New York, Roma, Paris gibi kentlerle aynı anda İstanbul’da düzenlenen sosyal medya haftası yoğun ilgi gördü. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı hafta kapsamında, Santral Kampüsü’nde sosyal medya ile ilgili güncel sorulara cevaplar arandı.
Sosyal medya üzerine dünyanın en önemli buluşmalarından biri kabul edilen Social Media Week (Sosyal Medya Haftası) 7-11 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. Yoğun ilgi gören etkinliğe 5 bine yakın izleyici katıldı. Aynı tarihlerde, New York, San Francisco, Roma, Paris, Toronto, Sao Paulo, Londra ve Hong Kong gibi dünyanın en önemli merkezleriyle eş zamanlı olarak İstanbul’da da düzenlenen Sosyal Medya Haftası, sosyal uzmanları, ünlü konukları ve meraklıları İstanbul’da buluşturdu.
McCann Erickson İstanbul’un düzenlediği, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Galatasaray Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı organizasyona; aralarında sosyal medyada söz sahibi yöneticiler, akademisyenler, Ekşi Sözlük yazarları, Cem Mumcu, Hayko Cepkin, Erdil Yaşaroğlu, Kürşat Başar, Serdar Erener, Oğuz Savaşan, Serdar Kuzuloğlu, Burcu Esmersoy, Bağış Erten, Bülent Timurlenk, Caner Eler, Fırat İşbecer gibi isimler konuşmacı olarak katıldı.
İstanbul’da ilki ücretsiz olarak yapılan Sosyal Medya Haftası, 2009 yılında New York’ta başladı. 2010 yılından itibaren dünyanın değişik şehirlerinde yılda iki defa Şubat ve Eylül aylarında yapılmaya başlanan organizasyon bugüne kadar; 11 şehirde, 475 etkinlik aracılığıyla 18 bin katılımcı ve 200 bin ziyaretçiye ulaştı, dijital dünyada ise 5 milyondan fazla izlenim aldı.
Moda, müzik, spor, psikoloji, ekonomi, popüler kültür, teknoloji, reklam, gazetecilik, yeni nesil gazetecilik ve daha birçok konunun sosyal medya ile buluşmasının konuşulup tartışıldığı İstanbul’daki Sosyal Medya Haftası’nda, sosyal medya konusunda uzman ve tanınmış isimler, kendi alanlarında sosyal medyanın etkilerini anlattı. Üst ve orta düzey yöneticiler, iletişimci, gazeteci, sosyal medya ve takipçilerine ulaşmayı hedefleyen hafta kapsamında 7-8 Şubat’ta Galatasaray Üniversitesi’nde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Mobil sosyal ağlarda kullanıcı deneyimi, sosyal medya, moda, popülist kültür gibi konular tartışıldı. 9-11 Şubat tarihlerinde de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde gazeteci, müzisyen ve öğretim üyelerinin katılımıyla sosyal medya tartışıldı.
Amaç, insanları konuşturmak, tartıştırmaktı
Sosyal Medya Haftası’nı; sosyal medya ve dijital dünya ile ilgili insanları bir araya getirmek, konuşturmak, tanıştırmak ve birbirleriyle öğrenmelerini sağlamak amacıyla düzenlediklerini söyleyen Mccann Erickson İstanbul Dijital İş Geliştirme Uzmanı Sinan Çilek, etkinliğin sadece bir konferans, panel olarak düşünülmemesi gerektiğini; case studylerden outdoor deneyimlerine, film izletilerinden, interaktif workshoplara, hatta kokteyl, parti ve konserlere varana kadar geniş bir yelpazede çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yapıldığını dile getirdi.
Etkinliğin BİLGİ ayağında sorumlusu ve koordinatörü olan Reklamcılık Bölümü öğretim üyesi ve İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Kaan Varnalı ise haftayı, sosyal medya olgusunu beraberce keşfetmek için düzenlediklerini, global çapta çok güzel bir organizasyon yapıldığını söyledi. Sosyal medyayı, içeriğin kullanıcılar tarafından ortak bir şekilde üretilip tüketilmesine ve tüm kullanıcılar arasında yüksek etkileşime imkan sağlayan internet tabanlı teknolojilerin tümü olarak tanımlayan Varnalı, “Ancak sosyal medyayı kullananlar olarak -ki bu gruba reklam ajansları, markalar, medya kuruluşları, akademisyenler, yazarlar ve tüm bireysel kullanıcılar giriyor- ne bu tanım üzerinde anlaşabilmiş ne de sosyal medyanın nasıl kullanılması gerektiği ile ilgili ortak bir kanaat oluşturabilmiş değiliz. Hep beraber deneye yanıla ilerliyoruz. Ancak sosyal medyanın iletişim alanında yaptığı devrimin farkında olduğumuz için nelerin nasıl değiştiğini tartışabilmek, farklı bakış açılarını ortak bir zeminde buluşturabilmek amacıyla haftayı düzenledik” dedi.
