Arda Coşkun 2001 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi ile tanıştı, 2006 yılında mezun oldu. Lisans eğitiminden sonra 2 yüksek lisans programı bitirdi.
İngiltere’de Roehampton Üniversitesi Spor Psikolojisi’nde uzmanlığını tamamladı. Aynı zamanda spor psikoloğu branşında çalışmaları olan Arda Coşkun ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Psikoloji alanındaki eğitim sürenizde spor psikoloğu branşında çalışmalarınız mevcut. Bize biraz çalışmalarınızdan bahseder misiniz; spor psikoloğu tanımı örneğin…
Evet benim belki de en büyük avantajım, hedefimi çok erken belirlemiş olmamdı. Şöyle daha net ifade edebilirim aslında. Lisans programına başlarken aklımda ve hedefimde spor psikoloğu olmak vardı. Tabi bu nedenle daha somut adımlar atabildim. Örneğin üçüncü sınıftayken Galatasaray Spor Kulübü’nde futbol altyapısında staj yapma imkanım oldu. Spor psikojisinin en temel tanımına bakacak olursak; spor ve egzersiz davranışın insan psikolojisine ve insanın duygu durumunun sportif performansına ve davranışlarına nasıl etki ettiğini araştıran psikolojinin bir alt dalıdır diyebiliriz. Sporun bizim uzmanlığımızdaki anlamı ise tek kelimeyle performans. Bu noktada branşın veya yaşın da önemi oluyor. Çalıştığımız yetişkin ve Olimpiyat Oyunları’na hazırlanan veya profesyonel takım düzeyinde performans gösteren sporcuların yanı sıra çocuk ve ergen olan ve performans hedefi olan sporcular da olabiliyor. Şu andaki çalışmalarımdan bahsetmem gerekirse spor psikolojisini kurumsal bir çatıda uygulayabilmek için Mentalift adlı bir şirket kurduk ortağımla beraber. Mentalift bünyesinde hem performans hem de eğitim ve ölçme – değerlendirme alanlarında çalışıyoruz. Takım olarak destek verdiğim kulüpler arasında Anadolu Efes basketbol altyapısı ve Fenerbahçe Doğuş Yelken Şubesi var. Onun dışında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde “Uygulamalı Spor Psikolojisi” Sertifika programını beşinci kez açtık. Ayrıca Lift360 adını verdiğimiz bir paket ile spor kulüpleri ve iş dünyasına da “Sporcu Tarzı Performans” yaklaşım eğitimlerini veriyoruz. Son olarak da spor psikolojisini akademik olarak da geliştirmek amacıyla ölçek geliştirme çalışmalarımız devam ediyor.
Aynı zamanda BİLGİ’de eğitim veriyorsunuz. Nasıl başladı eğitmenlik süreciniz?
Bölümün desteğiyle belki de psikoloji bölümlerin altında açılan ilk spor psikolojisi derslerinden birini İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde açtık. İki dönem boyunca bu dersi ben işledim. Yani bu akademik macera da hayatımda çok etkisi olan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde başladı. Öncelikle bölüm başkanımız Hale Borak Boratav olmak üzere tüm bölümün desteği alarak bu dersi açtık ve öğrencilerden büyük bir taleple karşılaştık. Bu döneme kadar hep uygulamalı alana ağırlık vermiştim. Takımlar, federasyonlar ve bireysel sporculardan edindiğim deneyimleri öğrencilerle paylaşma fikri de böyle çıktı. Ayrıca spor psikolojisinde, psikoloji kökenli çok sayıda uzman yok ne yazık ki. Misyonlarımdan biri de psikoloji öğrencilerine spor psikolojisi alanını tanıtabilmek. Daha sonra ise hem meslektaşım hem de Mentalift Danışmanlık firmasındaki ortağım Beren Çetiner veriyor.
BİLGİ ile devam edecek olursak. Nasıl kesişti yollarınız, neden BİLGİ’yi tercih ettiniz?
