İstanbul Bilgi Üniversitesi, öğrencileri Türkiye’ye getirmekle yeterli kalınmaması gerektiğini, öğrencilerin Türkiye’ye geldikten sonra da kampüs içinde onlara hizmet veren farklı bir birim olması gerektiğini tespit eden ilk üniversite.
Uluslararası öğrencilerin kayıt aşamasından, eğitim süreçlerine; okul sonrası kariyer planlamasından, hedeflerini gerçekleştirmeye kadar
olan süreçte neler yaşandığını Uluslararası tanıtım müdürü Serdar Apaydın ve ekibi ile konuştuk.
Öğrencilerin kayıt aşamasından eğitim hayatına kadar onları her konuda desteklemeye de devam ediyorsunuz ayrıca. Bu süreçte neler yaşanıyor?
Sinan Can Kaymak: Başarılı bir şekilde kayıt dönemini tamamladıktan sonra, Serdar bey’in önderliği ile yaklaşık 1 ayımız planlama
ile geçiyor bu dönem. Maalesef yurtdışındaki gibi öğrencilere çok rahat ulaşamıyoruz. Öğrencilerin birçoğu yurt dışında olduğu için (özellikle çok güçlü olduğumuz Pakistan, Azerbaycan, Ürdün, Mısır ve Avrupa) onlara ulaşmak çok kolay olmuyor. İletişim kanalları olarak acenteleri kullanıyoruz. Çalıştığımız belli başlı iletişim kanalları var; sosyal medya, mailing ya da fuar öncesi bazı tanıtımlarımız olabiliyor. Bizim avantajımız şu; 4 kişilik ufak bir ekip olduğumuz için herkesin en az bir daha gitmediği bir ülkeye gitmesi söz konusu. Böylelikle ofisteki
herkesin yüzünü oradaki öğrencilere göstermiş oluyoruz. En sık birebir temas ettiğimiz yerler fuarlar. Bu sene yaklaşık 14 tane fuar yaptık. Buralara gidip öğrenciler ile sohbet ediyoruz. Öncelikle nasıl bir eğitim almak istediklerini soruyoruz. Biz onlara BİLGİ olarak neler verebiliriz bunları konuşuyoruz.
Kerem KUYULULU: Ayrışmak, farklılaşmak için onların dilinden konuşabilmek çok önemli. Öğrencilerle onların dilinden konuştuğumuz zaman, o bariyer bir anda kalkıyor ve gerçekten ne istediklerini daha iyi anlayabiliyorsunuz.
Sinan Can Kaymak: Biz aslında bir anlamda kariyer planlaması da yapıyoruz onlara. Biz hali hazırda BİLGİ’den mezun iki çalışan olarak okulun neler sunulabileceğini bildiğimiz için kendi deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Kendimizden verdiğimiz örnekler, öğrencilerle aramızdaki fiziksel uzaklığı bir anda kaldırabilen bir durum. Bu anlattıklarımız kısa süre de olsa hayal kurma ve BİLGİ’nin kampüsünde dolaşma fırsatı da veriyor aynı zamanda.
Kerem Kuyululu: Öğrenciler hiç bilmedikleri bir kültüre geliyorlar. Bunu yaşamıştım ben de. Bu okulda öğrenciyken 3. Sınıfta 1 yılımı Erasmus programı ile İspanya’da geçirmiştim. O yönden de öğrencileri anlıyorum. Onların dilinden de konuştukça çok daha yararlı oluyor.
Serdar Apaydın: Önemli bir detay vermek isterim. Bilgi Üniversitesi, aynı zamanda yabancı uyruklu öğrenci temini meselesi Türkiye’de
başladığında; öğrencileri Türkiye’ye getirmekle yeterli kalınmaması gerektiğini, öğrencilerin Türkiye’ye geldikten sonra da kampüs içinde
onlara hizmet veren farklı bir birim olması gerektiğini tespit eden ilk üniversite. Bu nedenden dolayı biz de 2012 yılında başkanımızın ve rektörümüzün onayıyla hemen bir ofis açtık. Böylelikle olası bir sorunda öğrencilerin gelebilecekleri bir birim olmuş oldu.
Aynı zamanda pek çok etkinliğe de dahil oluyorlar…
Serdar Apaydın: Evet, 1000’e yakın etkinlikten bahsediyoruz. Mesela öğrenci birliğinde aktif olarak bulunuyorlar. Ayrıca uluslararası öğrencilerin kurduğu kendi kulüpleri var. Kendi içlerinde de farklı organizasyonlar yapabiliyorlar. Buradaki hayatlarını dolu dolu geçiriyorlar. Zaten enteresan olan şu; öğrencilerimiz lisans eğitimlerini bitirdikten sonra yine Bilgi Üniversitesi’nde bir yüksek lisans programına kayıt olmak istiyorlar genelde. Bu da bizi farklı kılan özelliklerden bir tanesi. Özellikle belirtmek isterim ki şuanda vakıf üniversiteleri arasında en çok yabancı uyruklu öğrenciye ev sahipliği yapan ilk 3 üniversitenin içinde yer alıyoruz.
