Milano’da yaşayan UniCredit Group AML Advisory Onur Yıldız, Koronavirüs sürecinin ülkesinde nasıl geliştiğini, alınan önlemleri ve kişisel hayatına nasıl yansıdığını bizlere aktardı.
Koronavirüs sebebiyle yaşadığınız ülke ne gibi önlemler aldı, nasıl değişiklikler yaşandı?
İtalya’nın Milano şehrinde yaşıyorum; yani Avrupa’da Koronavirüs’ün en çok etkilediği ülke. Aynı zamanda Avrupa’nın en çok turist çeken ülkesi olması nedeniyle neredeyse tüm Avrupa’ya da İtalya’dan virüsün dağıldığı tahmin ediliyor. Öyle ki, şubat sonlarına doğru yavaş yavaş ülkelerine dönen turistlerin testlerinin pozitif çıktığı haberlerini almaya başladık. İtalya’da ise ilk başta önlem alınmadı desek yeridir.
Önce siyasetçiler çıktılar ve bu virüsün mevsimsel virüsten farklı olmadığını, Milano’da hayatın durmaması gerektiğini vurguladılar. Vaka sayısının artış göstermesi ile birlikte Milano’nun başkenti olduğu Lombardiya bölgesini karantinaya alacaklarını açıkladılar. Bu açıklamanın gece 12’den itibaren geçerli olacağı açıklandığında, gece yarısından önce binlerce İtalyan trenlere binerek Güney İtalya’ya seyahat etti. Böylece de virüsü gerçek anlamda Kuzey İtalya’dan Güney İtalya’ya taşımış oldular.
Bundan sadece birkaç gün sonra, tüm ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve şehirlere giriş-çıkışlar kapatıldı. İnsanlar dışarı çıkmak istiyor ise, ilk önce internet üzerinden saat kaçta dışarı çıkacağını, nereye gideceğini devlet otoritelerine bir form aracılığı ile iletmek ve bu formu dışarı çıktıklarında yanlarında taşımak zorundalar. Neredeyse tüm caddelerde polis memurları kontrol yapıyor. Bu formu yanında bulundurmayan kişilere 206 Euro ceza kesiliyor. Marketler açık ve giriş-çıkışlar güvenlik görevlilerinin kontrolünde. Herkes sıraya girmek ve asgari 1 metre mesafe bırakmak zorunda. Ayrıca marketlerde maske ya da atkı ile gezmek zorunlu hale getirildi. Avrupa’nın en çok turist çeken ülkesi hayalet bir ülkeye dönüştü ancak insanlar hiçbir zaman neşesini kaybetmedi, İtalyanlar farkını bu durumda bile gösterdi, sosyalleşmenin bir yolunu buldular. Bir önemli bilgi, İtalya’da son derece sağlıklı ve 80 yaşının üzerinde sporunu yapan bir kesim vardı ve bu kesim maalesef ki dışarıdan gelen bir virüse çok dayanıklı olamadı…
Koronavirüs için yapılan değişikliklere uyum süreciniz ne durumda? Aile hayatınızda ne tür değişiklikler yaşanıyor?
Yukarıda bahsettiğim form neredeyse her hafta yenileniyor ve onun güncel versiyonu ile dışarı çıkmak zorundayız. Bunun haricinde market alışverişi yapmak dışında sokağa adım atmıyor kimse. Herkes gibi biz de çok dikkatli davranıyoruz. 2 çocuğum var ve dışarı çıkamamak bizim için çok büyük bir sorun. Okulların kapatıldığı ilk haftadan yani şubat ayının ortasından itibaren okul, uzaktan eğitim sistemine geçti ve oldukça başarılılar.
Koronavirüs iş yaşamında nasıl zorunlu değişiklikler getirdi, iş yaşamınıza yansımalarından bahsedebilir misiniz?
Şubat ayının 24. gününden itibaren evden çalışmaya başladık. Çalıştığım finans kurumunun genel müdürlüğü tamamen kapatıldı ve istisnalar haricinde girişe izin verilmedi. O günden beri tüm çalışanlar evlerinden VPN üzerinden bağlantı kuruyor ve toplantılarımızı bu şekilde sürdürüyoruz. Evden çalışma haftada bir kez olduğu zaman bir nefes alma imkanıydı belki ancak şu anda evden çalışmanın 7. haftasını bitirirken, çok sıkıcı olduğunu, çok daha uzun saatler çalıştığımı ve çok az mola vererek tüm gün oturmanın bünyeye zararlarını gözlemledim. Diğer taraftan, günde ortalama 6-7 konferans görüşmesi yaptığımı göz önünde bulundurduğumda, günlük iş hayatımda verim anlamında bahsettiğim hususlar haricinde bir değişim olmadığını söyleyebilirim.
Koronavirüs için kişisel olarak ne gibi önlemler aldınız?
Kişisel olarak aldığımız önlemler aslına bakarsanız biz Türkler’in günlük hayatında sıklıkla uyguladığı önlemlerden ibaret: Bol bol ellerimizi yıkamak, dışarıdan eve geldiğimde ilk olarak üstümü değiştirmek, mutlaka dışarı çıktığımda sosyal mesafeyi korumak ve maske takmak ancak en önemlisi, tabii ki evde kalmak.