Diyetisyen Gamze Altınay, yeni normale geçiş döneminde beslenmeye dair bilmemiz gereken her şeyi bizlerle paylaştı.
Küresel olarak gerçek anlamda zor olan 3 ay geçirdik ve nihayet ‘’pandemi’’ döneminde en zorlu bölümü arkamızda bırakabildik. Pandemi tamamen bitti mi? Hayır elbette fakat bu anlamda başta sağlık politikaları olmak üzere güzel bir mücadele yolu izlendi ve artık pandeminin kontrol altına alındığı bir dönemdeyiz. Normalleşmenin önümüzdeki 5 aylık bir süreçte yapılacağı planlanıyor. Bu 5 aylık süreçte her alanda yavaş ve kapsamlı değişimler gerçekleşecek. Şu an bulunduğumuz Haziran-Eylül arası, yeni normale alışma dönemi diye adlandırılırken Eylül sonrası yeni normalle yaşama dönemi olacak.
COVID-19 sürecinde biyopsikososyal bir varlık olan insanlar bu dönemden her anlamda etkilendi ve 3 ay sonra aslında çoğumuz evden farklı bakış açılarıyla çıktık. 3 ay boyunca insanlık olarak aslında her şeyin başının sağlık olduğunu bir kere daha anımsadık.
Son 3 ayda sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu, hayat koşturmacasında kendimizi ne kadar unuttuğumuzu, sağlık çalışanlarının aslında ne kadar önemli olduğunu, ailemizle çok az vakit geçirdiğimizi fark ettik.
Sağlığımızın ve beslemenin önemine gelecek olursak, pandemi dendiğinde aklımıza bağışıklık, bağışıklık dediğimizde de aklımıza beslenme geldi. Vurgulamak istediğim en önemli şey, artık yemek için yaşamayacağız, sağlıklı yaşamak için yiyeceğiz.
Yeni normal döneminde neler değişti ve değişecek? Beslenmemizle ilişkisi ne olabilir?
Öncelikli olarak gıda güvenliği geliyor; pandemi döneminde hastalığın bulaş yöntemlerini öğrendikçe hep beraber bu bulaşı önlemek adına önlemler aldık. Bu önlemlerin en önemli adımını da elbette gıdalarımızı korumak oldu. 1 Haziran itibariyle fast-food restoranlar, lokantalar gibi dışarıdan bize yemek sağlayan işletmeler açılsa da artık kafamızda daha fazla soru işareti var. Kendimizi bu kadar koruyup kollamışken bir öğün sonucunda bir bulaşa maruz kalmak istemiyoruz, haklı olarak. Bu nedenle gıda güvenliğine dair endişelerimiz artık yiyeceklerimizin lezzetinden çok daha fazla önem kazandı. Aslında olması gereken ve sağlıklı olan bu fakat bir tehditle karşılaşılmadığında kolay unutulabilen bir gerçek. Elbette birçok işletme yeni normale geçişle ilgili denetimlerin de artmasıyla çok sayıda önlemler almaya başladı. Fakat bu anlamda eski alışkanlıklarımızın izinden gitmektense favorimiz olan işletmeleri daha dikkatli incelememiz ve gerekirse seçimlerimizi yenilememiz gerektiğini öneriyorum.
Evde yemek yapmaya eğilimimiz arttı çünkü aylardır evdeydik ve ev artık bizim için güvenli alanımız. Peki mutfağımızda da bu güvenliği sağlayabilir miyiz? Bu anlamda beslenmemizi şekillendirirken evde hijyen, doğru pişirme kuralları, alışveriş ardından aldığımız ürünleri balkonda havalandırmak, ambalajlı ürünleri tercih etmek, eskiden lezzetli olduğu için tercih ettiğimiz pazarlardan çok market ürünlerine yönelmek gibi değişimler yaşayarak bu güvenliği sağlamaya çalışıyoruz.
İkinci basamakta geleneksel beslenme alışkanlıklarımız geliyor. Türk toplumu olarak birlik, beraberlik, kutlamalarımızı yemekli yapmak, mevlutler, ailecek kurulan ramazan sofraları, iftar çadırları vb. saya saya bitiremeyeceğimiz birçok geleneksel toplu yeme davranışımız var. Açıkçası bu toplumu bir araya getirme, sağlıklı bir yeme düzeni sağlama, yemek yerken psikolojimizi iyileştirme yönünde oldukça olumlu etkilere sahip bir yöntem ve hatta sağlıklı beslenmede örnek olarak gösterdiğimiz Akdeniz tipi beslenme ilkelerinden de biri aslında kalabalık sofralar. Fakat bakanımızın da dediği gibi ‘’Artık eskisi kadar yakın olamayız.’’ Yani geleneksel alışkanlıklarımızı bir kenara bırakarak bir süre sabırla tekli masalarda yemeye alışmamız gerekiyor. Bu, bazı noktalarda iştah kayıplarına sebep olsa da, görüntülü konuşarak yemek yeme, uzaktaki akrabalar veya arkadaşlarla aynı anda sofraya oturma gibi alışkanlıklarla normalleştirerek etkilerini aza indirebiliriz.
Özetle, yeni normalde geleneksel sofralarımıza geçici bir süreyle ara vermemiz gerekiyor. Ne kadar küçük bir nokta olsa da aslında anın büyüsüyle kolay unutulan bir konu bu. Bazı şehirlerimizde iftar yemeklerinden ötürü vaka sayılarında artışlar başlamış durumda.
Son olarak ise alışveriş ve değişen ihtiyaçlarımız söz konusu. Alışverişin anlamı da bu süreçte oldukça değişti. Yeni normalde alışveriş düzenine alışmak da uzun bir süreç olabilir. Çünkü artık ihtiyaçlarımız değişti ve alışveriş yaptığımızda eve tam olarak ne getirdiğimizden her anlamda emin olmak istiyoruz. Bu anlamda ‘’Aman bir şey olmaz’’ dememek çok mühim bir nokta. Önerim ise her zamanki alışveriş alışkanlıklarınızı bir kenara bırakarak her markayı, ürünü, besini yeniden değerlendirmeniz. Kendinize alışveriş anlamında yeni bir sayfa açın ve bildiklerinizi unutun. Sürekli endişeli de olmayın ancak biraz daha eleştirel bakmakta her zaman fayda var. Kendinize yeni bir güvenilir alışveriş listesi yapmanın ve bu çizgiden ilerlemenin tam zamanı. Her marka ve ürün aynı şekilde önlem almamış olabilir, önlem alanlar öncelikli olacaktır.
Her şey değişiyor, bizim de o yönde değişmemiz, öğrenmemiz lazım. Bu pandemi bize ders olsun, ailenize daha fazla vakit ayırın, stresi kontrol etmeyi öğrenin, daha sağlıklı beslenin ve kendinize iyi bakın.