Türkiye’de bilişim hukuku alanında faaliyet gösteren ilk enstitü ve bu enstitü bünyesinde yürütülen yüksek lisans programı hizmete girdi. Bilgi, internet suçlarının hızla arttığı günümüzde, bilişim hukuku ile ilgili her türlü konuya hakim, uzman ve nitelikli insanlar yetiştirecek.
İnternet suçlarının hızla arttığı günümüzde, bilişim hukuku alanında bilgi sahibi, nitelikli insan kaynağına olan ihtiyaç gün geçtikçe hızla artıyor. Bilişim hukukundaki geleceği gören İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin, 1998 yılından beri Türkiye’de bilişim ve teknoloji hukukuna yaptığı yatırımlar, edindiği tecrübe ve birikimler sayesinde Türkiye’de bilişim hukuku alanında faaliyet gösteren ilk enstitü ve bu enstitü bünyesinde yürütülen yüksek lisans programı faaliyetlerine başladı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü’nün 16 Mayıs 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile faaliyete geçtiğini söyleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Leyla Keser Berber, enstitünün Türkiye’de bilişim hukuku alanında faaliyet gösteren ilk enstitü olduğunu belirtiyor. Enstitünün amacını “Bilişim hukuku alanında spesifik master ve özellikle doktora programı düzenleyerek konuya hakim, uzman, nitelikli insan kaynağı oluşturulmasını sağlamak” olarak özetleyen Keser, enstitü bünyesinde verilen programla ilgili de şunları söylüyor: “Enstitü gibi enstitü bünyesinde verilen Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı da Türkiye’nin alanında ilk ve tek lisansüstü programı. Bu program İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin 1998 yılından beri ülkemizde bilişim ve teknoloji hukukuna yaptığı yatırımlar ve edindiği tartışmasız tecrübe ve birikimlerin sonucunu yansıtıyor. 1994 yılında kurulan ve o yıllarda yine ülkemizin bilişim alanında ilk araştırma merkezi olan Bilişim Teknolojisi Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin özellikle e-devlet ve e-dönüşüm projelerinden edindiği birikim, bilişim hukuku konusunda ülkemizde gerçekleştirilen yasama faaliyetlerinde ve regülasyonlardaki öncü rolü ve kamu-özel sektör arasında sağladığı köprü konumu ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla olan işbirlikleri sonucunda üniversitemiz, bilişim hukukundaki önderliğini bu alana özgü lisansüstü programlar düzenleme ve bilişim hukukunda uzmanlaşmayı pekiştirecek bir enstitü ile devam ettiriliyor.”
Öncelik çevreci projelerde
Enstitünün yüksek lisans programı dışında bu yıl konuyla ilgili çok sayıda projeyi de hayata geçireceğini açıklayan Keser, öncelikle çevreci bilişim hukukunu ve çevreci bilişim teknolojilerini desteklediklerini, enstitünün tamamen kağıtsız ofis felsefesi ile çalıştığını ve bilişim hukuku ile ilgili yasal düzenlemelerin de bu konsepte uygun formüle edilmesini amaçladıklarını dile getiriyor. Bu yılki projelerinden ilkinin ‘Dijital Şirket Projesi’ olduğunu dile getiren Keser, bunun için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın MERSİS (Merkezi Sicil Sistemi) Projesi kapsamında çalışmalarını yürüttüklerini söylüyor. Ayrıca yine Bakanlıkla imzaladıkları İşbirliği Protokolü’ne istinaden çalıştıkları konulardan birinin e-ticaret’te tüketici güvenini artırmak amacıyla geliştirilen uygulamalardan birinin Güven Duyulan Marka (Trustmark) projesi olduğunu açıklayan Keser, “Yine hal kayıt sistemi olarak ifade edilen projede kurulacak bilişim sisteminin özelliklerinin neler olması gerektiği de projelerimiz arasında. İnternet Kurulu bünyesindeki Bilişim Hukuku Çalışma Gurubu’nun Başkanı sıfatıyla, 5651Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 2007 yılından beri uygulamada gözlemlediğimiz sorunlarını dikkate alarak hazırladığımız değişiklik önerisi de gündemimizdeki önemli konulardan biri” diyor.
Enstitünün bu yıl ilkini gerçekleştireceği ‘Dijital Geleceği Hazırlayanlar’ adlı ödül töreni ve bu törene sponsor olan firma veya firmaların destekleri sayesinde yüksek lisans programında okuyan öğrencilerin tez veya proje gibi çalışmalarının veya master programlarının finansmanının sağlanacağını açıklayan Keser, bir diğer projelerinin de ‘Engelsiz Bilişim Hukuku’ adlı proje olduğunu belirtiyor. Keser, Bilgi’nin, engelsiz Bilgi çalışmaları ile örtüşen bu proje ile master programlarından Hukuk Fakültesi veya üniversite mezunu engelli vatandaşların ücretsiz olarak yararlanma imkanı bulacağını vurguluyor.
