İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Direnç Bada, katıldığı uluslararası projeler ve herkesin mutlu olduğu daha adil bir Dünya için yaptığı çalışmalar sayesinde, geleceğin başarılı avukatları arasında kendine yer edinmeye başladı bile…
İyi bir hukuk eğitiminin farklı inceleme alanlarına ilişkin çok disiplinli bir bakış açısına sahip olması gerektiği ve hukukun sosyal ilişkiler içindeki gerçekliğinin kavranması ilkelerine dayanan bir eğitim anlayışıyla hizmet veren BİLGİ Hukuk Fakültesi, Avrupa (Erasmus) ve ABD’nin önde gelen üniversiteleri ile imzaladığı onlarca değişim anlaşmaları sayesinde, öğrencilerine hukuki bilgilerini uluslararası zeminde de sınamaları olanağını sağlıyor. BİLGİ’nin, Laureate Uluslararası Üniversiteler Ağı’nın bir üyesi olmasıyla da bu olanak dört kıtaya yayılmış bir uluslararası bilgi ve deneyim kapısının açılmasına öncülük ediyor. Bu anlamda bünyesinde barındırmaktan mutluluk duyduğu öğrencileriyle geleceğe daha sağlam adımlarla ilerliyor. İşte bu öğrencilerinden biri de başarılarıyla gurur kaynağı olan Direnç Bada…
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde son sınıf öğrencisi olan Direnç, geçtiğimiz yıl Kasım ayında dünya siyasetçilerinin, sivil toplum liderlerinin, hukukçuların ve genç aktivistlerin davetli olduğu Avrupa Konseyi Dünya Demokrasi Forumu’na (World Forum for Democracy) delege seçildi. Fransa’nın Strasbourg kentinde Avrupa Konseyi himayesinde gerçekleşen forumda Avrupa Konseyi Türkiye Daimi temsilcisi Engin Soysal’ın katıldığı forumun davetli tek Türk delegesi olma şansını yakaladı. Bu sayede Bada katıldığı oturumlarda delege olarak tüm siyasi liderler ve temsilcilerle eşit oy hakkına sahip oldu.
Ülke temsiline daha önceden tenis alanında milli takıma seçilmesiyle aşina olan başarılı öğrenci, sporda da eğitim hayatında yakaladığı başarıyı sürdürüyor. Genç avukat adayı Direnç Bada ile BİLGİ’li olmanın avantajları, katıldığı projeler ve gelecek planları üzerine konuştuk…
Üniversite için hukuk bölümünü tercih etme sürecin nasıl gelişti? Bilinçli bir tercih miydi?
Lisenin başından beri Türkiye’nin gündemini yakından takip ediyordum. Kutuplaşma ve gerginlikten her zaman rahatsız oldum. Bazı temel kavramlar etrafında birleşilmesi durumunda kutuplaşmanın bu denli olmayacağı düşüncesiyle hukuk fakültesinde okuma kararı aldım. Hukuku toplumu bir arada tutan bir disiplin olarak görüyorum.
Liseyi Adana’da okumuşsun. Lisans eğitimin için İstanbul’u tercih etmenin özel bir sebebi var mı?
Tenisçi kimliğim nedeniyle birçok şehrimizi görme imkanı edindim. Gitmiş olduğum şehirlerin hepsinin bir parçasını İstanbul’da gördüm. Bu nedenle İstanbul’da okuma kararı aldım.
Bilgi Üniversitesi’nde öğrenci olmak nasıl bir duygu biraz anlatır mısın?
Bilgi Hukuk Fakültesini tercih etmem bilinçli bir tercihti. Yetkin akademik kadrosuyla evrensel bir eğitim sunup farklılıkları olduğu gibi kabul eden, özgürlüklerden yana bir üniversitede okumaktan mutluluk duyuyorum.
Başarılı bir öğrencilik hayatın var. Bunun yanında Avrupa Genç Hukukçular Derneği Genel Merkez Başkanlığı da yapıyorsun. Zor olmuyor mu?
Öğrencinin birey kavramından soyutlaştırılıp tanımlanmasını doğru bulmuyorum. Bu düşünceyle öğrenci ile ders başarısını bir gören anlayışa katılmıyorum. Bunun yanında sosyal olarak kendimizi geliştirip topluma katkıda bulunmayı amaç edinecek faaliyetlerin içerisinde bulunmamızın şart olduğunu düşünüyorum. Bu düşünceyle görevimi yürüttüğüm için herhangi bir zorluk yaşamıyorum.
Bir diğer başarın da geçtiğimiz yıl Avrupa Konseyi’nin düzenlediği Dünya Demokrasi Forumu’na delege seçilmek. Bize biraz bu süreçten bahseder misin?
Üniversite içinde ve dışında yer aldığım projelerin özellikle insan hakları ile bağlantılı olmasına dikkat ettim. Bu doğrultuda Adil Yargılanma Hakkı, Çocuk Hakları, Kadın Hakları, Basın Özgürlüğü gibi kavramları işleme fırsatı bulduğumuz projelerde yer aldım. Bulunmuş olduğum konum ve içerisinde yer aldığım çalışmaların seçilmemde rol aldığını düşünüyorum.
Bu forum sayesinde tüm siyasi liderler ve temsilcilerle eşit oy hakkına sahip oldun.
Bunun senin için önemi nedir?
Bu etkinlikle beraber gördük ki bir öğrenci ile başbakan eşit oy hakkına sahip olabiliyor. Bu durumu, gençlerin küçümsendiği yaklaşımlara verilen bir cevap niteliğinde olması nedeniyle çok önemsiyorum.
