MBA, e-MBA programlarına, Türkçe MBA programını hem Bursa’da hem de İstanbul’da bünyesine katan BİLGİ; artan talepler ve ihtiyaçlar doğrultusunda MBA programlarının sayısını artırarak; kaliteden ödün vermeden iş dünyasının beklentilerini karşılıyor.
BİLGİ, 14 yıldır gerçekleştirdiği İşletme Yüksek Lisans (MBA) ve 11 yıldır gerçekleştirdiği Uzaktan Eğitim İşletme Yüksek Lisans (e-MBA) programlarından aldığı deneyimle, şimdi Türkçe MBA programını hem İstanbul’da hem de BİLGİBursa bünyesinde başlattı. Dünyada hızla yaşanan ekonomik, sosyolojik ve teknolojik değişimlere paralel, eğitimde ve iş dünyasında yaşanan değişimleri de göz önüne alarak, ihtiyaç ve taleplere cevap vermek için kolları sıvayan BİLGİ’nin, giderek artan talepler ve ihtiyaçlar nedeniyle Türkçe MBA programını bu yıl hayata geçirdiğini söyleyen MBA Programları Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Metehan Sekban, dünyada yaşanan değişime paralel Türkçe MBA programı eğitime açtıklarını söylüyor.
İngilizce’nin hala bütün dünyada MBA’in ortak dili olduğunu dile getiren Sekban, ancak Türkiye’de o seviyede İngilizce bilenlerin sayısının az olması nedeniyle Türkçe MBA ile ilgili artan bir talep ve ihtiyaç olduğunu, bu sebeple Türkçe AMB programını başlattıklarını açıklıyor. “İki Türk İngilizce konuşmaya başladığı zaman kabaca bin kelime ile iletişim kuruyor. Sınıflarımızda bile yoğun bir İngilizce kullandığımız zaman öğrenciler kesinlikle zorlanıyor. Bir bakıyorum 20 dakika sonra öğrenci düşmeye başlıyor. Bizim bu hızımıza çocuklar uyum sağlayamıyor. Sınavda çocuklar bilmedikleri kelimelere takılıp, boğuşuyorlar. Buna engel olmak istemedik” diye konuşan Metehan Sekban, zaten nerdeyse bir sürü derste, yabancı öğrenci yoksa Türkçe kullanmaya başladıklarını dile getiriyor.
Türkçe MBA’da dil kriteri yok
Dünyada da bu yönde örnekler olduğunu, Fransa’da, İspanya’da, İtalya’da kendi dilleri ile MBA programları açıldığını vurgulayan Sekban, Türkçe MBA programına öğrenci kabul kriterlerinin de İngilizce MBA programı ile aynı olduğunu, ancak sadece dil kriterinin bulunmadığını belirtiyor. Öğrencilerin uzaktan eğitimin bütün kaynaklarından yararlanabildiğini söyleyen Sekban, derslerin ise hafta sonu, cumartesi ve pazar günleri verildiğini açıklıyor.
Sekban, “Öğrenciler bir dönemde en az iki, en fazla dört ders almak koşuluyla kendi programını hazırlayabilecek. Program, bitirme projeleri ile sonuçlanacak. Öğrencilerin şahsi ilgi alanlarını göz önünde bulundurarak hazırlayacakları projeler öğretim kadrosunun gözetiminde tamamlanacak. Öğrenciler, Santral Kampüsü’nde hafta sonları yürütülen derslere katılırken, aynı zamanda son derece aktif ve renkli bir akademik/sosyal çevrenin parçası olacaklar. e-MBA programının içeriği Türkçe MBA öğrencilerine açık olacak” diye konuşuyor.
