Cern “Bilimi Hızlandırıyoruz” Sergisi BİLGİ’de

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) ortaklığı ile dünyanın en önemli bilimsel etkinliklerinden CERN “Bilimi Hızlandırıyoruz” sergisini ilk kez İstanbul’a getirdi. ATLAS Deneyi’nin ulusal proje yürütücüsü olan İstanbul Bilgi Üniversitesi, 23 Mart Perşembe günü santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen törenle açılan “CERN Bilimi Hızlandırıyoruz” sergisiyle

ATLAS Deneyi’nin ulusal proje yürütücüsü olan İstanbul Bilgi Üniversitesi, 23 Mart Perşembe günü santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen törenle açılan “CERN Bilimi Hızlandırıyoruz” sergisiyle başlangıcından bugüne evrenin 13,7 milyar yıllık öyküsünü etkileyici bir sunumla bilim severlerle buluşturuyor. Serginin detaylarını ve amacını BİLGİ Yüksek Enerji Fiziği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve CERN – ATLAS Deneyi Ulusal Koordinatörü Prof. Dr. Serkant Ali Çetin anlattı.

Yüksek Enerji Fiziği Araştırma Merkezi Türkiye’de bir ilk

‘97 yılından beri CERN’deki çeşitli programlarda çalışıyorum.  Boğaziçi’ndeki lisansüstü çalışmamla başladı. Master ve doktoramı CERN’deki ATLAS Deneyi’nde yaptım. O sırada CERN’deki başka bir deneye daha katıldım, sonra aralıksız bir şekilde bu deneylerdeki çalışmalarımı sürdürdüm. 2015 Yılının Eylül ayında da BİLGİ’ye geldim. BİLGİ’ye katılmamın ardından rektörlükle birlikte bu merkezin kurgulanmasıyla ilgili çalışmaları gerçekleştirdik ve başvurumuzu yaptık.  Bu alandaki çalışmaları daha rahat bir şekilde koordine edebilecek bir araştırma merkezi oluşturma fikri vardı bu da bana çok cazip geldi. Çünkü Türkiye’de üniversiteler bünyesinde bu alandaki çalışmaların yer aldığı başka bir yüksek enerji fiziği araştırma merkezi yoktu. Buraya katılmamla rektörlükle beraber bu merkezin kurgulanmasına çalıştık ve başvurumuzu yaptık. YÖK tarafından onaylandı ve kuruldu. Merkezin kurulmasıyla beraber yeni bir proje önerisi vermiştik o kabul edildi ve BİLGİ, CERN’deki ATLAS Deneyi’nin ulusal proje yürütücüsü oldu. Merkezin üniversite içinde farklı ve bağımsız bir birim olmasının getirdiği avantajlarla birçok etkinlik yapabildik. Bunlardan en çok ses getirmiş olanı, geçen sene CERN Türkiye Bilgi Transferi Zirvesi’ydi. CERN’ün Bilgi Transfer  Ofisi direktörü geldi ve burada çeşitli firma temsilcileriyle üniversitelerin transfer ofisi temsilcilerini çağırdığımız bir etkinlik gerçekleştirdik. Bunu da Türkiye’nin CERN’deki sanayi irtibat ofisi sorumluluğunu yürüten Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ilgili birimiyle ortaklaşa olarak burada yaptık. Bununla beraber çeşitli çalıştaylara ev sahipliği yaptık yine burada, santral’de. Türkiye’deki deneysel enerji fiziğinde çalışan doktoralı fizikçileri bir araya getiren toplantılar yaptık. Bir anlamda camiayı bir araya getiren bir birim oldu Yüksek Enerji Fiziği Araştırma Merkezi, dediğim gibi bu alandaki ilk ve tek merkez olduğu için de insanların ihtiyaç duyduğu bir eksiği de tamamlamış olduk.

 

Yaygın Uluslararası İşbirliği

Bu arada benim daha önceden zaten işbirliği içinde olduğum Çin’deki BES3 deneyinin de takım lideri olduğum için BİLGİ’ye geçmemle beraber BİLGİ bir anlamda oradaki ekibin koordinasyonun yürüten üniversite olarak görülmeye başladı. Bunun yanısıra, CERN’deki bir başka deney olan CAST (CERN Axion Solar Telescope) Deneyi’ne Türkiye’den katılan tek resmi kurumuz; bu deney için CERN’le bir mutabakat zaptı imzaladık. Yürüttüğümüz proje için Türkiye’deki CERN çalışmalarını destekleyen resmi kurum, fonlayıcı kurum olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’yla bir çerçeve imzaladı rektörlüğümüz o sayede yürütüyoruz ATLAS Projesi’ni.