Sosyal medyanın, iletişim paradigmasını zemininden değiştiren bir olgu olduğunu düşünen Varnalı, sosyal medya ile birlikte tek taraflı bir iletişim dünyasından çift yönlüye sonra da çift yönlüden çok yönlüye geçildiğini belirtti. Artık markaların birer insan, insanların birer marka haline geldiğini dile getiren Varnalı, “Güçler eşitlendi, içeriğin kontrolü markaların veya kurumların elinden çıkıp bireylerin eline geçti. Bu durum sektöre, her endüstriye, basına etki ediyor. Marka iletişimi dediğimiz şeye de etki yapıyor, ajansın çalışma şeklinden pazarlama teorisine kadar her şeyi etkiliyor. Bunu çeşitli kişilerin çeşitli bakış açılarından incelemesi gerekiyor” diye konuştu. “Eğer sosyal medya bir endüstri doğuruyorsa bu endüstrinin paydaşları var, bunlar çok çeşitli. Spor endüstrisi de müzik endüstrisi de bunun bir paydaşı, ajanslar, reklam şirketleri, reklam değer zinciri, markalar, biz üniversiteler, akademisyenler hepimiz bunun paydaşlarıyız” diyen Varnalı, tüm bu paydaşları bir araya getirip konuşturan bir etkinlik yaptıklarını, o yüzden çok şey keşfettiklerini, çok şey öğrendiklerini ve deneyimlediklerini söyledi.
Haber alma kaynakları çeşitlendi, alışkanlıklar değişti
Hafta kapsamında sosyal medya konusunu çok geniş çaplı ele almak istediklerini söyleyen Çilek, çünkü sosyal medya ile birlikte artık hem insanların haber alma kaynaklarının çeşitlendiğini hem de haber alma alışkanlıklarının değiştiğini belirtti. “Artık haber konvansiyonel mecraya düşüyor, oradan bir yayılım oluyor ve açık networklere düşüyor yani online dünyaya. Oradan da direk insanların kapalı networkleri dediğimiz yani takipçileri, arkadaşları aracılığıyla kendilerine ulaşıyor” diye konuşan Çilek, artık haberin kendi networkumuzdan, kendi arkadaşlarımızdan bize ulaştığını, bu yüzden insanlara ulaşmada sosyal medyanın artık çok çok önemli olduğunu ifade etti.
Bugün klasik yöntemlerin çok gerilerde kaldığını söyleyen Çilek, “Artık bireyi hedeflemek istiyorsanız, onun arkadaşlarını, çok yakın çevresini hedeflemeniz gerekiyor. Çünkü insanlar artık kendi çevrelerinden gelen haberleri daha inandırıcı buluyor. Bu yüzden biz de bunun etkilerini çok yönlü olarak tartışmaya çalıştık. Sosyal medyada modanın varlığını, sporu ve çok fazla konuyu konuştuk” dedi.
Gazetecilik ölmeyecek, araçlar değişecek
Hafta kapsamında çok farklı konulara değindiklerini söyleyen Kaan Varnalı, haftanın konularından biri olan yeni nesil haberciliğin tartışıldığı oturumda gazeteciliğin kesinlikle ölmeyeceği sonucunun ortaya çıktığını belirtti. “Bu oturumda farklı görüşten katılımcılar vardı ama konuşmacıların bize ya da katılımcılara aktardığı, gazeteciliğin ölmeyeceğiydi” diyen Varnalı, konuyla ilgili şunları söyledi: “Temel olarak konvansiyonel medya kendi gazetecilik disiplini ile devam ettirmek durumunda. Haber kaynağı değişmedi, sadece çeşitlendi ve habere bakış biraz farklılaştı. Sadece insanların haber alma alışkanlığı değişti. Sosyal medyada haber veren haberci veya gazeteci olmadığı için sosyal medyanın gazetecilik mesleğini öldürmesi söz konusu değil. Gazeteciler var olacak ama mecra değişecek.”
“Evet, bu oturumda gazeteciliğin ölmeyeceği vurgulandı. Çünkü sadece insanların haber alma alışkanlıkları değişti, kaynaklar çoğaldı” diye konuşan Çilek, hafta kapsamında konuşulan, ‘Sosyal medyadaki nefret söylemi’ oturumunda ise ülkemizde de çok yaygın olan linç kültüründen bahsedildiğini dile getirdi. Çilek, nefret söylemi ve linç kültürünün sosyal medyadaki yansımalarının da konuşulduğu bu oturuma değinerek, “Linç kültürü zaten bizim kültürümüzde var olan bir şey, tüm platformlarda görülüyor. Özellikle Facebook’ta bir çok grup var. Youtube’da da bir çok video var” diye konuştu.