Öğrencilerin hem Türkçe hem de İngilizce derslere girebileceğini ifade eden Sekban, amiral gemisi BİLGİ MBA olan programda öğrencilerin aynı hocalardan ders alacağını belirtiyor. “Ama şimdilik Türkçe MBA’yı 8’i zorunlu 2’si seçmeli 10 dersten oluşan bir program olarak tasarladık” diye konuşan Sekban, BİLGİBursa’da şubat ayında Türkçe MBA programını başlattıklarını dile getiriyor. Serban bununla ilgili şunları söylüyor: “Bursa ile bizim uzaktan eğitim nedeniyle ile derinleşmiş bir ilişkimiz vardı. Bursa’dan çok sayıda öğrencimiz oldu, onlar BİLGİLİ olmaktan çok keyif aldı, biz de onların varlığından çok keyif aldık. Bursa’da gerçekten reel bir endüstri var. Aslında Bursa, üretim, katma değer yaratma odaklı ve rekabetçi sayılabilecek bir işletmeler şehri. Tekstili, otomotivi, perakendesi, gıdası ile… Yavaş yavaş şirketlerin de ayrışma çabası içinde oldukları, insan kaynakları, toplam kalite, marka, pazarlama satış yatırımı yaptıkları bir yer.”
Bursa’da yoğun talep oluştu
BİLGİ’nin büyümesini İstanbul dışında da sürdürmek istediğini, mezunların memnuniyetinden dolayı Bursa’da şanslarının olduğunu düşündüklerini söyleyen Metehan Sekban, o yüzden ilk etapta Bursa fikrinin doğduğuna dikkat çekiyor. Bursa’da Nilüfer’de Nil Park’ın içindeki beş sınıflı bir mekanda MBA eğitimine başladıklarını açıklayan Sekban, daha az sayıda katılım bekledikleri için programımızı ona göre oluşturduklarını ancak çok yoğun bir taleple karşılaştıklarını belirtiyor. Bursa’da eğitime 60 kişi ile başladıkları bilgisini veren Sekban, sadece Türkçe MBA eğitimi verilen Bursa’da derslerin Cuma akşamları ve Cumartesi’leri yapıldığını, kendisi de dahil İstanbul’da ders veren hocaları, Bursa’ya gidip dersleri verip geri döndüğünü kaydediyor. “Bu hem hoca hem öğrenci için biraz yorucu oluyor. Ama böylece hafta içi günleri kendilerine kalan öğrenciler projelerini, ödevlerini daha rahat yapabiliyorlar” diyor.
Bursa’da bir dönemde toplam dört ders yapıldığını, bu dönemki ilk dört dersi tamamlamak üzere olduklarını sözlerine ekleyen Sekban, ilerde Bursa’ya daha farklı programları da götürmeyi düşündüklerini açıklıyor. Bu yılı bu iki MBA programını yürürlüğe koymak için çalışarak geçirdiklerini, yazın ise genel olarak MBA programlarının yenilenmesi ile ilgili çalışmalar yapacaklarını belirten Sekban, bununla ilgili şu bilgileri veriyor: “Derslerimizi elden geçireceğiz. Avrupa Birliği’nde yeni bir kredilenme sistemi olan Bologna sistemine uyumlulukla ilgili çalışmalar yapacağız. Böylece daha evrensel bir ders programı ortaya çıkacak. Önümüzdeki akademik yıl, yenilenmiş bir programla eğitime başlayacağız.”
BİLGİ MBA her yıl yenileniyor
İyiden iyiye düzleşen dünyada sadece bilgi aktarımına dayanan bir eğitim modelinin eskidiğine inanan BİLGİ’nin, artık bireylerden tek bir işlevi yıllarca yerine getirmeleri değil, bütün hakkında fikir sahibi olmaları ve gerektiğinde farklı görevlere göre kendilerini geliştirmeleri beklentisi çerçevesinde MBA ve e-MBA eğitimi verdiğini düşünen Metehan Sekban, bu beklentileri karşılamak için kendini her sene yenileyen BİLGİ MBA’nın, iş dünyasından profesyoneller ile konusunda uzmanlaşmış akademisyenlerden oluşan bir kadro ile öğrencilerine zengin bir ders yelpazesi sunduğunu vurguluyor.
