Babasının tercihiyle kendini BİLGİ Hukuk’ta bulmuş Koray Söğüt, ama şimdi bu kararından çok memnun. BİLGİ’ye olan bağlılığını her fırsatta dile getiren başarılı avukat, şu an Chambers Europe Awards For Excellence ödüllerinde Yılın Türk Hukuk Bürosu Ödülü sahibi Esin Avukatlık Ortaklığı Hukuk Bürosu’nda davalardan sorumlu ortak.
’98 yılında BİLGİ’ye girişinden itibaren bugüne gelene kadar yaşadıklarını bizimle paylaşan Söğüt, şimdilerde yeğeninin de genç bir meslektaşı olarak BİLGİ’li oluşunu gurur ve mutlulukla ifade ediyor.
Hangi bölümden mezunsunuz ve neden BİLGİ?
BİLGİ’ye 1998 yılında burs kazanarak girdim ve Hukuk Bölümü’nü 2003 yılında tamamladım. Sonra yine BİLGİ’de 2006 yılında Ekonomi Hukuku üzerine LLM yaptım ve ikinci master olarak da Exeter Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret Hukuku üzerine İngiltere’de yine burslu okudum. BİLGİ’yi tercih etmemdeki en büyük etken Prof. Dr. Uğur Alacakaptan’ın BİLGİ’de olmasıydı.
Avukatlık çocukluk hayaliniz miydi?
Hukuk tercih etmemin hikayesi çok ilginç aslında. Üniversite sınavına girdiğim dönemde önce tercihler yapılır sonra sınava girilirdi. Benim babam Atatürk ilkelerini özümsemiş, çok demokrat ve hümanist bir adamdır. Buna rağmen ben işletme okumak istediğim halde çok ilginç bir şekilde tercih kağıdını elimden almış, bu konuda tartışma istemediğini söylemiş ve kendisi benim adıma hukuk tercih etmişti. Karşı çıktığımda ise “ben üç bölüm tanırım mühendislik, tıp ve hukuk eğer istersen hukuk’u bitirdikten sonra git işletme üzerine master yap yine istediğin mesleği yap” demişti. Ben de o kızgınlıkla böyle yapacağım demiştim ama işin içine girince tabii ki her şey değişiyor. Şimdi iyi ki de böyle yapmış diyorum.
BİLGİ’li olmanın ayrıcalığını hangi alanlarda hissettiniz?
Açıkçası biz ilk mezunlardan olduğumuz için iş yaşamında BİLGİ mezunlarının henüz denenmişliği yoktu bu sebeple de BİLGİ’li olmanın bir ayrıcalığını direk olarak iş yaşamında hissetmedim. Ancak şunu memnuniyetle görüyorum ki şu anda BİLGİ mezunu olmak iş yaşamında bir tercih sebebi. BİLGİ’li olmanın ayrıcalığını unutulmayacak şekilde bana hissettiren kişi ise şu anda BİLGİ’de koordinatör olarak görev yapan Burak Mutçalıoğlu’dur. Burak sayesinde şu anda ailemizin bir ferdi daha -yeğenim- BİLGİ Hukuk Fakültesi öğrencisi.
Okul günlerinden unutamadığınız bir anınız var mı?
Okul zamanlarımda bir yandan da mankenlik, barmenlik, süpürge satıcılığı, bodyguardlık, kokartsız rehberlik ve özel ders vermek gibi işlerle uğraşarak para kazanmaya çalışıyordum. Bu sebeple Cemal Hoca’nın derslerine hiç girememiştim. Devamsızlıktan kalma durumuna yaklaşınca bir şekilde ayarlayıp geç de olsa derse girmiştim ve hoca hayatında beni ilk defa görmesine rağmen bütün anfinin önünde Koray’cım hoş geldin biz de seni bekliyorduk gözümüz yollarda kaldı demişti. Bunu hiç unutamam. Burada şunu da ayrıca belirtmek isterim ki Kerim Atamer, Leyla Keser Berber, Burak Oder, Turgut Tarhanlı ve Cemal Bali Akal gibi çok sevdiğim hocalarımdan kişisel olarak her zaman anlayış ve destek görmüşümdür. Bu da benim için çok büyük bir onurdur.
Şu an çalıştığınız şirketteki pozisyonunuz nedir? Ağırlıklı olarak hangi davalarla ilgileniyorsunuz?
Esin Avukatlık Ortaklığı Hukuk Bürosunda davalardan sorumlu ortak olarak çalışmaktayım. İlgilendiğim alan Uluslararası Ticaret Hukukuna ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar ve White Collar Crimes (beyaz yaka suçları) olarak nitelendirilebilir.
Başarınızı neye borçlusunuz?
Şu anda bulunduğum konuma gelmemdeki en büyük sırrım disiplinli bir şekilde çalışmam ve sorumluluk almamdır. Bunun yanında Türk hukuk piyasasında son derece kıymetli isimler olan İsmail Esin, Haluk Burcuoğlu, Köksal Bayraktar, Hakan Pekcanıtez, Anlam Altay gibi isimler ile çalışmam sayesinde birçok şey öğrenme fırsatı buldum. Ayrıca ekibimin bana verdiği destek de çok önemli, onlara çok şey borçluyum. Zira bu bir takım çalışması ve eğer ekip iyi olmazsa benim tek başıma yapabileceğim hiçbir şey yok.
Türkiye’deki hukuk sistemine ve işleyişine dair kısa bir değerlendirmeniz nasıl olurdu?
Her kurumda olduğu gibi Türk Hukuk Sistemi’nin özellikle işleyiş bölümünde de maalesef bir takım eksiklikler var. Ancak ben burada en masum kesimin hakim ve savcılarımız olduğu kanaatindeyim zira şimdiye kadar edindiğim tecrübelerden gördüğüm kadarıyla çok büyük bir bölümü inanılmaz bir iş yükü altında fedakar ve idealist bir şekilde çalışmaktalar. Burada dikkat edilmesi gereken konu düzenlemelerin dikkatli bir şekilde yapılması. Öncelikle hakim ve savcıların özlük hakları iyileştirilmeli ve yeni mezunlar için bu meslekler özendirilmeli.
Başınıza gelen ilginç bir davanız oldu mu, bizimle paylaşabileceğiniz…
Sanırım en dikkat çekicileri küresel ısınma ile ilgili konuşma yapmak üzere ülkemize gelen bir Alman Doktor Hanım’ın sahte para kullandığı için nezarethaneye alınması ve onu oradan aynı gece çıkarmamız, önemli bir iş adamının kapalı çarşıdan faturasıyla aldığı bir kamadan dolayı ülkeden çıkarken kaçakçılıktan tutuklanması ve ağır ceza mahkemesinden bir ay içinde beraat etmesi, bir devleti savunurken hukukumuzdaki bir eksikliğin altını çizmemiz ve bu sebeple kanunun değişmesi gibi şeyler ilk aklıma gelenler.
Ardınızdan gelen meslektaşlarınıza bir tavsiyeniz var mı?
Genç meslektaşlarıma söyleyebileceğim iki önemli şey var birincisi kendilerine güvenmeleri ve disiplinli bir şekilde çalışmaları. İkincisiyse iyi insan olmayı unutmamaları. Bizler çalışma arkadaşları olarak iyi hukukçu ve iyi insan arıyoruz. Ancak seçmek zorunda kalırsak iyi insan kötü hukukçuyu tercih ederiz. Zira hukuk eksikliğini giderebiliriz ancak diğer problemi çözmek çok zordur.