İlginç bir anınız var mı?
Sinan Can Kaymak: Pakistan’lı bir öğrencimiz bize fuarda eşlik etmişti. Orada bilgiler vermişti. İstanbul’a döndüğümüzde “Benim için çok farklı
bir deneyim oldu, çok teşekkür ederim dedi.” Şimdi kendisi önümüzdeki ay Londra’da Erasmus staj programı ile bizim yaptığımız işi orada 3 aylık bir staj programıyla gerçekleştirecek. Yine bir öğrencimizle ev bakmaya gitmişliğimiz bile var. Bizi ailesiyle beraber gelip aldı, ev baktık.
Sinan Can Kaymak: Öğrencilerimiz yöresel yemeklerini yapıp bizi de davet ederler bazen.
BİLGİ Genç Girişimci Ödülleri’nden bahsetmek isteriz. Bize biraz bu projeden bahseder misiniz?
2009-2010 yılında Bilgi Genç Sosyal Girişimci Ödülleri programını başlattığımızda, Sosyal Girişimcilik Türkiye’de çok bilinmeyen bir
kavram olmakla birlikte bu alanda çalışma yapan Üniversite neredeyse yok gibiydi. Ülkemizde çözüm bulmakta zorlandığımız önemli
toplumsal problemler mevcuttur. Sosyal Girişim projelerinin, bu sorunların çözümü konusunda önemli bir role sahip olduğunu ve çözümün önemli anahtarlarından biri olduğunu düşünerek projeyi hayata geçirdik. Projenin en önemli özelliği ise Üniversitemizin sadece 18-29 yaşlarında olan gençleri destekliyor olması. Yedi yıl boyunca yürüttüğümüz program ile birbirinden başarılı 60 finalisti ödüllendirdik. Üniversitemizin
sağladığı ödül ve eğitimler sonrası birçok finalistin Türkiye’de daha tanınır hale geldiği, projelerinin yaratılan sosyal fayda anlamında büyüyüp geliştiğine şahit oluyoruz. Bilgi Genç Sosyal Girişimci Ödülleri bu anlamda Türkiye’de yaşayan ve Sosyal Girişimcilik alanında çalışma
yapan gençler için önemli bir referans noktası oldu. Nakit ödül ile birlikte liderlik ve iletişim odaklı yoğun ve kapsamlı bir eğitim programı da uyguluyoruz. Finale kalan adayların neredeyse tamamı nakit ödülden ziyade verilen eğitimlerin kendilerine çok farklı ve olumlu etkileri olduğunu özellikle ifade ediyorlar. Bu program sanıyorum Türkiye’de bir üniversite tarafından bu alanda yürütülen en sürdürülebilir ve etkili program ve bizim için önemli bir gurur kaynağı. Zor bir görev üstlendik, 18-29 yaş sınırlaması ile gencecik girişimcilerin sosyal bir probleme sürdürülebilir bir çözmüş bulmuş olmalarını bekliyoruz. Her sene artan başvuru sayıları da doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Maddi yetersizliklerden ya da farklı başka sebeplerden projelerini hayata geçirememiş genç girişimciler için bir
çalışmanız ya da yol göstermek adına bir öneriniz var mıdır?
Programı, benzer projelerden farklı kılan özellik sadece hayata geçirilmiş ve sosyal fayda yaratmış olan projeleri değerlendiriyor olmasıdır. Bir
toplumsal problemi tespit etmek ve bu konuda sürdürülebilir bir çözüm ile ilgili fikir sahibi olmak çok önemli. Fakat biz daha ziyade çözüme yönelik fikrini hayata geçirmiş, yaratılan sosyal faydanın hacmi önemli olmaksızın bu problemi çözmeye yönelik gereken adımları atmış projeleri değerlendiriyoruz. Ülkemizde fikir aşamasında olan projeleri değerlendiren farklı programlar var ancak liderlik ve girişimcilik özelliklerini kullanarak fikrini hayata geçirmiş olan gençlerin desteklenmesi projelerin güçlenerek yoluna devam etmesi açısından çok önemli. Bir fikrin hayata geçirilmesi için stratejik düşünme, ilişki yönetimi, ikna kabiliyeti, yönetim becerisi, girişkenlik, disiplin, planlama ve ağ kurma becerileri ön plana çıkıyor. Bu özelliklere sahip gençlere destek vermek sadece onların şahsına yapılan bir yatırım değil aynı zamanda topluma ve bulunan çözüme yapılan bir yatırım oluyor.
Uluslararası öğrencilerin eğitim için Türkiye’yi seçmelerinin nedeni nedir?