“BİLGİ MBA öğrencileri, sadece edindikleri bilgilerle değil, yarattıkları ağlar, yürüttükleri projeler ve katıldıkları tartışmalar ile deneyim kazanıyor ve birey olarak dünyaya katacakları değeri en üst düzeye çıkarmaya çalışıyor” diyen Sekban’a göre BİLGİ’nin uzaktan eğitim programı olan e-MBA ise temel olarak ‘fırsat eşitliği’ sağlıyor. İş dünyasının ve akademik dünyanın tüm önemli veritabanlarına, geniş e-kütüphanesi aracılığıyla ulaşabilen öğrenciler, hem dersler hem de kurulan ağlar ile sonunda daha bilgili ve yetkin yöneticiler haline gelecekleri bir eğitim hayatının içinde yer alıyor. Bilişim teknolojilerine yaptığı yatırımlarla öğrencileri okula yakınlaştırarak daha etkin eğitim sunan e-MBA programları sayesinde zaman ve mekân kısıtlılıkları artık öğrenciler için sorun oluşturmuyor.
Hızla dönüşen iş dünyasındaki dinamikleri çok iyi takip eden ve ‘yeni’liklere hızla adapte olabilen Bilgi MBA programlarının bu sayede; her geçen sene iş dünyasından daha da fazla profesyonelin tercihi olduğuna inanan Sekban, programların temelinin üniversite kurulduktan bir yıl sonra 1997 yılında Executive MBA adıyla atıldığını belirtiyor. Manchester Business School’le ortak diploma programı olarak kariyerinde yükselmek isteyen orta ve üst düzey yöneticiler için hayata geçirilen Executive MBA’ın, yaşanan krizler nedeniyle istedikleri gibi gitmediğini, o nedenle bir yıl sonra 1998 yılında MBA programını kurduklarını söyleyen Sekban, “Beş yıl Executive MBA devam etti, son mezunlarını verdikten sonra programı durdurduk ve MBA programı ile yola devam ettik” diyor.
Bir süre sonra programa katılan öğrencilerin çalıştıkları için işten çıkıp dersleri izlemekte zorlandıklarını fark ettiklerini dile getiren Sekban, akşam 19.00’da başlayıp 21.30’da 21.00’de biten dersleri takip edemeyenler için e-MBA programını kurmaya karar verdiklerini açıklıyor. Web teknolojileri ve internetin de yaygınlaşmaya başladığı o dönemde, okula gelemeyenlerin dersleri internet üzerinden takip etmesi için 2001’de YÖK onaylı Türkiye’nin ilk uzaktan eğitim yüksek lisans programı e-MBA’i hayata geçirdiklerini dile getiriyor.
Farklı grupların ilgisini çekiyor
E-MBA’yı 38 öğrenci ile başlattıklarını, daha sonra programın yoğun talep nedeniyle çok hızlı büyüdüğünü belirten Sekban, “Türkiye’nin her yerinden hatta yurtdışından da öğrencilerimiz oldu, öğrenci sayısı 400’e kadar çıktı. E-MBA programının çok kanallı olması için ilk günden itibaren gözden geçirme haftaları yapmaya başladık. Burada amacımız; öğrencilerin zorunlu olmasalar da hafta sonları okula gelerek hem bizlerle tanışıp BİLGİ’nin ruhunu yakalayabilecekleri hem de sınıf arkadaşlarıyla tanışıp görüşerek bilgi paylaşımında bulunabilecekleri bir ortam yaratmaktı. Bunu başardık” diyor.
Bir süre sonra e-MBA programının MBA programını gölgede bırakmaması için MBA programında birtakım değişiklikler yaptıklarını vurgulayan Sekban, 2002 yılında iki programı yürütmeye başlar. 2003 yılında zorunlu ders sayısını azaltıp, seçmeli ders sayısını artırır. İnsanların MBA programlarını kariyerlerini zenginleştirmek ve sıçramalar yapmak için tercih ettiklerini söyleyen Sekban, bu nedenle BİLGİ MBA programlarının akademik değil bilimsel olanı benimseyen, gerekli kavramsal bilgileri içeren ama daha çok yüzü piyasaya dönük bir program olması gerektiğine karar verir.