 

Topluma ulaşmak temel amaç

Merkezin kurulma amaçlarından biri de yapılan bu çalışmaların toplumla buluşmasıyla ilgili. Temel bilim araştırmaları topluma uzak şeyler. Çünkü sokaktaki herkesin şu ya da bu şekilde algılamak zorunda olmadığı bir şey,  böyle bir ihtiyacı yok. En temel parçacığı aramak neden bir insanın derdi olsun ki? Eğer o alanın içinde biri değilseniz… Bu bilimle ilgili çalışmaların, yapılan ulusal ve uluslararası boyutta yatırımların kamuoyu nezdinde kabul görmesini zorlaştırıyor. Ancak bunun tek yolu topluma ulaşmakla mümkün. Bu açıdan CERN’ün çok ciddi girişimleri var, hem laboratuvarın kendi içinde hem de uluslararası çapta tanıtım faaliyetlerine çok önem veriyorlar. Bu sergi de o çerçevede oluşturdukları bir sergi.

 

Gezen sergi BİLGİ’de

Gezen sergi CERN’ün “Bilimi Hızlandırıyoruz” sergisi yaklaşık 6-7 yıl önce hayata geçirilmiş bir proje. Hedef, serginin tırlarla gönderilip gittiği yerde CERN’ün ekibi tarafından kurulup belli bir süre boyunca halka erişiminin sağlanması. Biz buna sacayağı dersek; bilimsel çalışma, ilgili alandaki eğitim faaliyetleri, akademik uzman yetiştirme ve topluma fayda, topluma erişme. Bu üçüncü ayağıyla ilgili CERN sergisinin peşinde koştuk. Tabii bu serginin takviminde bir boşluk bulmak, karşı tarafı sergiyi burada yapmaya ikna etme süreçleri de bu zaman içinde gerçekleşti. Serginin İstanbul’da BİLGİ’de olmasına ikna oldular, onların amaçlarına hizmet eder şekilde olacağına inandılar.

 

BİLGİ’nin müzecilik tecrübesi fark yarattı

CERN anlaşmayı yapmadan önce bir ekip göndererek üniversitenin bu sergiye ev sahipliği yapma imkanını denetledi. İlk koşulları CERN’le çalışan kişilerin üniversitedeki varlığıydı. Bizim zaten bir araştırma merkezimizin olması, oradaki iki deneyle organik bağımızın olması etkin rol oynadı. O yüzden ilk aşamayı geçtik. Sonra santral Kampüs’e geldiler. Üniversitenin uzun süredir bu kampüste Enerji Müzesi tecrübesini başarıyla sürdürüyor olması da etkin rol oynadı. Mekanın milimetresine kadar ölçümünü yaparak alanın haritasını çıkarttılar ve ona göre kurdular. Tüm bu aşamalar geçildikten sonra sergiyi burada 4 ay boyunca açık tutmak üzere bir anlaşma  imzaladık ve sergi materyali buraya geldi.

 

Evrenin 13,7 milyar yıllık sırlarını keşif heyecanı

CERN’ün kendi teknik ekibi gelerek bizim teknik ekibimizle birlikte serginin kurulumunu yaptı ve 23 Mart’ta açılışı yaptık. Sergi 23 Temmuz’a kadar santral Kampüs’te gezilebilecek. Haftanın yedi günü 09:00-18:00 arası açık. Sergi çift dilli, kurgulanış şekli itibariyle böyle, daima İngilizce ve serginin açıldığı ülkenin dilinde. Serginin özelliği 12 yaş itibariyle herkesin algılayabileceği yalın bir içeriğe sahip olması. Bu sadece ilgili panolardaki yazıları okumak görsellere bakmak şeklinde değil, aynı zamanda işitsel ve görsel materyaller var. Etkileşimli ortamlar var. Kişilerin ilgilerine göre tıklayarak ya da dokunarak ekranlarda bilgiye erişilebileceği yerler var. Zaten serginin slogan halini almış olan vurgu yapılan, kendini ifade şekli de bizi 13 milyar yıl öncesine Büyük Patlama anından günümüze evrenin nasıl evrildiğiyle ilgili ilk kısımda bir bilgi veriyor. Orada zamanın nasıl aktığı görülüyor. Önce saniyenin çok çok küçücük bir parçasında nelerin değiştiğini sonra zamanın o kadar küçük parçalarında büyük değişimler olurken daha büyük değişiklikler için bu sefer yüz binlerce yıl beklemek gerektiğini, başka şeyler için milyonlarca sonra milyarlarca yıl beklemek gerektiğini görüyoruz. İlk kısım bunları özetleyen materyallerle başlıyor. Sonraki kısımda evrenin en temel yapı taşlarını bir de onları bir arada tutan etkeni anlamaya çalışıyoruz. Temel yapı taşları ve temel kuvvetleri özetleyen, anlatan, bunların içerisinden sadece bir kısmından atomun nasıl teşkil olduğunu anlatan bir kısım var. Parçacıklar ve etkileşmelerle ilgili kısıma geçiyoruz büyük patlamadan sonra. Serginin devamında “Bu bilgiye nasıl erişiyoruz, CERN’de bu anlamda ne tür deneyler yapılıyor”u görüyoruz. CERN’de yürütülen tüm bu deneysel programların üzerinden geçmek mümkün olmayacağı için şu anda CERN’deki dünya genelinde tek ve dünyada erişilmiş en yüksek enerjide parçacıkları çarpıştıran tesis, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı var. Özetle böyle, dahası devamında sergide…

