Kuştepe Kampüsü’nü yaşayan isimlerden bir diğeri Özgür Sağmal. Siyaset Bilimi mezunu olan Sağmal ile o dönemleri konuştuk. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin kökleri aslında 1994 yılında Baltalimanı’nda kurulan ISIS (İstanbul School of International Studies) eğitim kurumuna dayanıyor.
1994 yılında kurum öğrenci alıyor ve eğitime başlıyor;1996 yılında üniversite başvurusu YÖK tarafından kabul edilince İstanbul Bilgi Üniversitesi 1996 yılında tam anlamıyla kuruluyor. 1996 yılında üniversitenin Baltalimanı’nda bir köşkte ve Maslak’ta kiralanan bir binada eğitimi sürüyor.
Bu iki bina dışında yine Baltalimanı’nda yurtları bulunuyor.1996 yılında üniversitenin kurulması ile birlikte, YÖK’e kontenjan başvurusu yapılıyor ve yüksek miktarda yeni öğrenci geleceği anlaşılınca yeni bir yer arayışına gidiliyor. Üniversitenin kent üniversitesi olmak, şehir merkezinde bulunmak gibi bir amacı olduğundan, özellikle şehir merkezinde boş alan bakılıyor. İstanbul kent merkezinde boş alan o tarihlerde yoktu. Şişli Belediyesi’nin Kuştepe mahallesinde bir kültür merkezi inşaatı olduğu ve bunun yarım kaldığı görülüyor. Şişli Belediyesi’ne başvuruluyor ve burası çok uzun bir dönem için kiralanıyor. Bu alan, metruk vaziyette bulunan bir inşaat aslında. Kuştepe mahallesi, elips şeklinde bir tepeden oluşuyor ve tam bu tepenin orta yerinde caminin arkasındaki bu geniş alan aslında orada bir kültür merkezi yapılması amacıyla inşaata başlıyor. Ancak değişik sıkıntılardan dolayı bu inşaat tamamlanamıyor ve yarım kalıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi bu alanı kiralayarak hızlıca inşaata başlıyor ve neredeyse 4 ay içerisinde bu kaba inşaat bir üniversite kampüsüne çevriliyor. Kuştepe Kampüsü’nde ana bina dediğimiz bina budur. 1997 yılının Ekim ayında eğitim / öğretim faaliyetleri başlayacak şekilde hazırlanıyor bu bina. Bir kısmı yer altında bir kısmı yer üstünde; bir taraftan baktığınızda 1 kat diğer taraftan baktığında 4 katlı bir yapı burası. Kuştepe’nin kuzey yamacına yerleştirilmiş bir yapı yani. 1997 yılında üniversiteye kayıt olmaya gittiğimde Baltalimanı’nda kayıt oldum. Üniversitenin yerinin nerede olacağını sorduğumuzda bize Kuştepe’de olacağını söylediler. Zaten 1997 yılının tanıtım kataloglarında çok güzel bir çizim yapılmıştı. Ünlü karikatürist Ergün Gündüz’ün yaptığı bir Kuştepe çizimi vardı. Bu ilüstirasyonda çok geleneksel bir mahalle yapısının tam ortasında, üzerinde martıların uçuştuğu eğlenceli kampüs çizimi vardı.
Muhtemelen pek çok öğrenci de bu çizimden etkilenmiştir. Hatta daha sonrasında kantinin duvarlarında da yine Ergün Gündüz’ün yaptığı çizimler vardı. Öyle bir sembolize edilmişti ki şehir merkezinde, bir tepenin üzerinde geniş bir üniversite… Üstelik çok da modern. Kuştepe o zamanlar insanlara farklı şeyler çağrıştırıyordu. Çingene mahallesi olmasından dolayı bir tarafında pek çok sorunların da yaşandığı bir yer gibi algılanıyordu. İstanbul Bilgi Üniversitesi oraya geldikten sonra kendini oraya entegre edebilmek için pek çok çalışma yaptı. Özellikle Gülten Kazgan’ın başkanlığındaki Kuştepe araştırmaları birimi orada Kuştepe’nin sosyal dokusunu daha iyi anlayabilmek için anketler ve araştırmalar yaptı ve hatta bunları kitaplaştırdı. Oranın halkına giderek mahalle arasında dokunun nereden geldiği daha iyi öğrenilmiş oldu. Kuştepe’den bol miktarda katılımlar da oldu. Üniversitenin her kademesinde Kuştepe’den çalışanlar vardı. Özellikle idari kadroda. Bunun yanı sıra Kuştepe’ye muhtarlıkla, Şişli Belediyesi ile birlikte bir burs sağlandı. Yanlış hatırlamıyorsam birkaç öğrenci Kuştepe bursuyla okula gidiyordu her sene. Tüm bunların olması yani oraya öyle bir üniversitenin açılmış olması çevredeki ticari hayatı da renklerdi. Böylelikle Kuştepe canlanmaya başladı; pek çok dükkan açıldı, sosyal hayat arttı.
O zamandan beri Kuştepe daha da yenilendi. Yine nüfus ayrımı devam ediyor olsa da İstanbul Bilgi Üniversitesi orayı büyük bir çekim merkezi haline getirdi. Özellikle üniversite ilk kurulduğu zamanlarda başlattığı şehir merkezindeki yegane sinema teknolojisi özelliği ile BİLGİ’de Sinema sayesinde pek çok insan şehir merkezinde farklı yerlerden kalkıp akşamları Kuştepe’ye sinema izlemeye geliyorlardı. Kuştepe’de her gün farklı bir sinema gösterimi vardı. Burada bazen alternatif sinema, bazen eski Türk filmleri bazen de çağdaş film örnekleri izlenebiliyordu. Hatta her Cuma akşamı, çalışanlar ve öğrenciler için partiler düzenleniyordu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Kuştepe’ye çok çabuk kaynaştı ve ilk göz ağrısı olarak uzunca bir süre İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin merkezi olarak kaldı. Daha sonra Dolapdere Kampüsü veya Taksim’deki hazırlık binası olmasına rağmen, santralistanbul Kampüsü yapılana kadar üniversitenin kampüsü Kuştepe Kampüsü’ydü. Rektörlük ve bütün idari birimler buradaydı. Zaten Kuştepe Kampüsü’nün kısa bir süre sonra yetmeyeceği anlaşılınca yanlış hatırlamıyorsam ilk dönem sonunda yeni bina yapıldı. 1997 yılında yandaki U şeklindeki bina yapıldı. Binanın ilk yapıldığı tarih itibarıyla yandaki spor salonu da yapılmıştı. Spor salonu, ana bina, yeni bina ve küçük bahçesiyle Kuştepe’deki Bilgi Üniversitesi bir vaha gibiydi açıkçası. O zamanlarda öğrenci olmuş eski mezunlar için o ufak bahçede yaşanmış sosyal ortam ve arkadaşlıklar çok değerliydi. Çünkü zaten bütün sosyal hayat orada geçiyordu.
Etraftaki kafeler ufak olduğu için herkes içeride oturuyordu. Bahçe de ufak olduğundan haliyle sosyalleşme oranı da çok yüksekti. Lisenin bahçesi gibi düşünün. Kantin çok keyifli bir alandı. O zamanlara göre kıyaslandığında, yeni bir okul için çok zengin bir kütüphanesi vardı. Ders çalışmayı seven öğrenciler için kütüphane yegane yerdi. Bu arada eski video filmleri izlemek için de imkanlar vardı. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden mezun olmak benim için her zaman gurur vericiydi..