Akademik olarak 2016 yılında mezun olan Hazal Söyleyen, “Böylesine inovatif ve süreklilik, geliştirebilirlik arz eden bir bölümden hayat boyu mezun oldum diyemiyor insan” diyerek başlıyor sözlerine.
Psikolojiye lise yıllarında ilgi duymaya başlayan Hazal’ın, yapısal olarak yeryüzünde yaşayan her canlıya yardım etme eğilimimin çok fazla oluşu, hayata geliş amacının bu olduğuna inanışı ve bunu bir meslek olarak yapabileceğime inancı onu bu mesleğin kollarına bıraktı. Hazal ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Psikoloji okumak çocukluk hayaliniz miydi?
Çocukluk hayali demek yanlış olur sanırım çünkü psikolojiye lisede ilgi duymaya başladım. Okul döneminde psikoloji dersi almış olmamın bu bölümü tercih etmemi etkilediğini düşünüyorum. Öte yandan her insanın dünyaya gelirken bir amaç doğrultusunda geldiğine ve bu varoluş nedenini öğrendiğinde gerçek mutluluğun ne demek olduğunu tadacağına inanıyorum. İşte tam da bu noktada yapısal olarak, yeryüzünde yaşayan her canlıya yardım etme eğilimimin çok fazla oluşu, hayata geliş amacımın bu olduğuna inanışım ve bunu bir meslek olarak yapabileceğime inancım beni bu mesleğin kollarına bıraktı. Bu bölümü okumanın ilgi duymayanlar için ne kadar zor olduğunu yapmış olduğum araştırmalardan biliyordum. İlgisi tamamen bu bilim dalı olmayanların zorluklar yaşadığını ve fakat ilgili insanlar için de bir o kadar kolay ve zevkli olduğunu o dönemlerde gerek birebir gerekse sosyal ortamlarda konuştuğum insanlarla deneyimleme fırsatım olmuştu. Bu araştırma sürecinden sonra asıl konu muhatabı olarak kendime sorduğum sorulardan kesinlikle negatif bir geri dönüş almamış olmam şu an burada keyifle bu röportajı yapmamın başlıca sebeplerindendir. Artık bu mesleğin bir neferi olarak daha psikolojik konuşmak gerekirse; “Anlayabildiğimiz kadarıyla insan varlığının tek amacı, saf varoluş karanlığında bir anlam ışığı yakabilmektir”. (Carl Gustav -ung) Ben o ışığı yakaladım ve çok mutluyum. Bundan sonraki hayatımda da yolunu ve ışığını bulmaya çalışan herkese elimden geldiğince bu kutsal bilimin yolunda yardımcı olmaya çalışacağım.
Her meslekte olduğu gibi psikolojinin de kendi içinde zorlukları vardır şüphesiz. İnsana birebir dokunan bir meslek olarak, kariyer yaşantınızda ne gibi zorluklar yaşadınız ve sizi en mutlu eden anlar nelerdi?
İki yıldır devam eden bir kariyer hayatım var ve açıkça söylemem gerekirse zorlandığım tek an hangi alanda uzmanlaşmam gerektiği konusuydu. Çünkü psikoloji içeriğinde çok fazla dalları olan bir ağaç gibi ve takdir edersiniz ki her daldaki meyvenin tadı da boyutu da birbirinden farklı. Eğitimimizi genel kapsamlı aldık ama bir alana yönelip bu alanda kendimi geliştirmenin daha anlamlı ve daha verimli olacağını düşünüyorum. Biraz önce de bahsettiğim gibi psikolojiyi severek, isteyerek tercih ettiyseniz işiniz sizi hep mutlu edecektir. Evet bazen zorlanıyorum ama kendimi sürekli geliştirdiğimi görmek, çocukların hayatına dokunabilmek, ebeveynlere yardımcı olabilmek tüm olumsuzlukları bana unutturuyor. Fakat yaşanan problemlerle ilgili genel bir tablo çizmek gerekirse öncelikle alandan mezun olmayıp bu işi yapan kişilerin sayı olarak fazla olması, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin kalitesini düşürmekte, yanlış ve zarar veren uygulamaları toplumda yanlış bir algı oluşturmaktadır. Dolayısıyla bizler bu olumsuz imajı silmek için çok çaba sarf etmekte ve rehberliğe ilişkin ortak bir dil geliştirmede zorlanmaktayız.
BİLGİ ile devam edecek olursak. Nasıl kesişti yollarınız, neden BİLGİ’yi tercih ettiniz?
Lise ile yapılan üniversite tanıtım gezisinde BİLGİ’nin kampüsü, eğitime olan yaklaşımı ve misafirperverliği beni çok etkilemişti. Daha sonraki süreçte LYS sonuçları açıklandıktan sonra annemle birlikte son bir üniversite turları yapmaya karar verdik. Aklımda ilk sırada BİLGİ vardı çünkü Psikoloji Bölümü’ndeki kadrosunu, verdiği dersleri, kampüs olanaklarını detaylıca incelemiştim
Kariyer yaşantınız boyunca BİLGİ’li olmanın size ne gibi avantajları oldu?
Bunu kesinlikle mezun olduğum okulu övmek için yapmıyorum ama iş başvurularımda inanılmaz bir etkisi oldu. İnanın BİLGİ’yi tercih ederken ben mezun olunan üniversitenin bu kadar önemli olacağını düşünmemiştim. BİLGİ mezunuysa kötü olamaz, iyi bir üniversiteden mezun mutlaka görüşmeye alalım gibi geri dönüşler olduğu zaman kocaman bir İYİ Kİ dedim BİLGİ’li olduğum için.
Aynı zamanda klinik psikoloji ve oyun terapistisiniz. Bu çalışmalarından bahseder misiniz?
Benim için dünyanın en güzel deneyimlerinden birisiydi oyun terapisi. Çocuklarla çalışma hayatıma devam etmek istediğim için, onların hayatına dokunmak, onların güvenlerini kazanmak ve iletişimimizi kuvvetlendirmek benim için çok önemliydi. Ve bu isteklerim doğrultusunda yaptığım araştırmalar beni oyun terapisine yönlendirdi. Almış olduğum eğitim “Çocuk Merkezli Oyun Terapisi” idi. Çocukların yaşadığı birtakım zorluklar ve çocukların problem çözme becerileriyle ilgili alanlarda inanılmaz derecede geliştirdiğini düşünüyorum.
Çocuğumu Tanıyorum’ projesinde aktif olarak rol aldınız. Projeye geçişiniz nasıl oldu, nasıl bir süreç yaşadınız?
Evet, daha önceden eğitim almış olduğum bir psikoloğun yönetimindeki bir çalışmaydı ve gönüllü olarak bu projede görev alıp Psikolojik Testler alanında tecrübemi arttırdım. Benim için avantajı büyüktü çünkü birebir çocuklarla çalışma fırsatı yakaladım. BİLGİ ile yapalım finali. Sizce BİLGİ’li olmak ne demektir? Çok klişe olacak ama tecrübelerime dayanarak söylüyorum BİLGİ’li olmak ayrıcalıktır.