Kurduğu hukuk yüksek lisans programlarıyla Türkiye’de bir ilk olan ve hukuk dünyasına yeni vizyonlar kazandıran BİLGİ, sahip olduğu dört farklı programla öğrencilere uluslararası düzeyde uzmanlık kazandırıyor.
Bünyesinde barındırdığı öğrencileri profesyonel iş hayatına hazırlamakla birlikte onlara sosyal imkanlar tanıyan, hayata ve değişen dünya gündemine duyarlı bireyler haline getirmeyi hedefleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi; sürekli gelişen eğitim anlayışı ve güncellenen eğitim programlarıyla öğrencilerin akademik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. Ülkenin en çok tercih edilen hukuk fakültelerinden birine sahip olan BİLGİ, eğitim anlayışı ve pratiğe dayalı öğretileriyle genç avukat adaylarının da tercihi oluyor. 2001 yılında hukuk alanında açtığı ilk yüksek lisans programına ek olarak sürekli yeni alanlarda yaptığı çalışmalarla kendini yenileyen BİLGİ, bugün sahip olduğu dört farklı yüksek lisans programıyla 800’ü aşkın öğrenciye ev sahipliği yapıyor.
En temel eğitim: Hukuk
Hukuk okuyanların bu alan dışında dünyada meydana gelen tüm gelişmeleri dikkate alması gerektiğini ve hukuk eğitiminin kazandıracağı formasyonun bu gelenek ile sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel nitelikteki gelişmelerin bir bileşkesi olduğunu belirten Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, BİLGİ Hukuk ve onun bünyesinde kurulan tüm programların, ilk yıllardan itibaren bu anlayışla planlanıp uygulandığını söylüyor. Öğrencilerin bir alanda elde ettikleri formasyonun üzerine bambaşka bir disipline yönelebilmelerinin anlamlı bir çaba olduğunu düşünen Tarhanlı; hukuk eğitiminin aslında temel bir eğitim olduğunu ve hayata karşı önemli bir bilgi ve analiz gücü sağlayan nitelikleriyle her alanda kişilere hitap edebildiğini vurguluyor. Sahip oldukları hukuk yüksek lisans programlarının ilk kez BİLGİ Hukuk tarafından kurulduğunu ve daha sonra başka hukuk fakülteleri tarafından da benimsenerek Türkiye hukuk alemine mal olduğunu da sözlerine ekliyor.
Dört farklı yüksek lisans programı
“Yüksek lisans eğitimi bir alanda ustalaşmaktır. Ancak ilgili programın da buna uygun bir anlayışla kurulmuş olması gerekir. Zira bu konuda genel olarak göze çarpan yaklaşım, o akademik yılda, o kurumun öğretim üyelerinin hangi alanda çalışıyorlarsa o konuda ders açmalarına dayanan, akademik olarak planlanmamış ve dolayısıyla akademik ve mesleki katma değeri bütünsellikten uzak programların açılmasıdır.” diyen Turgut Tarhanlı, Bilgi Üniversitesi’nde ilk olarak Ekonomi Hukuku ve İnsan Hakları Hukuku üzerine iki farklı yüksek lisans programı açıldığını söylüyor. Daha sonra, yine aynı anlayışla geliştirilen, Bilişim ve Teknoloji Hukuku yüksek lisans programı ve Almanya’nın iyi hukuk kurumlarından olan Köln Hukuk Fakültesi ile ortak dereceli bir yüksek lisans programı olan Bilgi – Köln Hukuk Fakülteleri Ekonomi Hukuku yüksek lisans programlarının da eklenerek dört farklı uygulamayı öğrencilerin hizmetine sunduklarını anlatıyor.
“BİLGİ Hukuk, öğrenci sayısı kadar, tematik lisansüstü programlarının da sayısını arttırmak ama bunlara paralel olarak, uluslararası programlara da yönelerek gelişimini sürdürme azminde. Girişimde bulunmak istediğimiz bir diğer mecra ise, yüksek lisans düzeyinde bir hukuk uzaktan eğitim programıdır.” diyerek gelecek yeni uygulamaların da müjdesini veriyor.