BİLGİ’nin MBA programlarında, çok farklı kesimlerden, farklı yaş gruplarından kadın ve erkeklerden oluşan çok ayrışık bir kitleye eğitim verdiklerini belirten Sekban, cesur bir karar alarak, programları daha da büyütmek için kolları sıvadıklarını ifade ederek şunları söylüyor: “İnsanlar, master programlarının çok az sayıda öğrencinin katıldığı küçücük sınıflarda yapılması gerektiğini düşünür. Ama bu inanç doğru değil çünkü artık hocanın rolü değişti. Artık hocalar kaynaklardan bir tanesi, belki de kaynağın ta kendisi olmaktan çıkıp kaynakları yöneten insan konumuna geldi. Eskiden hocalarımız ne derse doğru oydu. Şimdi öğrencilerimiz, derste anında bilgiye ulaşıp bize itiraz edebiliyor çünkü istediği kaynağa, istediği bilgiye, istediği noktadan ulaşıp istediği konferansı, dersi izleyebiliyor. Bu nedenle hocanın rolü değişti. Bunu göz önüne alarak programların öğrenci sayısını artırmaya karar verdik. Sürdürebileceğimiz ve yönetebileceğimiz büyüklüğe ulaşmak istedik. Bu da bize daha fazla iletişim ağı ve daha fazla mezun sağladı.”
Çok değerli hocalar, iyi yaşam kalitesi, erişilebilir, hiyerarşinin ortadan kaldırıldığı bir eğitim vererek bunu başardıklarını, bu eğitimle mutlu öğrenciler ve mutlu mezunlar yarattıklarını, her mutlu mezunun başka bir öğrenciyi programlara getirerek büyümeyi sağladığını açıklayan Sekban, “BİLGİ MBA’ya gelen her bir öğrenci muhakkak içerden bir referansla gelir. Yani bizden memnun olan öğrencinin memnuniyeti dışarıya yansıyor” diyor.
Dersleri iş dünyasından isimler veriyor
MBA programlarında hocaların daha çok iş dünyasından isimlerden oluştuğunu söyleyen Sekban, örnek olarak Levent Erden’in pazarlama iletişimi ve marka yönetimi dersi verdiğini, Velitan Kirtiş, Çağatay Çopuroğlu, Can Karışıklı, Yüce Zerey gibi piyasada tanınan isimlerin verdiği derslerde öğrencilerle deneyimlerini paylaştığını ifade ediyor. Sekban, bu sayede iş dünyası ile öğrencileri buluşturduklarını, iş dünyasının tecrübelerini öğrencilere aktararak, yeni nesil yöneticilerle tanıştığını, öğrencilerin de iş dünyasını tanıma fırsatı bulduğunu dile getiriyor.
Her iki programdan bugüne kadar toplam 2 bin 327 öğrencinin mezun olduğunu açıklayan Sekban, uzaktan eğitime her yıl 100 öğrenci, sınıf ortamındaki programa ise toplam 150-170 civarında öğrenci aldıklarını dile getiriyor. MBA programına hem Güz hem de Bahar döneminde, e-MBA’ya ise sadece Güz döneminde öğrenci aldıklarını söyleyen Sekban, şu an yaklaşık bin 100 öğrencinin programlarda eğitimine devam ettiğini belirtiyor. Bu sürede uzaktan eğitim programında ikisi seçmeli olmak üzere toplam 10, MBA programında da ise yedisi seçmeli olmak üzere toplam15 ders almak gerektiğini ifade eden Sekban bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Geçme notu her derste farklı ama C artı koşullu geçer, C artının altı kalır. Yani bu kabaca 70’e denk gelir, öğrencinin 100 üzerinden 70 alması gerekir ama her dersin ölçme değerlendirmesi farklı. Uzaktan eğitimde de herkes sınava BİLGİ’de katılmak zorunda. Bunun dışında mezun olmak için bir de bitirme projesi hazırlamak zorundalar.”
