Hukuk fakültesi bünyesinde seçmeli ders olarak verilen Hukuk Kliniği dersleri, “yaparak öğrenme” yöntemini benimseyerek öğrencilere hukuk becerisi ve toplumsal sorunlara duyarlılık kazandırmaya devam ediyor. Dersi alan öğrenciler gerçek olaylar ve kişilerle hayata ve mesleğe hazırlanıyor.
Hukuk kliniği uygulamaları dünyada ilk olarak hukuk fakültelerinin topluma yönelik doğrudan hizmette bulunması yaklaşımının bir sonucu olarak 1960’lı yıllarda ortaya çıktı. Hukuk kliniği dersleri, hukuki konularda yeterince destek alamayan toplum kesimlerinin de kendi hayatlarıyla ilgili sorunların çözümünde veya işlerinin takibinde, hukuktan yararlanmalarına olanak sağlamak ve destek vermek amacını taşıyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi bir yıllık bir hazırlık döneminin ardından 2003 yılında hukuk kliniği dersini müfredatına koyarak bir ilke imza attı. Öğrenciler, avukatlık mesleğine adım atmadan öğrendikleri teorik dersleri uygulamaya geçirme olanağı veren bu dersle, gerçek olaylarla gerçek kişilerle hayata ve mesleklerine hazırlanıyorlar. Hukuk Kliniği dersleri, iki yarıyıl (güz ve bahar) süren bir seçmeli ders olarak sunuluyor. Bu dersleri alan öğrenciler, toplumun değişik kesimlerine yönelik eğitim çalışmalarına katılabiliyor ya da önlerine gelen somut hukuki uyuşmazlıklar konusunda bir çalışma yürütebiliyorlar.
Son iki yılda ders alınabiliyor
Hukuk öğrencilerinin klinik derslerini üçüncü ya da dördüncü sınıfta alabildiğini ve derslerin seçmeli olarak sunulduğunu söyleyen Hukuk Fakültesi Hukuk Lisans Programı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ulaş Karan, “Bu durumda ders, zorunlu dersler arasında yer alamadığı için klinik çalışmalarında gönüllü olarak yer almak isteyen öğrencilere bir olanak yaratıyor.
Öğrenciler ilk yarıyılda yapacakları çalışmalara yönelik bir hazırlık döneminden geçiyor; bu dönemde, mülâkat yapma, görüşme ve iletişim kurma, hukuki problem tanımı ve çözümü, dezavantajlı gruplarla iletişim kurma, yoksulluk, sosyal dışlanma ve hukukun güçlendirme amacı üzerine beceriler kazandıktan sonra, ikinci dönemde “saha” çalışmalarına başlıyor” diyor.
Öğrencilerin derslerde ikili gruplar halinde çalıştığını ve bu sayede aynı zamanda ekip çalışması yürütme konusunda deneyim kazandığını dile getiren Karan, klinik derslerinde herhangi bir sınav yapılmadığını ve öğrencilerin çalışmalar sırasında sergiledikleri performansla değerlendirmeye tabi tutulduğunu açıklıyor. Karan konuyla ilgili şunları söylüyor: “Öğrenciler; “Uygulamalı Hukuk Kliniği” dersinde hazırladıkları hukuki görüşler, yaptıkları hukuki araştırmalar ve onları aktarabilmeleri, “Gündelik Hayatta Hukuk Kliniği” dersinde ise verdikleri dersler, nasıl verdikleri, ne kadar hazırlandıkları ve başarıları üzerinden not alıyorlar.”