Ekonomi Hukuku
Hukuk, farklı alanlarında uzmanlaşmayı hedefleyen kişiler bakımından yetersiz kalabilir. Yüksek lisans programları, işte bu uzmanlaşmanın en temel kaynağı olarak görülür. Bu amaçla, geleneksel ayrımdan uzaklaşarak Ekonomi Hukuku, İnsan Hakları Hukuku ve Bilişim Hukuku alanlarında yüksek lisans programları açan BİLGİ’de öğrenciler hemen hemen tamamı seçmeli olan derslerin arasından uzmanlaşmak istedikleri alana göre ders alma imkanına sahip. Bazı alanların uluslararası niteliği, o alanlara ilişkin eğitimin İngilizce olarak verilmesini anlamlı kıldığından, Ekonomi Hukuku Yüksek Lisans Programı’nda sayısı 10’u bulan ders İngilizce olarak veriliyor. Yüksek lisans yaparken günümüzün ihtiyaçlarının ve yeni hukuk alanlarının gözetilerek, temel nitelikteki bu alanlara seçimlik dersler yoluyla yeni uzmanlık alanlarını katmanın mümkün olduğunu söyleyen Hukuk Yüksek Lisans Programı Direktörü Yrd. Doç. Dr. İdil Işıl Gül, Milletlerarası Satım Hukuku, Siber Hukuk: Bilgi Çağında Haklar, Özgürlükler ve Sorumluluklar, Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku, Özel Konular: e-Devlet gibi derslerin buna örnek olabileceğini belirtiyor.
Ekonomi Hukuku yüksek lisans programı, hukukun ekonomi ile kesiştiği ilişki biçimlerini dikkate alan bir yaklaşımla tasarlanmış bulunuyor. Ekonomik hayatın hukuksal yönlerinin incelendiği bu programda, teorik yaklaşımlar ile uygulama sorunlarının birlikte ele alınmasına özellikle önem gösteriliyor. “Programın hedefi, yaşanan hızlı değişime uyum sağlayabilen, sadece bugünün değil, yarının sorunlarına da çözüm üretebilen hukukçular yetiştirmek. Banka ve finans hukuku, fikri mülkiyet hukuku, rekabet hukuku ve regülasyon hukuku, şirketler hukuku ve uluslararası ticaret hukuku programın yoğunlaşma alanlarını oluşturuyor.” diyen Gül, programda 40 adet seçmeli dersin bulunduğunu da ekliyor.
Farklı alanlarda kariyer olanağı
Hukuk yüksek lisans programlarındaki tüm öğrencilerin hukuk lisans derecesine sahip olması gerekmiyor. Farklı alanlarda üniversite okuyan mezunların da bu programlara kabul edilmesi mümkün. Bu bağlamda öğrenci ve mezunlar sadece avukatlık yapmıyor. Bu programlardan mezun olanlar arasında sivil toplum çalışanları, bankalarda yönetici pozisyonlarında çalışanlar, yayınevi yöneticileri, hakimler, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği görevlileri, eczacılar, müfettişler ve diğer birçok mesleğe mensup kişiler bulunuyor. Ancak hem lisans hem de yüksek lisans düzeyinde hukuk eğitimi alanlar bakımından kariyer olanaklarının sınırsızlığından bahsetmek mümkün. “Hakimlik ve savcılık yanında herhangi bir alanda faaliyet gösteren şirketlerde danışmanlık veya yöneticilik (bu bir ilaç firması da olabilir, bir telekomünikasyon veya finans şirketi de olabilir), kamu kurumlarındaki hemen her pozisyon, bankacılık, gazetecilik, akademisyenlik bu çerçevede sayılabilecek kariyer olanaklarından birkaçı.” diyen İdil Işıl Gül, kariyer olanaklarının Türkiye ile sınırlı olarak da düşünülmemesi gerektiğini ve uluslararası faaliyet gösteren yabancı şirketlerde, yurtdışında faaliyet gösteren Türk şirketlerinde ve uluslararası örgütlerde (örneğin Birleşmiş Milletler’de veya Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’nde) de çalışmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Ekonomi Hukuku programının açılmasının nedeninin Özel Hukuk olarak kurgulanan yüksek lisans programlarının profesyonellerin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirten Gül, farklı alanlarda ve düzeyde çalışanların ihtiyaçlarını karşılayacak, hem ulusal hukukun değişim eğilimlerini izlemeyi hem de uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklara ilişkin hukuku etkili şekilde kullanmayı mümkün kılacak bir eğitim platformu oluşturmaya amaçladıklarını söylüyor.
İnsan Hakları Hukuku
İnsan Hakları Hukuku programı da Ekonomi Hukuku gibi 2001 yılında faaliyet göstermeye başladı. Gerek ulusal gerekse uluslararası düzlemde İnsan Hakları Hukuku’nun daha etkili şekilde kullanılabilmesi için ihtiyaç duyulan kapasiteyi yaratmanın amaçlandığı bu programda yıllar içerisinde insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri çalışanlarından avukatlara, merkezi ve yerel yönetimlerde çalışanlardan hekimlere, insan hakları hukuku uygulamasını güçlendirebilecek pozisyonlarda görev yapan birçok mezun şu an mesleklerinde emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.