Bilişim hukukunda uzmanlaşma olacak
Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı’nın amacı, ülkemizde açıkça ihtiyaç duyulan bilişim hukukuna vakıf, deneyimli hukukçular ve bilişimciler ve konuya ilişkin farkındalık ve bilince sahip her meslekten bireyler yetiştirilmesine katkıda bulunmak. Bilgi çağı olarak adlandırdığımız 21. yüzyılda bilişimden etkilenmeyen kişi, kurum veya meslek yok gibi. Bu yüzyılı karakterize eden olgu bilişim olunca, bilişimin temas ettiği her noktada bilişim hukukunun çözümlemesi gereken ve herkesin bilmesi gereken bilişim hukuku sorunları karşımıza çıkıyor. Hukukçular için bilişim hukuku, ayrı ve özel uzmanlığı ve bilgiyi gerektiren hukuk branşı içinde ayrı bir dal. Hukuk mesleğinin ister teorik ister uygulama tarafını yürütsün her hukukçunun karşısına mutlaka bilişim hukuku ilke ve mevzuatları ile çözümlenmesi gereken sorunlar çıkıyor. Bilişimciler veya diğer meslek mensupları için de meslekleri gereği bilişim hukukunu bilmek işin kaderini etkileyecek öneme sahip.
Bu ihtiyaçla hayata geçirilen Program, dünyadaki güncel ihtiyaçlar ve gelişmeler dikkate alınarak belirli konularda spesifik uzmanlaşmayı da sağlayacak şekilde tasarlandı. Bilgi güvenliği, adli bilişim, kişisel verilerin korunması bu alanlardan bazıları. Program bilişim hukukunun teorik ve uygulama alanlarını kapsayacak şekilde hazırlandı. Bu nedenle bireylerin ihtiyaç duydukları her konuda bilgi ve fikir sahibi olmaları sağlanacak. Programın Ağustos 2010 sonunda YÖK’ten gelen izin dikkate alınarak güz dönemi itibariyle başlatıldığını açıklayan Keser, “Bilişim hukukunda uzmanlaşma bizim için çok önemli. Hukukun ister uygulama ister teori tarafında bu konuyla ilgilenen herkesin, uzmanlaşma sağlayan bu programlara katılmaları, bilişim hukukunun ilkeleri, dinamikleri, standartları, gelişmeler ve bakış açıları hakkında bilgi sahibi olmaları çok önemli” diyerek programa katılmayı düşünenlerin dikkatini çekiyor.
Bu alanda yüksek lisans veya doktora yapmak ve bilişim hukukçuları dünyasında yer almak için aslında çok objektif kriterler olduğuna dikkat çeken Leyla Keser, “Herkes Amerika, AB ve Türkiye’nin bilgi ve iletişim teknolojileri alanına ne kadar bütçeler ayırarak yatırımlar yaptığını internette görebilir. Bilgi ekonomisinin büyüklüğüne ilişkin yıllık rakamlara erişebilir. Bu yatırımlarının büyüklüğü, gittikçe büyüyen bir
dünya ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu büyüme ve gelişme ile
ortaya çıkacak hukuki sorunların çözümünü ise normal bir hukukçunun yapması
mümkün değildir. Bu konuya hakim, uzman hukukçu ihtiyacı işte bu noktada
karşımıza çıkmaktadır” diyor.
Facebook, kimlik hırsızlığına açık
İnternet hukuku ile ilgili ülkemizde yaşanan sorunlara da değinen Keser, internet yönetişiminde 5651 sayılı Yasa’nın pürüzlerini gidermekle işe başlamak gerektiğini belirtiyor. Başka ülkelerle karşılaştırdığımızda Türkiye’deki eksiklerden birinin yıllardır yasallaştırılamayan Veri Koruması Yasası olduğunu söyleyen Keskin, bununla ilgili de şunları söylüyor: “Anayasa md. 20/f.2’de kişisel verilerin korunması hakkı ayrı bir anayasal hak olarak kabul edildi referandum sonrası. Dolayısıyla bu yasayı bir an önce çıkarmamız gerekiyor.”