İki farklı alanda çalışılıyor
Dersi alan öğrencilere iki farklı hukuki faaliyet alanı sunulduğunu belirten Karan, ilk faaliyet alanının, “Uygulamalı Hukuk Kliniği” adıyla yürütülen bir çalışmayı kapsadığını, bu kapsamda avukat tutma ve hukuki bilgiye erişme olanağı, içinde bulundukları sosyal ve ekonomik şartlar nedeniyle sınırlı olan kişilere, bu kişilerle yapılan görüşmeler sonucunda, hukuki araştırma yapıp, gerektiğinde yazılı olarak hukuki bilgisi verildiğini ifade ediyor. Bazı durumlarda klinik öğrencilerinin, başvuruda bulunan kişilerin ilgili kamu yönetimlerinde yapacağı başvurularda kendilerine refakat etmesi ve oradaki başvurularının hazırlanmasında da yardımcı olmaları gerektiğini vurguluyor.
Yapılan çalışmalarda kliniğe başvuran kişilerin üç temel hukuki sorun çerçevesinde başvurduğunun ortaya çıktığına dikkat çeken Karan, “İlk sorun alanı aile, boşanma, velayet, nafaka vs. konuları içeren aile hukuku ile ilgili konuları kapsıyor. İkinci alan ise barınma ile ilgili ve gayrimenkullerle bağlantılı tapu ile ilgili uyuşmazlıklar ve kira uyuşmazlıklarını içeriyor. Üçüncü olarak ise iş hukuku, kıdem tazminatı, sosyal güvenlik, sigortasız çalışma gibi konular gündeme geliyor. Ancak klinik çalışmasında hukukun hemen her alanı ile ilgili konular gündeme geliyor ve öğrenciler tüm hukuki uyuşmazlıkların hukukun birden fazla alanını ilgilendirdiğini görerek bütüncül bir bakış açısı ortaya koymayı bizzat kendileri araştırarak öğreniyorlar” diyor.
Klinik kapsamında ikinci çalışma alanının ise “Gündelik Hayatta Hukuk Kliniği” başlığı altında yürütüldüğünü açıklayan Yrd. Doç. Dr. Ulaş Karan, BİLGİ’de klinik çalışmasının 2003 yılında gündelik hayatta hukuk kliniği çalışmaları biçiminde Dolapdere kampusunun çevresindeki ilkokullarda 8. sınıflara insan hakları dersi vererek başladığını belirtiyor.
Tutuklu ve hükümlülere hukuki bilgi
“Bu çalışma daha sonra İstanbul’da bulunan çeşitli cezaevlerine yayılmış durumda. Bu çalışmada; Adalet Bakanlığı’nın izni ile İstanbul’da bulunan bazı cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklulara, hem cezaevinde, hem de cezaevi dışında ihtiyaç duyabilecekleri hukuki bilgilerin, cezaevlerinde gerçekleştirilen ve dokuz hafta süren seminerler (dersler) şeklinde veriliyor” diyerek bu alanla ilgili çalışmalar hakkında bilgi veren Karan, derslerde, tutuklu ve hükümlülere anayasa ve temel haklar gibi temel kavramların yanı sıra, aile hukuku, iş hukuku, kira hukuku, kadına karşı şiddet gibi gündelik hayatta karşılaşabilecekleri konularda da hukuki bilgiler verildiğini dile getiriyor.
Tutuklu ve hükümlüleri hukuki açıdan güçlendirmeyi amaçlayan bu dersin, aynı zamanda öğrencilerin sosyal sorumluluk ve toplum önünde konuşabilme gibi becerilerine de katkı sağladığını ekliyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen bu derslerin sonunda hukuk eğitimi teorik olmaktan çıkarak öğrenciler açısından uygulamada anlam kazanıyor. Ders ile öğrencilere; mülakat yapmak, iletişim becerileri geliştirmek, hukuki görüş yazmak, o görüşleri değerlendirmek, araştırma yapmak, topluluk önünde konuşmak gibi bir hukukçunun mesleğini yaparken ihtiyaç duyduğu bütün beceriler kazandırılmaya çalışılıyor.