İnsan Hakları Hukuku yüksek lisans programında biri hariç gerisi seçimlik ders olmak üzere toplamda 18 adet ders veriliyor. Derslerin insan hakları hukukunun teorik temelleri ve gelişim seyri ile derinlemesine ve disiplinlerarası bir bakış açısına paralel şekilde seçilmesine özen gösteriliyor. “Program, hakların korunmasında devletin bir ödevi bulunduğu kadar toplumsal bir sorumluluğunun da bulunduğu gerçeğini göz önünde tutan bir anlayışla tasarlandı. Günümüz insan hakları hukukuna ilişkin temel konuların kuramsal çerçevesi kadar, uygulamaya ilişkin vakaların dikkate alınarak incelenip tartışılması programın temel hedefleri arasında. İnsan haklarının kuramsal temelleri, insan hakları koruma usulleri, kimlikler ve ayrımcılık yasağı, insan hakları ve ceza adaleti programın yoğunlaşma alanlarını oluşturuyor.” diyen Gül, BİLGİ’de bu programa devam eden 204 öğrencinin olduğunu da ekliyor.
Hem İnsan Hakları Hukuku hem de Ekonomi Hukuku yüksek lisans programında öğrencilerin akademik ve mesleki ihtiyaçlarının özenle gözetildiğini vurgulayan İdil Işıl Gül, “Yıllar içerisinde hukuk lisans derecesine sahip olan öğrencilerimizin mesleklerini icra ederken işletme, ekonomi, muhasebe ve finans alanlarında bilgiye ihtiyaç duyduklarını tespit ettik. Bu amaçla ‘Hukukçular için Temel Muhasebe ve Finans’ ve ‘Hukukçular için Temel İşletme ve Ekonomi’ derslerini açtık. Benzer şekilde hukuk lisans derecesine sahip olmayan yüksek lisans öğrencilerimizin programlara entegrasyonunu kolaylaştırmak amacıyla “Hukukçu olmayanlar için Hukuka Giriş’ ve ‘Hukukçu Olmayanlar için Temel Ticaret ve Borçlar Hukuku’ dersleri verilmektedir.” diyerek her alandan öğrencilere hitap edebildiklerinin de altını çiziyor.
Bilişim ve Teknoloji Hukuku
Hukuk eğitimi denildiğinde ilk planda kemikleşmiş, klasik hukuk branşları var ki bu genel olarak dünyadaki hukuk eğitiminin zorunlu çerçevesini oluşturuyor. Bir de bunun dışında yeni ortaya çıkan ihtiyaçlar kapsamında ortaya çıkan ve hukuk eğitimine ilave edilen yeni gelişmekte olan alanlar söz konusu. Bilişim ve Teknoloji Hukuku da bunlardan biri… Eylül 2010’da BİLGİ’de bu ihtiyaçlara bir karşılık olarak kurulan program, ülkemizde alanında hep ilk ve tek olan Bilişim Hukuku Araştırma Merkezi ve Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü’nün 1998 yılından beri edindiği bilgi, birikim ve tecrübeyi öğrencilerle paylaşmak, bilişim hukuku konusunda nitelikli, uzman hukukçu ihtiyacını karşılamak, bilişimci veya mühendislerin bilişim hukuku konusunda farkındalık kazanmasını sağlamak amacıyla bilişme ilişkin kamu-özel sektör-STK ve akademiyi master programı çatısı altında bir araya getirerek öğrencilere bilişim, bilişim sektörü ve bilişim hukuku konusunda 360 derece bir bakış açısı kazandırıyor.
Bilişim ve Teknoloji Hukuku Yüksek Lisans Programı Direktörü Yrd. Doç. Dr. Leyla Keser’in belirttiğine göre program, hem hukukçu hem de bilişimci ve mühendislere hitap edecek şekilde tasarlanmış durumda. Bilişimle ilgili teknik dersler olduğu gibi bilişim hukuku ile ilgili dersler ile de teknik konular harmanlanarak, hukukçuların teknik bir bakış açısı, bilişimcilerin ise bilişim hukuku hakkında bilgi sahibi olması hedefleniyor. Akademik kadrosunda da kamu sektöründeki düzenleyici kurumların üst düzey yöneticilerinden özel sektör firmalarının üst düzey yöneticilerine, STK temsilcilerinden akademisyenlere kadar birçok değerli öğretim elemanı yer alıyor. Bunun yanı sıra öğrencilerin bilişim sektörünü yakından tanımaları amacıyla her hafta ayrı bir bilişim şirketinin CEO’larının ders vermek üzere konuk edildiği ICT Sektöründe İnovatif Yaklaşımlar dersi ile Harvard Üniversitesi Berkman Center for Internet and Society ile yapılan işbirliği kapsamında öğrencilerin Harvard Üniversitesi tarafından elektronik ortamdan verilen derslere katılma imkanı sağlanıp, yaz stajı veya belirli projelerde çalışabilme olanakları da sunuluyor.