Sosyal medyada hukuksal durumun tartışıldığı bir oturum yapıldığına dikkat çeken Varnalı, bu tarz grupların yasal olarak kontrol edilebileceğini, ancak kontrol etmenin doğru olup olmayacağının tartışıldığını vurguladı. Sosyal medyada bu tarz durumları engellemek için İngiltere’de yasa hazırlığı yapıldığını söyleyen Sinan Çilek, bu yasanın özellikle Twetter’in daha dikkatli kullanılması için çıkarılacağını belirtti. Çilek, “Amerika’da da bu konuda çok ciddi sıkıntılar var. Aslında şu an hiç kimse sosyal medyayı nasıl kullanacağını, nasıl düzenleyeceğini bilmiyor, özellikle kurumlar. O yüzden bazı sıkıntılar oluyor, bunu sporda da çok yaşıyor insanlar. Futbolcuların ya da sporcuların attıkları tweetler daha sonra başlarına dert açıyor. Oturumlarda bununla ilgili de çok detaylı konuşmalar yaptık. Ne kadar konuşabiliriz, nerede durmamız lazım, ya da bu özgürlük müdür bunlar tartışıldı, herkesin bir fikri var, ortak bir fikir çıkmadı o yüzden. Yani sosyal medyada tek bir kanaat geliştirmek belki de mümkün değil. Çünkü demokratik bir zemin” diyerek sosyal medyada nerede durmak gerektiğinin bilinmediğine vurgu yaptı.
Facebook’un üst düzey temsilcileri katıldı
Sosyal medyada değişen reklam formatından söz eden Kaan Varnalı, haftanın son günü BİLGİ’de yapılan bir oturuma, Facebook’un İrlanda ofisinden üst düzey bir yöneticinin katıldığını, bu oturumda Facebook’un yeni çıkardığı reklam olanakları ve gelişmekte olan araçlardan söz edildiğini ifade etti. Artık klasik reklamcılığın, online mecrada da ölmeye başladığını düşünen Çilek ise, “Bu oturumda özellikle “Sponsored Story” üzerinde duruldu ki bu da yeni bir reklam formatı. “Sponsored Story”de insanların reklamın içine girdiği bir reklam formatı görüyoruz. Yani markalar aslında insanların yaptıklarını kendi reklamlarına taşıyor. Mesela biz birlikte Facebook’ta bir şeyi beğendiğimiz zaman eskiden o duvarda görünüyordu şimdi reklam bölümünde görünüyor. Yani markaların fanları artık markaların reklamlarını yapıyor. İnsanlar artık yapılan işlere, ‘ben bu işin neresindeyim, bu benim ne işime yarayacak’ diye bakıyor. O yüzden artık sıradan işler, sıradan reklamlar bir işe yaramıyor” diyerek, sosyal medyadaki yeni reklam trendlerinden söz eti.
Sosyal medya trendlerinden de söz eden Çilek, birkaç yıl önce twitter’ın hayatımızda olmadığını, Facebook’un ise yeni yeni girmeye başladığını belirtti. Bugün Facebook’un pastadan çok büyük pay aldığını, twitter’ın bu anlamda çok iyi bir noktaya geldiğini belirten Varnalı ise, “Aslında Facebook bizim coğrafyamızda çok iyi durumda. Ama Asya’da öyle değil, oralarda özellikle Uzakdoğu’da ve Batı ile çok iyi geçinemeyen ülkelerde o yörede çıkmış büyümüş olan sosyal medya araçları var. Şu anda Facebook’un kullanıcı sayısı çok yüksek. Twitter da güçleniyor ama twitter ile Facebook aynı işi görmüyor o yüzden birbirlerine rakip değiller. Bloglar da bugün sosyal medyanın büyük bir parçası… Sözlükler, forumlar, video paylaşım siteleri de öyle… Gelecekte sosyal medya trendleri çok daha artacak ve çeşitlenecek ama bunu şimdiden kestirmek çok zor” dedi.
Facebook kullanımında dünyada dördüncüyüz
Sosyal medya konusunda Türkiye ile dünyayı karşılaştıran Kaan Varnalı, “Biz sosyal yönü çok gelişmiş bir toplumuz. Sosyal medya Türklerin yapısına çok uyuyor, bu iş bizim doğamıza uyuyor. Çünkü biz paylaşmayı, konuşmayı, birbirimizi izlemeyi çok seviyoruz. O yüzden Türkiye bu konuda çok önde gidiyor” dedi.