Programlar kapsamında verilen derslerle ilgili de bilgi veren Sekban, Oyun Teorisi veya Karar Verme gibi son derece analitik derslerin yanı sıra Çok Odaklı Pazarlama İletişimi veya Uluslararası Pazarlama gibi çok sayıda ders olduğunu belirterek şunları söylüyor: “SPK, Finansal Piyasalarda Ticaret vs. dersler var. Mesela farklı bakış açıları geliştirebilecek,’Kaotik Ortamlarda Sürrasyonel Yönetim Teknikleri’ adında bir dersimiz var. Çok pragmatik ve teknik derslerimiz, analitik derslerimiz ve felsefi boyutu olan derslerimiz var. Hatta bu sene felsefi boyutu biraz daha fazla tartışacak, sosyal sorumluluk konularını içerecek dersleri de daha fazla koymaya başladık. Bir de iki yıl önce Birleşmiş Milletler’in sorumlu yönetim ilkeleri kapsamındaki deklarasyonunu imzaladık. Bu nedenle artık derslerimizle daha sürdürülebilir rekabetçi ama ahlaklı ve sosyal sorumluluğu olan bir iş dünyası yaratmak için katkılarda bulunacağız.”
“Kariyer yapmak isteyenler geliyor”
Programlara ALES sınavından en az 55 puan alabilenlerin kabul edildiğini söyleyen Sekban, burs verilmeyen programlara, İngilizce seviye sınavı ve mülakatla öğrenci kabul ettiklerini açıklıyor. Sekban; “Bizim için en önemli sınav mülakattır. İngilizce sınavında öğrencinin bir makale yazmasını istiyoruz. Sonra yüz yüze görüşmeye çağırıyoruz. Yaklaşık yarım saat süren bu mülakatlarda öğrencinin profiline göre, bazen sıkıştırıyoruz bazen de çok rahat davranıyoruz, havadan sudan konuşuyoruz, güncel gelişmelerden, iş dünyadan haberdar mı ona bakıyoruz. Kariyer hedeflerine bakıyoruz. Bazen bize soru sormalarını istiyoruz ki bu bizim için önemli. Çünkü bizim yüksek profilli öğrenci beklentimiz yok, biz kariyerine bir şeyler katmaya çalışan çok heterojen bir kitle istiyoruz. Öğrencilerimizin heterojen olması bizim gücümüzü oluşturuyor. Dolayısıyla aynı tipte öğrenci istemiyoruz. Bu mülakatlarda, öğrencinin bu programa katılmayı ne kadar ciddiyetle istediğini, bu programın ona bir şeyler katıp katmayacağına, bu programda ne yapmak istediğine bakıyoruz. Zaten artık BİLGİ MBA markası çok iyi biliniyor. O nedenle bize zaten çok reddedeceğimiz kimseler başvurmuyor” diyerek programlara kimleri nasıl aldıklarını anlatıyor.
MBA’in bir miktar tecrübe üzerine inşa edilmesi gerektiğini düşünen Sekban, o nedenle MBA’yı tercihen, mühendislik, sosyal bilimler hatta tıp gibi farklı alanlardan gelen ve iş dünyasına karışmış, iş dünyasındaki eksikliklerini biraz olsun algılamış kişilerin yapması gerektiğini belirtiyor. Türkiye’de çok sayıda yeni mezunun da MBA yapmak istediğini dile getiren Sekban, bunun nedeni; “İş dünyasına daha donanımlı girmek istiyorlar. Bir de çocuklar lisans da yanlış tercihler yapıyor. Aslında uluslararası ilişkiler okuyor ama o alana çok uygun değil, bankacılık sektöründe çalışıyor. Bu tarz sorunlar yaşayanlar da MBA yapıyor” diye açıklıyor.
BİLGİ, MBA’de yenilikleri sürdürecek
MBA programları ile ilgili gelecek hedeflerinden de söz eden Sekban, işletme yüksek lisans programlarını aynı çatı altında toplayıp, uzun vadede yeni bir işletmecilik yüksek lisans konsepti yaratmak istiyor. “Uzaktan eğitimi önemsiyoruz, sınıf ortamında yaptığımız her türlü eğitimi uzaktan da yapılabilir hale getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için teknolojik yatırım yapmayı ve kadrolarımızı buna uygun oluşturmayı istiyoruz, bunun için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyen Sekban, yarı zamanlı eğitmenlerin yanında daha fazla tam zamanlı kadrolar oluşturup endüstri ile iç içe çalışmak istediklerini vurguluyor. Bunun için araştırma merkezleri ile birlikte mükemmellik odakları kurmayı arzuladıklarını belirten Sekban, “Büyük düşünüp elimizden geleni yapacağız” diyor.