Hukuk kliniği eğitim ve toplumsal sorumluluk politikası, dünyada 1960’lı yıllarda, özellikle ırk ayrımcılığının alt edilemediği bir toplum hayatı içinde, hukukun sağladığı güçten yoksun siyah Amerikalıların haklarının korunması hedefi ön plandaydı. Genel olarak hukuk kliniği uygulamasının geri planında, hukuk hizmetinden yeterince yararlanamayan toplum kesimlerinin de kendi hayatlarıyla ilgili sorunların çözümünde veya işlerinin takibinde, hukuktan yararlanmalarına olanak sağlamak ve destek vermek düşüncesi bulunuyor.
ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ
“Bu dersi aldığım için çok mutluyum”
Cem Sinanoğlu
Ben Gündelik Hayatta Hukuk Kliniği Dersi’ni aldım. Bu derste tek amacımız, bizim mahkumlardan, mahkumların da bizden bir şeyler öğrenmesiydi. Bu ders sırasında birbirimizi maddi ve manevi olarak zarar vermeden, yararla tecrübeler edinmemizdi. Cezaevlerinde ders anlatırken daha çok ceza hukuku, CMK, aile hukukunun ilgi çektiğini fark ettim. Ne kadar çok öğrenci cezaevine girer ve mahkum vatandaşlarımıza, ağabey abla, kardeş, dayılarımıza “doğruyu” öğretirse, onlar da bize “oldurulamayanı” gözümüze sokarsa, sistem ağır ağır da olsa iki ileri bir geri de olsa yaralarını sarmaya başlayacaktır. Biz de onların yerinde olabiliriz, onların yerinde olmayı beklemeden, hala yapabiliyorken, geride durmadan, önyargılarımızdan kurtularak öncü olmalıyız. Öncülerden birisi olduğum için, böyle bir tecrübe yaşadığım için kendi adıma çok mutluyum.
“Kadın mahkumlarla deneyim yaşadım”
Mehtap Özdemir
Hukuk kliniği derslerine katılmam hukukun gerçek boyutunu görmemi sağladı. Ben Bakırköy Kadın Cezaevi’nde derslere girdim. Çok farklı bir deneyimdi, bir daha böylesine bir deneyim yaşabileceğimi sanmıyorum. Onlarla sürekli iletişim halindeydim. 8 hafta süren derslerde dersleri çok dikkatli dinliyorlar, notlar alıyor, sorular soruyorlardı. Hem onlar için hem de benim için yararlıydı. Meslek hayatım için çok yararı olacağını düşünüyorum, çünkü hukukun gerçek boyutu olan cezaevi kavramıyla tanıştım, ilk defa cezaevine girdim, koğuşları, mahkumları, atölyelerini, dersliklerini, gardiyanları, kütüphanelerini, cezaevinde büyüyen çocukları gördüm. Klinik derslerinin hukukçuların mesleğini icra ederken daha sağduyulu davranması, bir farkındalık yaratması için çok önemli. Ben bu dersten sonra mesleğimde daha dikkatli olmak zorunda olduğumu anladım.
“Bu deneyimler başka türlü öğrenilmez”
Melisa Saçi
Ben okulda iki klinik çalışmasına da katıldı. Derslere baslarken biraz tedirgin, gergin birazda meraklı başlıyoruz. Dersin sonunda sonuçları gördüğümüzde tüm emeğe, zaman harcamaya değdiğini anlıyoruz. Hukuki danışmanlıkta yer almak müthiş bir deneyim. Çünkü farklı kültürlerden, farklı sınıflardan insanlara hukuki görüş veriyoruz. Araştırma yapıyoruz, sunum hazırlıyoruz, yapıyoruz, nasıl yazılacağını öğreniyoruz, sorunları araştırıp öğreniyoruz. Son senemde ise cezaevinde eğitim vermeye ilişkin olan klinik dersini aldım. Bu ders benim açımdan danışmanlık kliniğine göre bir hayli zorluydu. Çünkü bu durumda muhatap olduğumuz kişiler mahkûmlar. Ancak ön yargılarla başlayan derslerimizin son haftasında, mahkûmlardan sarılarak ve üzülerek ayrıldığımızı söylemek isterim. Bu deneyimlerin hiç bir kitap okuyarak elde edilebileceğine inanmıyorum.