Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı, Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu travmaların yol açtığı ruhsal etkilenmeleri azaltacak ve yetkin şekilde tedavi edecek ruh sağlığı uzmanlarının eğitimini desteklemek üzere, Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü altında “Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı” eğitim yaşamına başlıyor.
Programın detaylarını Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Program Koordinatörü Prof. Dr. A. Tamer Aker anlattı.
Ruhsal travma ne yazık ki yaygın olarak görülen, kadınları, erkekleri, çocukları ve aileleri etkileyen bir halk sağlığı sorunu… Dünya nüfusunun neredeyse beşte birinin yaşamları boyunca en az bir doğal afetle karşılaştığı biliniyor. Genellikle yoksul ve çeşitli yetersizlikleri, yoksunlukları bulunan ülke ve toplulukların afetlerden daha fazla etkileniyor. Tüm dünyada kadınların neredeyse yarıya yakını fiziksel şiddete, en az dörtte biri cinsel şiddete maruz kalıyor. Trafik kazası kurbanlarından intihar bombacılarına, göçmenlere kadar birçok farklı yollarla modern dünyada yeni ve yaygın travmalar ortaya çıkıyor. Bu nedenle, afetler toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyen etmenlerin başında geliyor.
BİLGİ’de Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı yüksek lisans programının diğer üniversitelerin eğitiminden farkı nedir? Öğrenciler neden BİLGİ’yi tercih etmeli?
Bu program on yılı aşkın bir süredir Kocaeli Üniversitesi’nde sürüyordu. Şimdi BİLGİ’ye taşındı. Ülkemizin ve yaşadığımız bölgenin önemli gereksinimlerinden birisi travma ve afet ruh sağlığı alanında deneyimli ve bilgili uzmanlar yetiştirmek. Son bir yıldır yaşadıklarımızı düşündüğümüzde bile bu gereksinimin ne derece önemli olduğunu fark edebiliyoruz. Yapılacak çok işi olan bir alan ve Bilgi’nin bu alandaki farkı henüz tek olması…
Bilgi Üniversitesi sizin yaşamınızda neleri değiştirdi? Siz neden BİLGİ’yi tercih ettiniz?
Evim Çengelköy’de olduğu için yolumu Batı’ya doğru değiştirdi… Bilgi’de çok üretken bir ortam var. Bir hekim olarak katkı sunabileceğim, çalışabileceğim çeşitli alanlarda çok değerli insanları görmem, fark etmem mümkün oluyor. Hala genç ve çok yaratıcı, üretken, özgürlükçü bir ortamı var. Çok başlardan itibaren izlediğim bir üniversiteydi. Travma ve afet ruh sağlığı gibi konularda BİLGİ’li öğretim üyeleri ile eskiden beri çalışmalar yapmaktaydım. BİLGİ’nin salonlarında ruh sağlığının çeşitli konuları ve hatta sinema ve ruh sağlığı ile ilgili sunumlarım oldu. “Maden” ve “Sybil” filmlerinin ruhsal ve toplumsal boyutlarının BİLGİ’nin etkileyici mimari ortamında tartıştık. Uluslararası kongreler düzenledik. Tıp Fakültesi’nin kuruluşu ile birlikte tanışıklık birlikte yaşamaya meyletti.
Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı yüksek lisansı yeni bir bölüm, biraz eğitiminden ve hedeflerinden bahseder misiniz?