Her kesime hitap ediyor
Her ne kadar programın adı Bilişim Hukuku master programı olsa da, öğrenci profili itibariyle hukukçuların yanı sıra, bilişimciler, mühendisler, ekonomistler, iletişimciler gibi çok geniş bir kitleye hitap ettiğini söyleyen Keser, “İçinde yaşadığımız bilgi çağında, bilişim teknolojileri ve bu teknolojilerin ortaya çıkardığı sorunlara hukuksal çözümler bulmakla meşgul olan bilişim hukuku; dijital çağın önemli, güncel konuları arasında yerini hep koruyacak. Bilişim ve teknoloji ile hukukun kesiştiği noktada duran bilişim hukuku; web 2.0 teknolojisiyle birlikte artık internete en azından içerik sağlayan her bireyin, bu platformlardaki haklarını ve sorumluluklarının bilincinde olmasını da gerekli kılıyor.” diyerek programın her kesimden insana hitap ettiğini vurguluyor.
Programın yakında bilişim sektörünü regüle eden tüm düzenleyici otoritelerin buluşma noktası olacağını belirten Keser, bunun dışında özellikle Harvard Üniversitesi Berkman Center ile olan işbirliklerinin çerçevesini genişletmek, öğrencilerin alacağı derslerin sayısını artırmak ve İngilizce derslerin sayısını çoğaltarak sadece Türkiye’ye değil, yaşadığımız coğrafyaya da hizmet eden bir program olmasını hedeflediklerini söylüyor.
Türk Alman Ekonomi Hukuku Ortak YLP
Almanya ve Türkiye’de ortaklaşa yürütülecek bir yüksek lisans programı oluşturmak amacıyla işbirliğine giden İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2010-2011 akademik yılı itibariyle “Türk-Alman Ekonomi Hukuku Yüksek Lisans Programı“na öğrenci kabul ediyor. İki ülkede eğitim görülmesi düşüncesi üzerine kurulu bu yüksek lisans programının amacı Türk ve Alman ekonomi hukuku alanlarında uzmanlaşmayı sağlamak… Türk-Alman hukuku ile ilgilenen hukuk uygulamacısına analitik becerilerin kazandırılmasını hedefleyen ve hitabet yeteneğini artırmaya yönelik dersler sunulduğu programda, uluslararası ihtilafların çözümünde ihtiyaç duyulan yetenekleri geliştirmek için sözleşme kurma teknikleri, alternatif uyuşmazlık çözümü yöntemleri gibi alanlarda uzmanlaşma imkânı veriliyor.
Türk Alman Ekonomi Hukuku Ortak YL Program Direktörü Prof. Dr. Yeşim Atamer’in belirttiğine göre dersler güz yarıyılında Köln Üniversitesi’nde, bahar yarıyılında ise İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde görülüyor. Dolayısıyla programa kayıtlı Alman ve Türk öğrenciler hep bir arada ya Köln’de ya da İstanbul’da dayanışma imkanı buluyor.
“Bu programa her şeyden önce Almanca dilini belirli bir düzeyde bilen ve hem Türk hem de AB hukukunu daha iyi anlayabilmek isteyen hukukçular katılmalı. Kariyerine başlamış olan hukukçulara özellikle hitap edebileceğimizi düşünüyorum zira onlar artık bir tam yıl yurtdışında kalıp yüksek lisans yapmak imkanına sahip olamayabilirler. Oysa bizim programımız onlara 4 ay kadar bir süre Köln’de kalarak, hem orada en üst düzeyde, konsantre bir eğitim almanın, hem de Bilgi’de, yani 11. yılında hukuk yüksek lisans eğitimi veren bir fakültede ders görmenin ve sonucunda ortak bir diploma almanın kapısını açmaktadır.” diyen Atamer, katılımcıların geniş iş imkanlarına sahip olacağını da ekliyor. İki dilde de eğitim verilen programa her yıl 10 öğrenci kabul ediliyor. Talebe göre bu sayı Köln ve Bilgi arasında paylaştırılıyor.
“Günümüz hukukçusunun kendini geliştirmek için yapabileceği en iyi şey kanımca globalleşmektir. Globalleşmenin en önemli etkilerinden birisi, çok fark edilmese bile, hukuk alanında olmuştur. Global dünyanın ticaret ilişkileri global bir hukuk gerektirir. Dolayısıyla bu alanda çalışmak isteyen herkes için temel hukuk eğitimini yurtdışında da pekiştirmek büyük getiri sağlayacaktır. Köln-Bilgi programı bunu son derece etkin bir şekilde kısa sürede gerçekleştirme imkanı sağlamaktadır.” diyen Yeşim Atemer, programın uluslararası düzeydeki öneminin altını çiziyor.