadar neler yaşadınız?
Psikoloji bölümünü seçerken amacım psikolog olmak değildi. Öte yandan insan davranışı çok ilgimi çekiyordu. Üniversite ikinci sınıftayken Profil International’daki yarı zamanlı iş deneyimim sayesinde mesleki kariyerimi İnsan Kaynakları alanında yapmaya karar verdim. Yüksek lisansa başladığım dönemde DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde çalışmaya başladım. Danışmanlık deneyiminin ardından şirket içindeki İK uygulamalarını görmek isteğiyle İK uzmanı olarak Borusan Otomotiv’de çalışmaya başladım. Borusan’da iki yıl boyunca işe alım, eğitim, yetenek yönetimi, performans yönetimi gibi tüm İK süreçlerini bizzat tasarlama ve yürütme fırsatı yakaladım. Çok güçlü bir proje yönetimi ve süreç iyileştirme metodolojisi olan 6 Sigma ile tanıştım. Bir sonraki adımda İsveç merkezli Ericsson’dan gelen teklifi kabul ettim ve telekomünikasyon sektörüne adım attım. Ericsson’dan sonra sırası ile Vodofone Türkiye’de İnsan Kaynakları Danışmanı olarak sonrasında ise Alcatel-Lucent Türkiye’de İnsan Kaynakları İş Ortağı olarak görev yaptım. 2012’de bambaşka bir sektöre geçiş yapıp Danone Bebek Beslenmesi’nde İK Müdürü olarak çalışmaya başladım. Bir buçuk yıllık Danone deneyimimi takiben oğlumun dünyaya gelmesi ile kariyerime bir mola verip bir süre tam zamanlı annelik ile meşgul oldum. Temmuz 2017’de ise sağlık ve ileri teknolojinin kesiştiği bir firma olan St Jude Medical Türkiye’de İnsan Kaynakları Müdürü olarak profesyonel hayata geri döndüm.
Siz, işe alım sürecinizde İK görüşmesi yaptınız mı? Nasıl geçti, neler hissettiniz?
Rolüm İnsan Kaynakları da olsa, İK görüşmesi olmadan işe alındığım bir firma hatırlamıyorum J Genelde yaptığım her görüşmemde iki tarafında açık olması ve beklentilerini net ifade etmesinin sonuca oldukça olumlu katkısını gördüm. Verimli bir mülakatın en önemli kısmının işin teknik yapılabilirliğinden çok adayın şirketin kültürüne uygunluğuna bakılması ile mümkün olduğu inancındayım.
İK’de iyi bir kariyer yapmak için olmazsa olmazlar nelerdir sizce?
Psikoloji bölümünden özellikle de İngilizce eğitim veren bir üniversiteden mezun olmak benim için önemli bir avantaj oldu. Bence hangi bölümden mezun olduğunuzdan çok öğrenmeye açık ve istekli olmanız daha önemli. Özellikle işin içinde insan olduğu için bilgilerinizi güncel tutabilmek oldukça önemli. Farklı jenerasyonların bir arada çalıştığı (x, y, z…), daha önce hiç bilinmeyen/tanınmayan yepyeni iş alanları dolayısıyla yepyeni çalışma biçimleri gerektiren bir döneme hep birlikte tanıklık ediyoruz. Ülkelerin sınırları var ama iş hayatında yeteneklerin sınırları yok; dünyanın her yerinde çalışmak ve sonuç üretmek mümkün. Dolayısıyla sadece birkaç adım ötesine değil ufukta sizi neler beklediğine bakabilmek olmazsa olmazlardan.
Türkiye’de insan kaynakları sektörü hangi noktada sizce?
Sorunuzun konuya nereden baktığınıza göre oldukça göreceli bir cevabı var. Çok uluslu şirketlerde genelde iyi durumda olduğunu düşünüyorum. Öte yandan yerel şirketlerde şirketin büyüklüğüne ve asıl önemlisi hissedarların ve şirket tepe yönetiminin bakış açısına göre de İK’ya yüklenen misyon, verilen önem ve değer oldukça değişken.
Gelecek hedefleriniz neler?
Bunda 10 yıl önce sorsaydınız daha net cevaplar verirdim; şu an ise odağım bulunduğum rolü en iyi biçimde ve keyif alarak yerine getirmek. İnsan hayatına bu kadar yakından dokunan ve fark yaratabilen bir sektörde çalışma fırsatı bulduğum için çok şanslı hissediyorum.
Genç meslektaşlarınıza bir tavsiyeniz var mı?
Genelde varsayılanın aksine; insanları seviyor, onlara yardım etmek ve onları geliştirmek istiyorsanız İnsan Kaynakları sizin için doğru adres olmayabilir. Organizasyon genelinde hakim rolüne bürünerek adaleti sağlamanız, herkese eşit mesafede durmanız, şirketin ticari hedefleri paralelinde gerektiğinde zorlu kararların alınmasına ve uygulanmasına vesile olmanız ve tüm bunları da en az zararla ve büyük bir zerafetle hayata geçirmeniz ve her durumda rol model olmanız beklendiği bir rol için istekliyseniz İK’yı seçmenizi tavsiye ederim.
Favori hocanız? Betül Mardin ve Ayten Zara Page
Bugünlerde en son okuduğunuz kitap? Odak & Mükemmelliğin Gizli Anahtarı, Daniel Goleman
En son izlediğiniz film? La La Land – Aşıklar Şehri
En son gittiğiniz şehir? Brüksel