Beş yılda zirveye çıkarız

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Laureate ağına katılmasının mimarı Rifat Sarıcaoğlu Bilgi’nin 5 yıllık içinde vakıf üniversiteleri arasında ilk sıraya yerleşeceğinden emin. Bunun için de fakülte sayısı ikiye katlanacak ve Anadolu’da 4 yeni kampüs açılacak.

Mezunlar okula ne kadar uzak kalsalar da Bilgi hakkındaki birçok gelişmeden arkadaşları veya medya aracılığıyla haberdar oluyorlar. Birçok eski mezun için geçtiğimiz yıllardaki en önemli haber Bilgi’nin Laureate International adındaki üniversite ağına katılması olmuştur. Bu süreç hakkında çok şeyler yazıldı, çizildi. Ama birçoğumuz bu yeni durumun Bilgi’ye neler getirdiğinden ve getireceğinden çok da haberdar olamadık. İşte bunları konuşmak için bu gelişmelerin arkasındaki isim, Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Sarıcaoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Sarıcaoğlu, birçok konuda ilk kez Vitae’ye -Bilgi mezunlarına özel- açıklamalar yaptı.

Bilgi’nin Laureate’e katılması nasıl oldu?

Dünya artık bir bütün. Kimse kendini bundan soyutlayamıyor. Özellikle üniversiteler… Bilgi akışı her geçen gün daha da hızlanıyor, metodolojiler değişiyor, sanal üniversiteler açılıyor ve herkes her bilgiye parmak ucuyla ulaşabiliyor. Bunu gördüğüm için Türkiye’de bir üniverisitenin ancak böyle bir uluslararası ağın parçası olarak öne çıkabileceğini düşünüyordum. Hem yurt dışındaki -özellikle de ABD’deki- üniversite ağlarını yakından inceliyordum hem de Türkiye’de bu ağlara en uygun üniversite hangisi olabilir diye araştırıyordum. Neticede Laureate kadar küresel bir ağ olmadığını gördüm. Diğerleri hep ABD’de bölgesel oluşumlardı. Bilgi’nin de Türkiye’de bu yapıya çok yakın olduğuna kanaat getirdim. Neticede her iki tarafı bir araya getirecek süreç bu şekilde başladı.

Peki bu süreç Bilgi’ye ne kazandırdı?

Biz ilk seneyi biraz alt yapıyı oluşturmakla geçirdik. Öğrenciye nasıl daha iyi hizmet vereceğimize yöneldik. Herşeyden önce müfredatla ilgili çalışmalar yaptık, yapıyoruz. Öğrencilerin iş dünyası ile temas edebilmesi için çalışmalar sürdürüyoruz. Ben rakiplerden bahsetmekten çekinmem. Bahçeşehir Üniversitesi’nin Co-Op projesi doğru bir projeydi. İçi ne kadar dolu bilmiyorum. Artık onu yararlananlar söyleyecek. Bilgi’de Co-Op’un üstüne biraz daha farklı şeyler gelecek. Uluslararası boyut olacak ve iş bulurluğu bir kriter olarak koyacağız önümüze. Bir de benim oluşturduğum bir avm konsepti var.

Alışveriş merkezini mi kastediyorsunuz avm ile?

Evet. İnsanlar İstinye Park’a alışveriş için değil bir tecrübe yaşamak için gidiyorlar. Oradaki ortama, alternatiflere gidiyorlar. Yemek yemek isteyene de, kıyafet almak isteyene de, sinema izlemek isteyene de en iyi markalar yan yana duruyor. Biz şimdi Bilgi’de böyle bir avm konsepti oluşturuyoruz şimdi. Değişik alanlarda eğitimde dünyanın en iyi markaları Bilgi’nin çatısı altında Türkiye’ye geliyorlar. Bunun hayata geçirdiğimiz ilk örneği spor alanında Real Madrid’le birlikte başlattığımız Spor Yönetimi Programı. Real Madrid küresel spor endüstrisinin en büyük markası diyebiliriz. Onun spor yönetimi konusundaki eğitim programı da keza bu alanda en başarılı program… Şimdi bu imkanlar Bilgi çatısı altında Türkiye’de bu işi öğrenmek isteyenlere sunuluyor. Bir ikincisini tasarım alanında yapmaya başlıyoruz. Tasarım deyince ilk akla gelen eğitim kurumu Domus Academy’dir. Bilgi zaten Domus ile ortaklaşa Tasarım Yönetimi Sertifika Programı yürütüyordu. Şimdi Domus ile bu çalışmayı genişletiyoruz. Zira Domus da Laureate’e katıldı. Öte yandan otelcilik alanında yine dünyanın en iyi kurumları olan Glion ve Les Roches da Laureate üyesi eğitim kurumları. Avm konseptimiz ile bu kurumlardan da Bilgi öğrencileri ileride faydalanacaklar. Ekonomi ve işletme alanlarında uzun zamandan beri London School of Economics (LSE) ile birlikte yürütülen Üstün Başarı Programları vardı. Şimdi bir de University of Liverpool ile bu LSE dışındaki alanlarda yeni çalışmalar olacak.