BİLGİ’nin MBA programlarını diğer okullardaki programlardan ayıran en önemli özelliğin, öncelikle hem akademiden hem de iş dünyasından gelen birbirinden değerli öğretim görevlisi kadrosu olduğunu hatırlatan Sekban, bununla ilgi; “Her dönem çok sayıda seçmeli ders seçeneği sunuyoruz. Öğrenciden talep geldiği zaman bu dersleri açabiliyoruz, bu derslerin çoğunluğunu iş dünyasından gelen hocalar veriyor. Yani yüzümüzü endüstriye dönüyoruz. Her dönem işadamlarının ağırlıkta olduğu 30-40 tane konuşmacı okula getirtiyoruz, vakalarını anlattırıyoruz. Ayrıca sadece MBA programlarımız için BİLGİ’nin 7-8 kişiden oluşan akademik bir kadrosu var. Doktorasını yapan asistanlardan oluşan bu kadro, öğrencilerle bire bir ilgileniyor, danışmanlık yapıyor, destek oluyor” diyor.
ÇAĞRI ÖZTAŞ
E-MBA 2006
Doğuş Otomotiv Volkswagen Pazarlama Müdürü
Terfiimde MBA’nın faydası oldu
Genellikle lisans eğitimin hemen arkasından yüksek lisans yapmanın doğru olmadığını düşünenlerdenim. Bir süre çalışınca hangi yönlerde gelişmek istediğinizi anlıyor ve kendinize yön çiziyorsunuz. Terfiimde MBA’in de etkisi olduğunu düşünüyorum. Özellikle multinational ve büyük kurumsal şirketlerde üst düzey yönetici olmak için yüksek lisans ve doktora sahibi olmak kesinlikle büyük avantaj.
ARDA KUTSAL
MBA 2007
Webrazzi’nin Kurucusu-Crenvo Bilişim’in Genel Müdürü
MBA, şirkete bakış açımı geliştirdi
Profesyonel iş hayatım Bilgi MBA'den mezun olduktan sonra bitti ve kendi işimi kurdum. Bu yüzden kariyer anlamında bir yükselme ya da terfi söz konusu olmadı. Ama MBA yapmış olmak odaklandığım iş kolunda ve özellikle de kendi şirketimi yönetmek konusunda bana gerekli olan altyapıyı sağladı. Bence MBA bir şirkete bakış açımı geliştirmek için bana fazlasıyla değer kattı.
ALPER AKCAN
MBA 2003
Mikro Ödeme Sistemleri-Kurucusu ve CEO
Önce çalıştım, sonra MBA yaptım
İş hayatına başladıktan sonra master yapmanın çok faydası olduğunu tecrübe ettim. En temel faydası, pratikte uyguladığınız strateji ve kararların, teorik olarak da karşılığını görebilmektir. MBA’in bana network sağladı, orada çok sayıda insanla tanıştım, yakın arkadaş oldum. Farklı disiplinlerden, farklı tecrübelerde insanlarla bir şeyler paylaşmak, beraber derse girmek, konuları tartışmak gerçekten çok büyük bir deneyim.
NİHAL KONAR NAŞ
MBA 2008
Jessica Cosmetics Turkey ve www.kozmetik.cc Pazarlama İletişim Danışmanı
MBA, yönümü, stilimi değiştirdi
BİLGİ MBA’den sonra yüzdüğünüz denizde stiliniz ve hatta yönünüz değişiyor. Orada aldığım iyi eğitim, yaptığın işe farklılık katmak, farkındalık yaratmak, proaktif olmak, aynı anda birden fazla işi yönetebilmek özelliklerini kazandırdı bana. Tüm bunların ötesinde bana verdiği en güzel hediye cesaret oldu. Eğitimimi tamamladıktan beş yıl sonra bugün kendi firmamda danışmanlık hizmeti veriyorum.