Türkiye’de bugün 35 milyon kişinin internet kullandığını bunların 26 milyonunun Facebook hesabı olduğunu ifade eden Sinan Çilek Türkiye’deki sosyal medya trendleri ile ilgili şunları söyledi: “Yani internet kullanıcılarının yüzde 80’i Facebook kullanıyor. Türkiye Facebook kullanımında dünyada dördüncü sırada. Artık insanların haber arama kaynaklarında birinci arama motoru Google iken ikinci arama motoru Facebook olmuş durumda. Facebook’u Youtube ve Vikipedia izliyor.”
Hafta kapsamında neler konuşuldu?
Sosyal medyada söz sahibi yöneticiler, profesörler ve Facebook’un uluslararası temsilcilerinin konuşmacı olarak katıldığı hafta kapsamında; Türkiye’deki sosyal medya uygulamaları ve sosyal medya trendleri, sosyal medyada pazarlama ve iletişim, sosyal medyanın medyayı demokratikleştirmesi sonucu değişen ülke tanıtımları ve diğer fırsatlar, sosyal medyayı kullanarak modacı olunabilir mi, mobil sosyal ağlarda kullanıcı deneyimi, yeni medyada nefret söylemi niçin önemli ve bu konuda neden farkındalık bilinci kazanmalı, sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ne yapabilir, bilimsel, kültürel ve popüler yönleriyle dijital insan, sosyal medyada muhalefet mümkün mü, sosyal medyanın karanlık yüzü, sporda sosyal medyanın yarattığı fırsatların ve tehlikelerin sınırını çizmek ve önümüzdeki dönemde nelere kadir olabileceği üzerine fikir yürütmek ve sosyal medya kullanıcılarına bu konuda bir kullanım kılavuzu sunabilmek, klasik gazetecilik geleceğini yitirdi mi yoksa gazetecilik asla ölmeyecek mi, kolektif akıldan sosyal medyaya, Türkiye’de katılımcı kültürün gelişme halleri, sosyal medya ve değişen tüketici davranışları, internet kitlesinin sosyal medyaya yoğun göçü ile birlikte değişen tüketici kavramı, yeni ticaret yöntemleri ve müşteri ilişkileri yönetimi gibi konuların ele alınacağı bu oturumda tüketici trendleri, markalar için iyi bir hikâyenin nasıl yazılması gerektiği ve bu hikâyenin nasıl dağıtılabileceği, Medyanet ile Facebook ve Ekşi Sözlük kullanımı üzerine sohbetler, web 2.0 uygulamalarının ortaya çıkardığı yasal sorunlar, yasal çözüm önerileri ve bilişim hukuku mevzuatlarında yer alan hükümler, uluslararası yaklaşımlar, bu yeni mecrada yeni anlamıyla yaratıcılık nedir, neden yaratıcı değiliz, nasıl daha yaratıcı olabiliriz gibi konular tartışıldı.
Haftadan çıkan belli başlı sonuçlar
– Sosyal medya tüketimi geri dönülmez bir şekilde değiştirdi. Tüketicilerin algılarını, beklentilerini, heyecanlarını, ümitlerini yani her şeylerini değiştirdi. Bu da markaların tüketicilerle kurduğu ilişkisini değiştirdi, markalarla insanlar artık arkadaş oldu. Yani tüketiciler; markaların ürünlerini ve hizmetlerini tüketin müşteriler olmaktan çıkıp, markaların yarattığı değeri beraber anlatan arkadaşlar haline geldi.
– Trendler sosyal medya nedeniyle çok hızlı değişiyor ve çok hızlı dağılıyor. Zemine çok çabuk yayılıyor. Eskiden tepeden inme ve adım adım dağılan trendler şimdi bir anda bomba etkisi gösteriyor. Bu özellikle modada görülüyor.
-Sosyal medyanın tam olarak ne olduğunu kimse bilmiyor. Çünkü çok hızlı değişiyor, her şeyi çok hızlı değiştiriyor dolayısıyla tam olarak nasıl kullanılması gerektiği henüz bilinmiyor.
-Sosyal medya insanların haber alma alışkanlıklarını değiştirdi, haber kaynaklarını ise çeşitlendirdi.
-Sosyal medya ile dünya artık çok daha şeffaf bir yer.
-Sosyal medya bir balon değil, o yüzden insanların hayatları artık eskisi gibi olmayacak.
-Ulaşım gücü yüksek, insanlar birbirlerine çok rahat bağlanabiliyor ve her şeyini paylaşabiliyor ve bunun bir sınırı da yok o yüzden çok önemli.