Erkin Ünalan 2011 mezunlarından. Ergen ve yetişkin danışanlarda başta duygudurum ve kaygı bozuklukları olmak üzere ilişkisel sorunlar, bağlanma problemleri, madde bağımlılığı, fobiler ve kişilik bozukluklarını içeren birçok alanda hizmet veriyor.
Danışanlarınıza hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz?
Ergen ve yetişkin danışanlarda başta duygudurum ve kaygı bozuklukları olmak üzere ilişkisel sorunlar, bağlanma problemleri, madde bağımlılığı, fobiler ve kişilik bozukluklarını içeren birçok alanda hizmet veriyorum. Gülen Yüzler gzel Eğitim ve 5ehabilitasyon 0erkezi’ndeki deneyiminiz ile başlayalım.
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezindeki bu deneyimizden biraz bahseder misiniz?
Doğumundan itibaren erken dönemlerinde Otizm, Mental Retardasyon ve Down Sendromu gibi gelişimsel bozukluklara yakalanan çocuklarımız için, içinde aile danışmanlığının da yer aldığı geniş yelpazeli bir eğitim ve psikolojik destek programı inşa etmiştik. Zaman zaman Sarıyer Belediyesi ve Koç Üniversitesi ile iş birliği içerisinde çocuklarımızın sosyal yaşama ve üretime katkıda bulunmalarını kolaylaştıracak entegrasyon projeleri gerçekleştirdik. Onların yüz ifadesindeki mutluluk bizim en büyük motivasyonumuz olmuştu.
Şu an nerede çalışıyorsunuz, ne gibi destekler veriyorsunuz?
Şu an Davranış Bilimleri Enstitüsü, Febris Danışmanlık Merkezi, Gizem Şeber Diyetisyenlik ve Yaşam Koçluğu ile Pedamed Psikiyatri Merkezi’nde Freelance psikoterapi hizmeti veriyorum. Bireysel Psikoterapi ve Çift Terapisi uygulamalarımı bu merkezlerde sürdürüyorum.
BİLGİ ile devam edecek olursak. Nasıl kesişti yollarınız, neden BİLGİ’yi tercih ettiniz?
Pertevniyal Lisesi’nde okurken hem okulumda hem de dershanemde özellikle Eşit Ağırlık öğrencileri için önerilen bir üniversiteydi. Sonrasında gelip gözlemlediğimde de estetik hassasiyetleri olan mimarisi ve kampüsüyle bana etkileyici gelmişti. Sonrasında ne kadar doğru bir tercih yaptığımı görmüş oldum.
Kariyer yaşantınız boyunca BİLGİ’li olmanın size ne gibi avantajları oldu?
BİLGİ’li olmak kelimenin gerçek anlamıyla eleştirel düşüncenin ne olduğunu anlamak demek bence. Üniversitenin ilk iki yılında doğrudan Psikoloji biliminin uygulamalarından ziyade düşünen ve sorgulayan bir zihin yapısına sahip olmamız ve önce birer sosyal bilimci gibi geniş, detaylı ve derin düşünebilmemizi hedefleyen bir müfredata sahip olduğumuz için kendimi şanslı hissediyorum. Bu perspektif aşılaması sonucunda olgularda bütünü görebilen ve daha sistematik çalışan bir terapist haline geldiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
Şu ana kadar mesleğinize dair karşılaştığınız ilginç bir anınız var mıdır?
Bir keresinde bir uçak yolculuğu yaparken yolculardan biri panik atak geçirmekteydi. Kabin görevlileri ‘’Müdahale edecek biri var mı?” diye anons yapmışlardı. Kalabalıkta havaya kalkan tek el bana aitti. Yolcuya sakinleştirici bir müdahalede bulunmuştum. Ben her zamanki işimi yapmaya çalışırken, diğer yolcular da benim müdahalelerimi dikkatle izlemişlerdi. Koltuğuma geri döndüğümde kendimi süper kahraman gibi hissetmiştim.
Psikolog olmak çocukluk hayaliniz miydi? Aslında değildi. Lisedeyken de Hukuk ile Psikoloji arasında kararsız kalmış ve tercihlerimi bu iki bölüm ile doldurmuştum. Sonunda Psikoloji denk geldi. Lisans eğitimim esnasında İK ve reklam ajanslarında çalıştım, senaryolar yazdım, filmler çektim. Mezuniyetime birkaç ay kala Psikoloji alanında devam etmeye karar verdim.