Online eğitim konusunda Bilgi, Türkiye’de öncü olmuştu. Siz nasıl bakıyorsunuz online eğitime?

Online eğitimde bizim tercihimiz tamamen uzaktan bir eğitimden ziyade daha hibrid bir model. Bunun için yeni altyapılar bu sene tamamlanıyor. Önümüzdeki dönemde yeni programlar göreceksiniz.

Üniversitenin büyüme vizyonu nedir?

Bilgi’yi STEM dediğimiz bir modele geçiriyoruz. STEM, Science-Technology-Enginering-Medicine’ın açılımı… Bilgi bugüne kadar daha çok sosyal bilimler alanında uzmanlaşmış bir üniversite oldu. Biz sadece sosyal bilimler alanında uzmanlaşmış bir üniversitenin büyümesinin pek mümkün olmayacağını düşünüyorduk. Yaptırdığımız 5 yıllık pazar araştırmaları da bunu doğruladı. Dünyadaki üniversitelerin gidişi de bunu gösteriyor. Öte yandan her sene 5 vakıf üniversitesinin açıldığı bir ortamda siz aynı kalırsanız, pazara yeni girenler hep sizden birşeyler koparırlar. Bu yüzden bizim innovasyon çerçevesinde kaliteli büyümemiz lazım. Bunun da kaynağının öncelikle fakültelerimizi artırmak olduğuna karar verdik. Dört olan fakülte sayısını sekize çıkaracağız. Önce bu sene mimarlık fakültesini açtık ve ek kontenjanla öğrenci aldık. Önümüzdeki yıl da mühendislik fakültemiz öğrenci alacak. YÖK’e aynı zamanda eğitim fakültesi ve dişçilik için de başvurularımız var.

Mühendislik fakültesinde hangi bölümler olacak?

YÖK’e altı bölüm için başvuru yaptık. Hangileri kabul görürse onları açacağız. Bilgisayar, biyomühendislik, elektirk-elektronik, enerji-endüstri, telekominikasyon ve tasarım. Tasarım mühendisliği Türkiye için çok yeni bir bölüm. İtalya’da görmüştüm, araştırdım. Benzer bir bölümün Nothingam Üniversitesi’nde olduğunu gördüm. Üzerine çalıştık ve YÖK’e sunduk. Umarım kabul edilir. Bu fakültelerin yanında 4 yıllık yüksek okullar da açacağız. Bunlara çok önem veriyoruz. Bunlar fakülte olmuyor ama 4 yıllık bir lisans diploması alınmış oluyor. Amaç bilim adamından ziyade profesyonel insan kaynağı ihtiyaçlarını karşılama. Mesela Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu hemşireden, fizyoterapiste, sağlık kurumu yöneticisine kadar doktor dışında bir sağlık kurumunun tüm profesyonel ihtiyacını karşılayacak bir yapı olacak. Bir diğeri de Sivil Havacılık Yüksek Okulu… Türkiye’de büyük eksiklik var o alanda. Çoğu insan yurtdışına gidiyor. Sadece uçmayı düşünmeyin; motor bakımından, hava kontrole, tamire çok geniş bir alan bu. Birkaç anadolu lisesi var bu alanda, oradan mezun olan çocuklar işin devamını kurumların içinde öğreniyorlar. Bu liselerin mezunları 5.000 dolar maaşla işe başlıyorlar. Biz bu boşluğu da doldurmaya çalışacağız. Bunun için de Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı ile anlaştık.

Tıp fakültesi olacak mı?

Böyle bir düşüncemiz var, ama daha erken. Öncelikle Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu’nun en az 3 sene olmaı lazım. Ondan da önemlisi çok iyi bir altyapı oluşturmalısınız. Bu çalışmaları sürdürüyoruz ama en az 4 sene daha tıp fakültesi olmaycağını söyleyeblirim.

Peki coğrafi olarak bir büyüme planlanıyor mu?

Anadolu yakasında bir kampüs düşünüyorduk, Çekmeköy civarında… Ama şu anda bunun için büyük bir ihtiyaç yok. O yüzden İstanbul’da yeni bir kampüs yakın bir zamanda -en azında beş yıl içinde- olmayacak. İstanbul dışında ise yeni kampüslerimiz olacak. Birçok Anadolu şehrini uzun zamandır takip ediyoruz. Beş il belirledik genişleyeceğimiz, ama dördünde kampüs kurmak için karar kıldık. Antalya, Adana, İzmir ve Bursa bu iller. Antalya ve İzmir’de yerler de belirlendi, yetişebilirse bu sene açacağız. Önce yüksek lisans bölümleri açacağız. Seneye de lisans programlarını… Ağırlıklı ihtiyacın yüksek lisansta olduğunu gördük.

