Faalproje Kurucusu ve Kıdemli Danışmanı Fatih Al, BİLGİ E-MBA sürecinin hayatındaki etkilerini ve girişimi Faalproje’ye nasıl başladığını aktardı.
1) Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
1987, İstanbul doğumluyum. Lisansımı Gebze Teknik Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü’nde tamamladım. Gebze Teknik Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Yüksek Lisans tez aşaması öğrencisiyim ancak iş yoğunluğumdan tez yazma fırsatını henüz bulamadım. Lisans hayatımın son 1,5 yılı da Erasmus programı desteğiyle ve aldığım riskler ile RWTH Aachen Teknik Üniversitesi’nde geçti. Geçen yıl da İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde E-MBA yaparak, bu yılın başında mezun oldum. Şu an Ankara’da yaşıyorum, harika bir eşe ve 2 güzel kız çocuğuna sahibim.
2) BİLGİ’yi tercih etme sebebiniz neydi? Üniversite yılllarınız nasıl geçti, neler yaptınız?
Lisans hayatım boyunca mühendislik öğrenimim ile değişen perspektifimi, İngilizce’mi daha çok geliştirmeye, üniversite içinde ilk toplulukları kurarak sosyalleşmeye çalıştım. Malzeme Bilimleri Topluluğu ile ağırlıklı olarak teknik geziler yaptık, Türkçe Topluluğu’nda Türkçe’mize daha çok sahip çıkmaya ve politize olmadan yol almaya çalıştık. En önemlisi de Sinema Topluluğu’nda bol bol kaliteli filmleri takip edip, kendi aramızda tartışma fırsatımız oldu.
BİLGİ ile yollarımız 2018 yılında danışmanlık şirketimi kurduğumda, o zamanki Rektör Prof. Dr. Ege Yazgan’a attığım bir mail ile oldu. Uzmanlık alanım olan Teknoloji Transferi, Teknokentler, Ar-Ge ve İnovasyon Ekosistemleri ile ilgili görüşmek istedim. Çok hızlı bir süreç sonunda Ege Hoca’ma ve Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Dr. Ecmel Ayral Hoca’ya yakın bir şekilde Bağımsız Rektör Danışmanı olarak hizmet etme görevine uygun görüldüm. Yaklaşık 8 aylık bir görev sürem oldu. Bu evrede BİLGİ’yi daha yakından tanıma fırsatına eriştim.
BİLGİ’de Santralİstanbul’dan adımınızı içeri attıktan sonra sanki İstanbul’un geri kalanı kapının dışında kalıyor, bambaşka bir yaşam alanına giriş yapıyorsunuz. Özgür düşüncenin hakim olduğu, bilginin serbestçe her yerde dolaştığı, akademisyenlerin öğrencileri ile arkadaşça diyalogları ve minimum egoları, o farklılığı hissetmenize yol açıyor. Üniversitenin “Okul için değil yaşam için öğrenmeliyiz” mottosunu aslında her yerde hissediyorsunuz. Bence çok başarılı öğrencilerin BİLGİ’yi asıl tercih etmelerinin altındaki sebep, bu kavramın derinliğinde yatıyor.
Ben laboratuvarda yaşayan mühendislerden bir tanesi olduğumu 1,5 yıllık RWTH Aachen tecrübemde fark ettim ki orada da uzun zaman seramik malzeme sentezliyor, karakterize ediyordum. Almanya’nın en iyi okullarından olan RWTH gibi bir kurumda çalışmak ve lisans öğrencisi olarak master dersleri almak benim için harika bir tecrübe oldu, yerelden global bakış açısına geçişimi sağladı. Bilhassa Alman ve Çinli öğrencilerin ders çalışma tarzlarını gördükçe, şu zamana kadar pek ders çalışmadığımın farkına varmıştım. Aachen çok keyifli ve güvenli bir yer. Evimden 1,5 saat sonra Amsterdam’da, 3 saat sonra Paris’te, 45 dk sonra Köln veya Düsseldorfta ya da 45 dakika sonra Belçika’da olabiliyordum. Olaylara enternasyonel bakabilme yeteneğini kesinlikle orada öğrendim diyebilirim ve tüm genç arkadaşlara eğitimlerinin bir kısmını yurt dışında geçirmelerini tavsiye ederim.
3) Girişiminiz hakkında bilgi verebilir misiniz, nasıl bir deneyiminiz oldu?
2018 yılında şirketim olan Faalproje Danışmanlık’ı Ankara’da workinton’da kurmuş oldum. Bir arayüz yapı olarak nitelendirebileceğim bu çalışmalar dizisinde, TTGV’de Dijital Dönüşüm Tanılama Aracı projesinde görev aldım. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Bağımsız Rektör Danışmanlığı yaptım. Girişimciler ile son derecede yakın temas içindeyim ve birçoğuna hala mentorluk yapıyorum. Yapay zeka ve büyük veri çalışan bir şirkete İş Geliştirme Danışmanlığı yaptım. Bunun haricinde; kalkınma ajansları, çeşitli teknoparkların sektör temsilcilikleri, TÜBİTAK, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın IPA projelerinde de bağımsız değerlendirici olarak hakemlik yapmayı sürdürüyorum. Eylül 2019 itibarıyla Türkiye’nin en başarılı teknokentlerinden ODTÜ Teknokent’te çalışmaya başladım. Bu kapsamda, ODTÜ’nün Horizon 2020 projelerini takip ediyor, gerekli raporlamalarını yapıyoruz. Çeşitli kalkınma ajansları, IPA Technical Assistance ihalelerinde rol almaya çalışıyoruz. 2018 yılında başlayan ISKI’nin Master Plan ihalesinde de çeşitli görevler ile yer alıyorum.
4) Girişimci olma yolculuğunuzda BİLGİ’nin size ne gibi katkıları oldu, nasıl kolaylıklar sağladı?
BİLGİ E-MBA benim hayatıma kesinlikle bir noktada dokundu. Bağımsız Rektör Danışmanlığı göreviminden ardından BİLGİ’den kopmayıp öğrenci olarak devam ettim. Bu Covid-19’da daha çok gündem olan uzaktan eğitim konusunda, BİLGİ uzak ara çok önde. Ağırlıkla piyasadan gelen kişilerden alınan dersler benim zihnimde her zaman daha iyi yer edindi.
BİLGİ MBA ile beraber tüm yeteneklerimi kullanma noktasında kesinlikle önemli bir katkısı oldu. Piyasayı daha yakından takip etme, kariyer planını bu bilgilere göre evriltme veya pivot etme şansı ve en önemlisi üst düzey sıkı bir eğitim ile birlikte farklı bir formasyon kazanma hayatımın her alanında çok önemli olduğunu düşünüyorum. Multidisipliner düşünmediğiniz müddetçe maalesef kalıpların içinde sıkışıp, hangi şirkette çalışıyorsanız orada silolaşmaya sebep oluyorsunuz.
Son olarak genç arkadaşlara naçizane tavsiyem; kendinizi sürekli geliştirin, farklı bakış açıları ile düşünmeye çalışın ve asla hayallerinize ulaşmaktan vazgeçmeyin.