 

CERN ve Türkiye ilişkileri

CERN laboratuvarı iki ülke sınırı üstüne inşa edilmiş. Ana kampüse İsviçre tarafından girip Fransa tarafından çıkabiliyorsunuz. CERN’ü 1954 yılında 12 Avrupa ülkesi kuruyor. Bunların arsadan sahipleri bu 12 ülke, bugün bu sayı 22’ye çıkmış durumda. Tahmin edersiniz ki kurucu ülkeler arasında değilliz, bu 22’nin de arasında değiliz, istikrarlı bir şekilde “değiliz” yani. 2009 yılında Türkiye CERN’e tam üye olmak için başvurusunu nihayet yaptı, hummalı bir çalışma yaptık. CERN ülke ziyareti gerçekleştirdi. Her zaman olduğu gibi katılan ülkenin de CERN’ün de karşılıklı olarak çıkarını garantilemesi isteniyor. Bununla ilgili inceleme yapıyorlar. İşler böyle karşılıklı iyi giderken 2012 yılında Türkiye, işin içinde olan bizlerin haberi olmadan başvurusunu geri çekti. Sanırım bu uluslararası ilişklerde vaka çalışması olabilecek benzersiz bir durum. Türkiye başvurusunu kısmi üyeliğe çevirdi, kaldı ki bu durum bile ancak Mayıs 2015’te mecliste kanunlaştı. Sonuç olarak yaklaşık iki yıldır Türkiye CERN’ün kısmi üyesi.

 

Herkesin aklındaki temel soru: “Tüm bunlar ne işimize yarayacak?”

Gündelik hayatta farkında değiliz ama parçacık fiziği öyle bir alan ki gerektirdiği altyapı ve teknolojiler çok temel. Bugün hayatımızın bir parçası gibi, hiç sorgulamadan kullandığımız bilgisayar, telefon gibi teknolojilerin bugün kullandığımız anlamdaki haline gelmesine ya da böyle bir şeyin mümkün olmasına sebep olan araştırmaları yapıyoruz. Tüm bunlar özetleniyor. Mesela bir tomografi aleti, radyoterapi tüm bunlar parçacık hızlandırıcıları ve algıçları kullanılarak yapılan şeyler. PET duymuşuzdur hepimiz, en hassas şekilde kanserli bölgeye dokunun tespit edilebildiği tomografi sistemi. Bu bizim kullandığımız algıçların modifiye edilmiş hali. Aynı zamanda bizim kullandığımız hızlandırıcıların daha düşük enerjideki versiyonları çeşitli amaçlara göre uyarlanarak endüstriyel kullanıma yönelik sistemler kuruluyor. Dokunmatik ekran 1970’li yıllarda CERN’de keşfedildi ve duyulan bir ihtiyaç üzerine keşfedildi. World Wide Web, yine CERN’de keşfedildi 1991 yılında, yine ihtiyaçtan. Çünkü binlerce kiş bu laboratuvarı kullanıyor ama onlarca farklı ülkeden geliyorlar her an orada değiller, haliyle ortak bir erişime, bilgi paylaşımına ve bunun interaktif olmasına ihitiyaç vardı. İhtiyaç bunu doğurdu. Sergide bunun gibi pek çok şeyin örneğinin verildiği bir bölüm var, hayatımızdaki hangi unsur temelde bu araştırmaların uzantısı olarak gelişti, bu anlatılıyor.

 

İlk iki hafta 4 bine yakın ziyaretçi

Her kesimi cezbeden bir sergi, ortaokul öğrencilerinin de emeklilerin de ilgisini çekiyor. Yoğun bir ilgi var, okullar geliyor. Açıldığı ilk iki haftadaki ziyaretçi sayımız 4 bine yakındı. Enerji Müzesi tecrübesi sayesinde, bu kültür burada olduğu için, bunun bir yansıması olarak bu sergiyi işletmek bizim için kolay oldu. Bu anlamda da müze sorumlusu arkadaşlarımızdan çok destek aldık. Öyle bir ekibin varlığı hayatımızı kolaylaştırdı. Son vurgulayacağım şey de normalde sergi kişilerin bir rehbere ihtiyaç duymadan gezebileceği şekilde kurgulanmış ama Mühendislik Ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde birlikte çalıştığım öğrenci arkadaşlarım burada görev almak istediler. Görevli öğrenci programı kapsamında bir ekip oluştu. Şu anda nerdeyse her zaman görevli bir arkadaşımız danışman kokartıyla orada bulunuyor. Sistemi güzel oturttuğumuzu düşünüyorum. Başarılı bir proje oldu.

https://cernexhibition2017.bilgi.edu.tr/

Powered by Openmedia