Gerçek anlamda ilk kampüsümüz Kuştepe’nin hem üniversitemiz tarihinde hem de kişisel olarak benim zihnimde çok özel bir yeri var. Bundan 10 yıl önce, BİLGİ’ye ilk geldiğimde ofisim Kuştepe Kampüsü’nde idi.
Mezunlarımızdan, akademisyenlerimizden kampüs ve çevresi ile işittiğim birçok hikayeyi, bizzat deneyimleme imkanına o dönemde erişebilmiş oldum. Bu kampüs, bir yükseköğretim kurumunun çevresini nasıl dönüştürebildiğinin gerçek bir temsilcisidir. Birçok çalışanımız mahalleden, hatta birçoğunun çocukları da öğrencimiz, mezunumuz oldu. Mahalle halkına çeşitli eğitim kursları açıldı, sayısız etkinlik düzenlendi. Birbirimizden çok şey öğrendik. İstanbul Bilgi Üniversitesi bu şekilde ön yargılar ile bakılan bir mahalleye entegre olmuş oldu. Tabii zamanla Kuştepe de BİLGİ’ye… BİLGİ’nin bu başarı dolu günlere nasıl geldiğini, bu kampüsün dersliklerinde, ofislerinde, koridorlarında halen hissedebiliyorum. Kampüsün her yeni akademik yıl öncesi gerekli renovasyon çalışmalarını yapıyor, tüm bu bakım çalışmalarını da ilk günkü yapısını ve dokusunu bozmadan en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Dil Okulu’na ev sahipliği etmesi dolayısıyla yeni öğrencilerimizin bizimle tanıştıkları ilk kampüs. Bu yüzden de bugün ve gelecekte de üniversitemiz için Kuştepe Kampüsü’nün önemi çok büyük olacak, kampüsümüz dönüp baktığımızda bize bugünlere nasıl geldiğimizi anlatmaya devam edecek.