MBA programları mı olacak?

Hayır sadece MBA değil. Mesela bir hukuk yüksek lisans programı başlatıyoruz. University of Liverpool’la birlikte organize ettiğimiz İngilizce ağırlıklı MBA prorgramımız da olacak. Bu programda da YÖK’ün onayıyla Türkiye’de bir ilk olarak modüler sistemin pilot uygulamasını yapacağız. Normalde yüksek lisans programları sonhabarda başlar. Bu programlarda 20 kişiye ulaşıldığı gibi o modül açılacak. Ayrıca bu programlar hibrid eğitim verecek. Antalya’daki yüksek okulumuzda hem hocalar ders verecek hem de online dersler olacak. Lisans programlarında ise hybrid değil geleneksel yöntemler uygulanacak.

Tüm bunları yaparken İstanbul Bilgi Üniversitesi algısının nerelere çıkacağını düşünüyorsunuz?

Türkiye’deki vakıf üniversiteleri kıyaslandığında Bilkent önde gidiyor. Arkasından Koç ve Sabancı üniversiteleri geliyor. Arkasındanda Bilgi, Bahçeşehir, Kadir Has vs. geliyor. Ben bu planlarımızı hayata geçirmemiz durumunda Bilkent’in üzerine çıkabileceğimize inanıyorum. Benim düşüncemde üniversiteler birkaç tip… Eğitim verenler, meslek kazandıranlar, arge yapanlar, bir de bunların tümünü yapanlar var. Ben tümünü yapacağız diyorum. Zaten altyapımız var. Biz hem iyi eğitim vereceğiz, hem mezunlarımızın meslek edinmelerini sağlayacağız hem de bilim yapacağız. Beş yıl içinde bu okul bilimadamlarının araştırıp karşılığını da alabildikleri –para anlamında söylemiyorum sadece- bir kurum olacak.

Bu beş yıllık hedefleriniz içinde Bilgi mezunları neredeler?

Hayatta anne babanızı değiştiremeyeceğiniz gibi mezun olduğunuz üniversitenizi de değiştiremezsiniz. Bu yüzden mezunlarımız bizim çocuklarımızdır. Ama malesef bugüne kadar çocuklarımız yuvadan uçup gittikten sonra onlara çocuklarımız olduğunu unutturmuşuz. Bizim üniversitemizin kaybı bu olmuş şimdiye kadar. Teması kaybetmişiz. Mezunlarımıza yaklaşımımızdaki temel amaç herkesi tekrar Bilgi’li olduğuna inandırmak. Bunun için de Mezunlar Derneği ile iletişim halinde mezunlarımızı buluşturacak ve okulla tekrar iletişimlerini sağlayacak ortamlar sağlayacağız. Mezunlar Derneği aslında kurmaya çalıştığımız üniversite-mezun-iş dünyası sac ayağının en önemli ayağı. Ayrıca mezunlarımızın faydalanabileceği yüksek lisans programlarımızı artırıyoruz. Mezunlarımızın üniversite sonrasındaki yurt dışı akademik kariyer planlarında da söz sahibi olmak istiyoruz. Bu noktada Laureate çok büyük bir nimet Bilgi mezunları için. Kendilerini geliştirebilecekleri birçok alanda en iyi uluslararası programlar hep bu çatı altında var. Mezunlar Derneği’nin de Laureate’nin global mezunlar dernekleri ağında yer almasını sağlayacağız. Bilgi mezunu bir süre sonra kendisini sadece Bilgi mezunu olarak değil Laureate Network’un mezunu olarak da görecek ve lanse edecektir.


Rifat Sarıcaoğlu kimdir?

Rifat Satıcaoğlu 1960 Ankara doğumlu. Aslen Trabzonlu. 1972-81 ve 1990-95 yılları arasında ABD’de, 1960-1964, 1988-89 arası İngiltere’de yaşadı. Illinois Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği eğitimi aldı. Uzun yıllar “educational recruitment” alanında çalıştı ve yaklaşık 7 bin 500 Türk öğrencinin yurtdışında okumasını sağladı. Eski milli basketbolcu. 1990’da basketi bıraktıktan sonra pist yarışlarına başladı, halen aktif devam ediyor. 2006’dan bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yönetici olarak çalışan Sarıcaoğlu halen üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı ve Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı. Sarıcaoğlu’nun Vatan Gazetesi’nde de eğitim üzerine yazılar yazdığı bir köşesi var. Sarıcaoğlu evli ve bir çocuk babası.

Powered by Openmedia