Vücudumuz hasta olduğunda doktordan destek alıyorsak, ruhumuz hasta olduğunda da işin uzmanından destek almak en doğrusu olsa da toplumumuzda bu anlamda bir çekinme ve µderdini paylaşamama’ sıkıntısı olabiliyor. Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir, insanlar neden başkalarıyla konuşmaktan çekiniyor ve bunun için neler tavsiye edersiniz?
Evet, işin içerisine bize musallat olan virüs ve bakteriler değil de, bizim düşünme ve değerlendirme süreçlerimizden kaynaklanan meseleler devreye girdiğinde değişim ve dönüşüm için sancılı bir ruhsal süreç kişiyi bekliyor. Diğer meseleler daha akut oluyor, çözümü de daha “hap” odaklı mümkün oluyor. Ancak insan zihni ve ruhu karmaşık bir yapıdır. Hap çözümlerle ilerlemez. Uzun ve meşakkatli yollardan geçmesi gerekir. Hayatın “başına gelenler”den ibaret olmadığını, kendisinin de bir iradesi olduğunu kabul etmekte zorlanır insan. Bir çocuk gibi başını yaslayıp sığınacak bir ebeveyn kucağı arar hep. Ancak bizim gayemiz gelen kişinin özerkleşme ve bağımsızlaşmasına katkıda bulunmaktır. Kanatlarını büyütüp yuvasından uçma cesaretini göstermesine ön ayak olmak başlıca hedefimizdir. Ancak. çoğu zaman danışanın egosu bize o izni kolay kolay vermez. “Dur bakalım hele, sana güvenebilir miyim? Beni yarı yolsa bırakmazsın değil mi?” gibi soruların cevaplarını almaya çalışır. Aramızdaki güven ilişkisinin mutlak seviyeye gelmesi sonucu artık “paylaşım” noktasında bir sıkıntı kalmıyor çoğu zaman. Evet, sanırım cevap bu. İşin içine idrar tahlili, kemik sintigrafisi değil de “kalbini açmak” girdiği zaman, “mahremiyet” ve “güven” meselesi devreye giriyor. Bu direncin geride kalması için biraz zaman gerekiyor.
BİLGİ ile yapalım finali. Sizce BİLGİ’li olmak ne demektir?
Kendini ve dünyayı anlamak için önce işin felsefesini anlamaya çalışan, sorgulayan, dünyaya daha global gözlüklerle bakan bir dünya insanı olmak demektir. Farklılıkları dünyanın güzelliğinin bir parçası olarak gören ve onları büyük resme eklemeye çalışan barışçıl ve özgürlükçü çerçeveden bakabilen biri olmaktır. Nevruz Şenliği için Ahırkapı’da göbek atmak, ertesi gün bir müzede klasik müzik dinletisinde yer almaktır. Sokağın ve salonun buluştuğu yerde olmaktır. Doğu ve Batı’yı kucaklamaktır. Hayalimizdeki Türkiye’dir BİLGİ.
Psikoloji okuyan öğrencilere en büyük tavsiyeniz nedir? Psikoloji, diğer bütün alanlarla ilgisi olan bir alandır. İnsanın var olduğu her meselede söyleyecek sözü olan bir alandır. O yüzden sektörleri ne olursa olsun, iyi bir psikolog olmak isteyen bir Psikoloji öğrencisinin, Psikoloji biliminin dışındaki disiplinlerle temasının yüksek düzeyde olması gerekir. Felsefe, Sosyoloji, Antrolopoloji, Nörobilim bunlardan başlıcaları. Ayrıca insan ruhunu anlamak için başta Edebiyat ve Sinema olmak üzere bütün sanat dalları ile iletişimlerinin güçlü olması önemlidir. Doğayla bağını da mümkün mertebe sağlam tutması, insan doğasını daha iyi anlamak ve hissetmek için esastır. Dünyayı anlamak ve keşfetmek için, çocukluk dönemindeki o meraklı gözlerle dünyaya bakması önemlidir. Baktığı her yerde mutlaka onu bir psikolog olarak bir adım ileriye götürecek yeni bir bakış açısı görecektir. Her BİLGİ’li gibi “okul için değil, yaşam için öğrenmeyi” öncelikli görmesi, meslek hayatında istikrarlı bir ilerleyişin anahtarı olacaktır.