Travma ve afet ruh sağlığı aslında farklı uzmanlık alanlarını ilgilendiren geniş bir konu… Şiddet, kaza gibi tekil olayların ruh sağlığı üzerine etkilerini inceleyen, araştıran, belgeleyen ve tedavi etmeye çalışan bir yanı olduğu gibi toplumsal travmalar ve afetlerin etkilerine yönelen, korunma, sağaltım ve etkili ruhsal – toplumsal girişimler geliştirmeye çalışan bir yönü de var. Bu nedenle acil durum ve afet yönetiminden psikolojiye, hemşirelikten hekimliğe kadar sayabileceğimiz geniş bir yelpazeyi ilgilendiren bir alan. Öğrencileri de bu geniş alana hakim olabilecek şekilde yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Tekil bir şiddetin sonuçları bile geniş bir bilgi ve deneyim birikimini gerektiriyor. Şiddetin ruh sağlığı üzerine olan etkilerini sadece travma ve stres üzerinden değerlendiremiyoruz. Çökkünlük gibi duygudurum sorunlarından kaygı, anksiyete bozukluklarına, uyku sorunlarından bedensel ağrı sorunlarına, gerçeği değerlendirme yetisinin kaybolduğu psikotik durumlardan cinsel işlev ya da yeme bozukluğu sorunlarına kadar geniş bir psikopatoloji alanına hakim olmayı gerektirir. Ek olarak toplumsal travmalar ve afetlerde erken dönem ve geç dönem girişimler, ruhsal ilk yardım, grup çalışmaları, psikoterapotik yaklaşımlar gibi konularda bu uzmanlık alanının ilgi alanlarına girer. Alan kendisini sadece depremler ve büyük ölçekli toplumsal travmalarla sınırlamaz, aslında gündelik hayatın ruh sağlığı ile uğraşır çünkü ve maalesef günlük hayatımızın içindeki sık olgulardır travmalar… Travma ve afet bir halk sağlığı sorunudur, başta üniversiteler, kamu ve sivil toplum olmak üzere yapılanmalarını bu bilincin üzerine kurmalıdır. Bu zorlukla başetmek için 9 öğretim üyesi, 19 kişilik danışma kurulu ve 11 dersine ek olarak düzenlenecek kursları ve sinetravma (sinemada travma) oturumları ile güçlü bir eğitim müfredatı oluşturmayı amaçladık. Bu eğitimlerin hastane, STK ya da alan uygulamaları ve izlem / süpervizyonları ile destekleneceğini belirtmek isterim. Alanın uzmanlarını kamu kuruluşlarında ve sivil toplum örgütlerinde, kadın sığınma evlerinde, göç merkezlerinde, danışmanlık merkezlerinde, alanda çok çeşitli projelerde çalışırken görmek yapılan işin doğruluğu açısından bizleri de cesaretlendirmektedir. Yeni dönemde ise alanın uzmanlarını Türkiye sınırları dışında görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Bu dönemde Bilgi’deki yüksek lisans programını birbirlerini bütünleyecek bir üçleme ile tamamlamayı düşünüyoruz. Bunlar travma ve afet ruh sağlığı doktora ve sertifika programları olarak planlanmaktadır.
Sağlık insanın hayatında sahip olabileceği en değerli şey ve aynı zamanda insanın en önemli sorunu diyebiliriz. Buna dair neler söyleyebilirsiniz?
“Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi” diyebilirim…
Sizin okul yıllarınızla günümüz eğitim imkanlarını kıyasladığınızda ne görüyorsunuz?
Tam denk düşmez ama yıllar önce oğlumla oynayabilmek için “çivi futbolu” yapmıştım. Bir suntanın üzerine arasından yatay bozuk para geçebilecek aralıklarla çiviler çakarak yapılan bir çeşit “oyuncak”. Kaleleri de doğal olarak çivilerle yapıyor, kalenin filelerini dikiş iplikleri ile tek tek sarıyorsunuz. Amaç işaret parmağınızla dürttüğünüz bozuk parayı rakibin kalesine gol olarak atmak. Bir heyecanla iki ya da üç kez oynadığını hatırlıyorum. Sonra bıraktı. Çünkü evde Playstation ve FIFA, PES vb vardı…
Kişinin toplumdaki yeri ve kariyeri için yüksekokul eğitiminin ve hatta yüksek lisansın önemi hakkında neler söylersiniz?
Eğitimsiz olamayacağını düşünenlerdenim. Özgürlükçü, yaratıcı, geliştirici eğitim olanakları vazgeçilmezimiz olmalı…
Sağlığa dair gençlere tavsiyeleriniz olur mu?
Sigara içmesinler, bol bol spor yapsınlar, okusunlar-yazsınlar, dertleşsinler, efkarlansın ve efkarı dağıtsınlar, üstlerini örtsünler… Yani tavsiye çok. Dileyenle oturup konuşabiliriz. Sevgiler…