Teknolojik gelişmelerle karşılaştırıldığında, biraz geç gelse de hukuki düzenlemelerin ve sorunların çözümü için yasal düzenlemelerin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Keser, ancak yasal düzenlemelerin teknolojiden bağımsız, nötr, iş dünyasını ve yabancı yatırımları engellemeyecek şekilde formüle edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
İnternette işlenen suçlarla ilgili çalışmalar yaptıklarını söyleyen Keser, bu suçlar arasında en yaygın olanlar kimlik hırsızlığı ve buna bağlı suçlar olduğunu belirtiyor. “Kimlik hırsızlığı facebook gibi sosyal paylaşım ağları vasıtasıyla kolayca elde edilebilen bilgiler üzerinden gerçekleşebildiği gibi, kişisel bilgi güvenliğine önem vermeyen ‘kullanıcı saflığı’ olarak isimlendirdiğimiz durumlarda sosyal mühendislik teknikleri veya hacking/phishing gibi yöntemlerle de gerçekleştirilebiliyor. Bilişim suçları olarak adlandırdığımız bu konulara ve kişisel verilerin hukuka aykırı elde edilmeleri, paylaşılmaları gibi durumlara ilişkin olarak Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmış suçlar mevcut” diye konuşan Keskin, bilişim suçları ile mücadele global sorunlardan biri olduğu için Avrupa Siber Suçlar Konvansiyonu gibi metinlerde tanımlanmış olan suç çeşitlerinin yer aldığı daha detaylı bir yasal düzenleme ihtiyacının da gündemde olduğunu vurguluyor.
“Youtube çözümümüz eleştirildi”
Youtube yasağının kaldırılmasına ilişkin buldukları çözümü herkesin Devlet’le ilişkilendirmeye çalıştığını ve muhtelif komplo teorileri geliştirdiğini söyleyen Leyla Keser, aslında buldukları çözümün halihazırda zaten Youtube gibi web 2.0 uygulamalarının bünyelerinde mevcut olan telif hakları veya kişilik hakları ihlalinde her bireyin kullanabildiği notice-take down (uyar-kaldır) yöntemi olduğunu açıklıyor. Keskin konuyla ilgili şunları söylüyor: “Youtube’un kapatılmasına neden videolarda yer alan Atatürk’e ait görseller üzerinde şimdiye kadar hiç kimse telif hakkı iddia etmemişti. Biz, Almanya’da yerleşik International Licencing Service ile birlikte TRT gibi bu görsellere ait arşivlere sahip olan kurumlardan, onların telif haklarını elektronik ortamda koruma yetkisi aldık. Bu yetkiye istinaden, videoların telif hakkımızı ihlal ettiği gerekçesiyle Youtube’a başvuru yaptık. Sonuç olarak videolar kaldırıldı.”
Program, alana ilgi duyan herkese açık
Program kapsamında öğrenciler; programda yer alan derslerin yanı sıra; Hukuk, İşletme (MBA), Uluslararası Finans Yüksek Lisans, Finansal Ekonomi Yüksek Lisans, Muhasebe ve Denetim Yüksek Lisans, İşletme (Organizasyon-Yönetim) Doktora gibi Bilgi’nin diğer yüksek lisans ve doktora programlarından da ders alabiliyor.
Program öğrencilere, “tezli” ve “tezsiz” olmak üzere iki tür yüksek lisans seçeneği sunuyor. Bu programların kredi yükleri farklı olmakla birlikte sunulan dersler açısından herhangi bir ayırım gözetilmiyor. Öğrencilerin mezun olabilmeleri için derslere ek olarak tezli yüksek lisans programında, bilimsel kriterlere uygun bir tezi, tezsiz yüksek lisans programında ise daha dar çerçevede hazırlanan ve yine bilimsel kriterlere uygun bir dönem projesini oluşturulan jüri önünde başarı ile savunmaları gerekiyor. Tezli yüksek lisans programına kabul edilecek olan öğrencilerin özgeçmişlerinin akademik açıdan üstün özellikler göstermesi bekleniyor. Dersler, hafta içi 18:00-21:00 ve cumartesi günü 10.00-13.00 ve 14.00-17.00 saatleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde yapılıyor. Programı’nda dersler Türkçe veriliyor.
Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı bilişim ve teknoloji hukukuna ilgi duyan ve bu alanda uzmanlaşmak isteyen herkese açık. Öğrenci profili olarak hukukçular, bilişimciler, sağlık profesyonelleri, ekonomistler, mühendisler başta olmak üzere bilişim ve teknoloji hukuku konusunda spesifik uzmanlığa ve bilgiye ihtiyaç duyan herkese program açık. Hukuk fakültesi mezunu olmayan kişiler de programa kabul ediliyor. Ancak, hukuk fakültesi mezunu olmayan öğrencilere program bitiminde LL.M. derecesi yerine MA derecesi veriliyor.