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Vakıf Üniversiteleri arasında en çok güven veren üniversitedeydi benim için. Ayrıca şehir üniversitesi olması da beni çekmişti. Psikoloji Bölümü’nü ve akademik kadroyu da incelediğimde kararımı çok rahat vermiştim. Mesleki kariyerim boyunca da aldığım temel lisans eğitiminin faydasını gördüm. BİLGİ benim için sadece bir üniversite değil aynı zamanda hayatı deneyimlediğim bir çevreydi.
Kariyer yaşantınız boyunca BİLGİ’li olmanın size ne gibi avantajları oldu?
Dediğim gibi BİLGİ’de hem çok iyi bir eğitim aldım hem lisans dönemi boyunca akademik kadronun her bir öğrenciye olan büyük ilgisi olduğu için bu noktada kendimi geliştirmek için alanlar bulabildim. Örneğin bir ders içeriği olarak o dönem bölüm hocalarından Serdar Değirmencioğlu ile yaptığımız sporda şiddet araştırması hem akademik anlamda hem de medya tarafından büyük ilgi görmüştü. Üniversite üçüncü sınıf öğrencisi olarak yaptığımız araştırmayı CNN Türk gibi bir kanalda anlatma şansınızın olması ve araştırmanın ulusal basında yankı bulması benim için büyük bir motivasyon kaynağı olmuştu.
Şu ana kadar mesleğinize dair karşılaştığınız ilginç bir anınız var mıdır?
Aslında epey ilginç olayla karşılaştım demek doğru olur. Etik olarak isim vermem doğru olmaz fakat olaylardan kısaca bahsedebilirim. Mesleki olarak beni en çok tatmin eden olaylardan biri A takım düzeyinde çalıştığım bir futbolcunun büyük bir sakatlık yaşadıktan sonra tedavi ve rehabilitasyon süreci boyunca beraber çok verimli bir şekilde çalışmamız ve çıktığı ilk maçta harika bir gol atması olmuştur. Yan çapraz bağları koptuktan sonra sahaya dönüşü yaklaşık olarak bir seneyi alan bir sporcunun ilk maçında gol atması ve performansına bıraktığı yerden devam etmesi sağlık ekibi olarak bizim için çok gurur vericiydi. Spor psikologluğu dışında destek verdiğiniz çalışmalar var mıdır? Spor psikolojisi alt dalları çok olan bir alan. Bu nedenle birçok alanda çalıştığımı söyleyebilirim. Daha önce de belirttiğim spor kulüpleri dışında eğitim ve iş dünyasındaki kurumlara da danışmanlık ve eğitim hizmetleri veriyorum. Aslına bakarsanız, performans kavramı sadece sporcular için geçerli değil. Sanatçılar, iş dünyasındaki bireyler ve öğrenciler yani hepimiz için hayatta gerekli. Bu açıdan sporcu gelişimi ve performansında kullandığımız tekniklerim hepsi olmasa da birçoğu sporcu olmayan bireylerin kendilerini geliştirmeleri için faydalı olabilecek çalışmaları içeriyor. Örneğin FMV Işık Okulları ile Güler Legacy ortaklığıyla yürüttüğümüz bir proje var. GLS isimli bu proje kapsamında yaklaşık dört yüz öğrencinin hem akademik hem de sportif başarılarını haftalık olarak değerlendirebiliyoruz. Bu değerlendirme sonrasında da bireysel görüşmeler ve grup eğitimleri ile öğrencilerimizi destekliyoruz.
BİLGİ ile yapalım finali. Sizce BİLGİ’li olmak ne demektir?
BİLGİ’nin okul için değil hayat için öğren mottosu bence BİLGİ’li olmayı en güzel ifade eden söz. Benim hem öğrencilik hem de öğretim görevlisi olarak BİLGİ’de yaşadığım deneyim her zaman bu felsefe doğrultusunda olmuştur. Ayrıca BİLGİ bana mesleğimde her zaman etik olmayı öğretmiştir. Bizim için ilk kural kendi mesleki uzmanlığımız dışında çalışmamak ve danışana zarar vermemektir. Lisans dönemi boyunca bu konu hakkında tüm hocalarımız bize harika örnekler oluşturmuşlardır.