Katıldığın başka projeler var mı?
Yurt içi ve yurt dışında birçok etkinliğe katılıyorum. Şubat ayı içerisinde birkaç projeye katılmak için Amerika’daydım. Ana teması “yoksullukla mücadele, bu mücadelenin sosyal entegrasyonunu sağlama ve çalışma hakkının tesisi” olarak belirlenen Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey’inin 52. Oturumuna katıldım. Bu oturumlarda ülke ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile beraber tartışmalara katılıp bir sonuca varmaya çalıştık. Bunun yanı sıra Harvard Üniversitesi’ndeki arkadaşlarımın yürüttüğü iki projeye de katkıda bulunup Türkiye’ye döndüm.
Bunların dışında eğitim hayatında iş ya da staj deneyimin oldu mu?
Hem kamu hukuku alanında hem de özel hukuk alanında önde gelen bürolarda staj yapma imkanı edindim. Bu deneyimlerle beraber çalışmak istediğim alanları ortaya çıkarmayı amaçladım.
Katıldığın projeler sayesinde yurt dışına da sık sık çıkıyorsun. Bu bağlamda hukuk alanında Türkiye’yi diğer ülkelerle kıyaslama fırsatın oldu mu?
Tabi gelişmiş ülkelerin hukuk sistemiyle Türkiye arasında bir fark olduğu ortada. Örneğin Amerika’da siyasilere yönelik açtığı davalarla anılan ünlü bir savcıyla konuştuğumda kendisi masumiyet karinesine oldukça önem verdiğini ve bir dava açmaya karar verdiğinde kişinin yüzde 99 mahkum olması için gereken delilleri barındırmış olduğunu söyledi. Aksi durumda kişinin siyasi kariyerinin haksız bir biçimde sonlanmasına sebep olabileceğini söyledi. Ancak maalesef ülkemizde suçlamaların meydana getireceği sonuçlar hiç düşünülmeden, masumiyet karinesi göz önüne alınmadan infazlar gerçekleşiyor. Bu durumda hukuk anlamsızlaşıyor. Bunun dışında özellikle basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü noktasında eksikliklerimiz var. İnsanlar yazıp çizdiklerinden dolayı hapis yatıyor. Bu durum korku iklimi yaratıyor. Umarım biz gençler olarak bu eksiklikleri kapatıp gelişmiş ülkeler ile aynı seviyeye gelebiliriz.
Sence kişisel gelişimin için Bilgi Üniversitesi’nin sana kazandırdığı avantajlar neler?
Dayatmacı bir eğitim anlayışından ziyade eleştirel düşünceyi önemseyen, sorgulatıcı bir eğitim modeli var. Bu anlayışın olayları anlamlandırmaya çalışmamda etkili olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra evrensel bir bakış açısı sunması nedeniyle uluslararası etkinliklerde hiç zorlanmadan uyum sağlamam söz konusu oldu.
Bu sene lisans eğitiminde son sınıftasın. Yüksek lisans yapmayı düşünüyor musun? Yaparsan hangi alanda yapmak istersin?
Eğitimimi üniversite ile sınırlamıyorum. Öğrenmeye aç biriyim. Yüksek lisans yapmayı düşünüyorum, ancak hangi konuya yoğunlaşmak istediğim konusunda net bir karara varmış değilim. İş hayatına atılmamla beraber eğitimimi sürdürmek istediğim alana karar vereceğimi düşünüyorum.
Kariyer hedefin nedir? Gelecekte hangi pozisyonlarda ve nerede olmayı amaçlıyorsun?
Hukuk fakültesine başlamam planlanan veya dayatılan bir düşünceyle söz konusu olmadı. İçten hareket ederek bu karara vardım. İdeallerimi de bu şekilde gerçekleştireceğimi umuyorum. Şimdiden geleceği kestirebilmek mümkün değil ancak güçlü ve gelişmiş bir toplum için mücadele edebileceğim bir pozisyonda veya pozisyonlarda olmayı umut ediyorum.
Hukuk bölümünü okumak isteyenlere tavsiyelerin nelerdir?
Hukuk fakültesinde okumak isteyen arkadaşlarım dersleri gözünde büyütmesin. Çalışarak başarılacak bir bölüm. Üniversiteyi bitirmek üzere olan biri olarak en büyük kazancım hukuk nosyonunu elde etmek oldu. Hukuk nosyonunun, derslere bir bütün olarak bakılarak edinilebileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bütün derslere bütün emekleri ile yoğunlaşsınlar. Ders ayrımı yapmasınlar.
Oldukça aktif bir öğrencilik hayatın var, dersler dışında sosyal hayatın nasıl gidiyor?
Sporu sosyal hayat içerisinde alırsak oldukça iyi gidiyor. Ancak bunun dışında aktif bir sosyal hayat geçirmem için fazla vaktim yok. Fırsat buldukça tiyatroya, sinemaya gitmeye çalışıyorum.
Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
Geleceğe umut dolu bakıyorum. Hukuk devleti, insan hakları ve özgürlükler noktasında uzlaşmamız şart. Bu noktada ortak değerler yarattığımız takdirde huzurlu ve mutlu bir toplumda yaşamamız mümkün olacaktır. Bu çabayı gösterirken çağımızın en önemli problemlerinden olan yoksulluğu unutmamamız lazım. Maddi durumu kötü olan biri için özgürlük kavramı bir şey ifade etmeyecektir. Herkesin mutlu olmaya hakkı var.