İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Bölümü’nden 2010 yılında mezun olan Faruk Turinay’ın “Zamanın Üzerinde Seyahat” adlı kitabı yayınlandı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Bölümü’nden 2010 yılında mezun olan Faruk Turinay, Radikal İki ve Hürriyet Seyahat eklerinde seyahat yazıları yayınlandıktan sonra, seyahat yazıları yazmaya ağırlık verdi ve “Zamanın Üzerinde Seyahat” adlı kitabını yayınladı. “Anlatmadığım her şehir için eksiklik duygusu yaşamamdan daha doğal bir şey olamaz” diyen Turinay’ın, seyahat edilecekler listesi de hayli kalabalık.
Turinay, seyahat yazarı olmasındaki süreci ve kitabının içeriğiyle ilgili bilgileri şöyle anlatıyor: “Kendimi bildim bileli yazarım. Günlüklerime, not defterlerime, kitaplardaki boşluklara… Hiçbir şey bulamazsam kahvehanede elleri kurulamak için kullanılan bir saman kâğıdına… İlk gezi yazım 2007’de, 18 yaşındayken Radikal İki’de yayımlanmıştı. Bir pazar günü Cihangir’de köşedeki markette gazeteyi açıp adımı gördüğümde yaşadığım hazzı tarif edemem. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 1. sınıftayken Türk Dili dersi için Haydarpaşa hakkında yazdığım bir denemeydi bu. “Zamanın Üzerinde Seyahat”in son parçasını oluşturan o yazı aslında ilk yazım. Zaman tersten akıyor.
Daha sonra gerek Radikal İki’de, gerekse Hürriyet Seyahat’te Mardin, Azionai, Dubrovnik, Amasya, Diyarbakır, Siena gibi yerleri anlatan yazılar yayımladım. Yazdıklarım yayımlananlardan fazlaydı. Biri Hürriyet Seyahat’ten, diğeri İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden olmak üzere gezi yazısı yarışmalarından aldığım derecelerle artık bir seyahat yazarı kimliğine bürünmüştüm kendiliğinden. Geçen sene Floransa, Venedik, Batum, Bodrum gibi şehirleri de ekledim. Böylece, merkezinde, eskilerin “vanitate mundi et fugâ sæculi” dediği dünyanın boşluğu ve zamanın hızlıca akıp gidişinin olduğu, güzellik kaygısından bir an bile uzaklaşmayan bir kitap çıktı ortaya. Böylece ilk edebi kitabım roman değil seyahatname sıfatıyla okurun huzurunda.
Murat Belge Hoca’nın her zamanki zarafetiyle kitabın önsözünü kaleme almasıyla da “Zamanın Üzerinde Seyahat” taçlanmış oldu.”
Bir yerden bir yere gitmemek
Ölümü beklemektir
Kendini, özgürce yaşamak, hissetmek ve bunları anlatmak, tarif etmek için dünyaya gelmiş biri gibi hissettiğini söyleyen Turinay, eğitimini aldığı hukuğu da çok sevdiğini ekliyor. Fakat, kitapların günlük hayatın gerçekliğinden daha gerçek olan hayali dünyasının da daha çekici geldiğini söylemeden edemiyor.
Turinay, kendini bir gezgin olarak tanımlarken ise şu ifadeleri kullanıyor: “Dalgın bir gezgin! Bir fotoğraf makinesi ya da kamera gibi gördüğünü olduğu gibi kaydeden veya bir tanıtım albümü gibi ansiklopedik bilgiler veren değil; tıpkı Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde”sinde anlattığı, bir çikolatanın ağızda eriyişiyle gün yüzüne çıkan hatıralar gibi gördüğü duvarların, meydanların, insan yüzlerinin arkasındaki hikayenin peşinde bir seyyah… Tabii ki geveze, meraklı, hayalci ve belki de o yüzden her yere geç kalan biriyim yollarda.
Aziz Augustinus dememiş mi zaten, “Dünya bir kitaptır” diye. Bir yerden bir yere gitmemek, o kitabın hep aynı sayfasında takılı kalmak, aslında ölümü beklemektir. Bir sonraki seyahatimi hayal edemesem, yaşayabilir miydim? Bence yaşamanın kendisi de, romancıların yazdıkları, şairlerin söyledikleri de bir yolculuğun öyküsünden başka bir şey değildir.”
Turinay’ın yeni gezginlere tavsiyeleri de var. “ Sadece içlerinden gelen duygulara, sezgilere ve arzulara kendilerini bırakmalarını öneririm. Dünya atlasında, Türkiye haritasında hangi nokta onlarda daha çok görme şehveti uyandırıyorsa oranın yolunu tutsunlar. Zaten uyulacak tavsiyeler verebilecek kadar olgun halkalar oluşmadı henüz hayat ağacımda!
Kendisi de bir “zoraki seyyah” olan Dante’nin Araf’taki tavsiyesine kulak vermeli belki de: “Segui il tuo corso, e lascia dir le genti” (Sen kendi yolunu takip et, bırak onlar konuşsun). O yüzden bence en iyi gezgin özgür olan, ustası olmayan gezgindir. Tıpkı Spinoza gibi okurunu serbest bırakarak yolu aydınlatan Cemal Bali Akal’ın söylediği üzere “geleceği olmasa” da özgürlüktür hayatı anlamlı kılan.