Özellikle Vakıf üniversitelerinin kurulması ve İngilizce eğitim seçeneklerinin artmasından sonra Türkiye Avrupa ve komşu ülkeler açısından Yüksek Öğrenimde bir cazibe merkezi haline geldi. Üniversitelerimizin eğitim ve eğitmen kalitesi, sahip oldukları güçlü altyapı, uluslararası anlamda tanınırlık sahibi olmaları, kültürel çeşitlilik, modern ve canlı bir öğrenci hayatı sunuyor olması, ikili anlaşmalar ile sundukları değişim fırsatları ve en önemlisi misafirperver bir yaklaşımımız olması Uluslararası öğrencilerin dikkatini çeken ilk özelliklerdir diye düşünüyorum. Türkiye’nin neredeyse dünyanın merkezinde konumlanmış olması ulaşım ve diğer yaşam giderlerinin Avrupa ve Amerika’ya oranla daha düşük olmasına sebep oluyor. Türkiye’nin Uluslararası öğrenciye yaklaşımı ve davetkr tutumu ile birlikte tüm bu özellikler bir araya geldiğinde Üniversitelerimiz önemli ve öncelikli tercih sebebi oluyorlar. 2010 yılında 17.000 Uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan Türkiye’de 2017 yılı itibarıyla eğitim alan uluslararası öğrenci sayısı neredeyse 120.000 civarında. Bahse konu öğrenci sayısı değişim, transfer ve misafir öğrencileriler dışında sadece tam zamanlı öğrencileri kapsıyor. Bu ülkemiz adına çok önemli bir gelişme. İstanbul Bilgi Üniversitesi yukarıdaki tüm özelliklere sahip olması ile birlikte Türkiye’nin Uluslararası bir ağa üye olan tek üniversitesi olmasıyla öne çıkıyor.
BİLGİ’nin marka değeri ve kalitesi yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da biliniyor. Uluslararası derecelendirme kuruluşu olan S’e göre Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında ülkemizin en başarılı 4 üniversitesinden birisi olması sebebiyle öncelikli tercih sebebi oluyor. BİLGİ, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından 2016-2017 yılı itibarıyla Türkiye’de en çok uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan ilk 3 vakıf üniversitesi arasında gösteriliyor.
Bu çalışmalar Türkiye için uluslararası anlamda eğitim kalitesinde ciddi bir reform yaratıyor diyebilir miyiz?
Pek tabi ki diyebiliriz. Türkiye ve Türk üniversiteleri uzun yıllardır Avrupa’nın en önemli oyuncuları arasında. Avrupa’da mukim üniversitelerde okuyan çok önemli sayıda uluslararası öğrenci Erasmus+ ve benzeri programlar kapsamında eğitimlerinin bir dönemini ya da bir senesini Türk üniversitelerinde tamamlayarak kendi üniversitelerine kredi taşıyorlar. Bu alanda da BİLGİ en fazla sayıda değişim öğrencisine ev sahipliği yapan üniversiteler arasında hep ön saflarda olmuştur. Ayrıca BİLGİ’nin Laureate üyeliği ile öğrencilerine sunduğu değişim imkanı ile diğer üniversitelerde olmayan bir olanak sağlanmış ve ilave değişim fırsatı sunulmuş oluyor. Üniversitelerimizin sadece Avrupa ya da Amerika’da değil tüm dünyada akademik başarısını kanıtlamış üniversiteler ile ikili anlaşmaları mevcut. Türk üniversiteleri akademik başarının ve uluslararası öğrencilere verilen kaliteli hizmetin yanı sıra ülkemize bilimsel, kültürel, sosyal ve ekonomik anlamda da önemli katkılar sağlıyor. Ülkemizin ve üniversitelerimizin tam zamanlı Uluslararası öğrenci temini ve bu öğrencilere hak ettikleri hizmetin verilmesi konusundaki tecrübesi çok uzun yıllara dayanmıyor. Dolayısıyla bu alanda aktif her üniversite tarafından Uluslararası öğrencilerin memnuniyetinin artırılması ile ilgili alınması gereken tedbirler var. Yine bu anlamda öğrencilerin entegrasyonları ile ilgili gerekli düzenlemelerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekiyor. Unutulmamalıyız ki mezun olup ülkesine dönen her öğrenci Türkiye için bir fahri konsolos niteliği taşımaktadır.
Uluslararası öğrencilerin ülkemizde okuması için hangi koşullar gerekiyor?
Yukarıda da anlatmaya çalıştığım üzere ülkemizde eğitim almak isteyen uluslararası öğrenciler sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda bizler için çok değerli. Özellikle İngilizce eğitim veren bir üniversite olduğumuz için Türk öğrencilerin kampüs içinde dil becerilerini geliştirebilecekleri
bir ortam oluşması anlamında uluslararası öğrenci sayısı önemli. Ulusal stratejimiz kapsamında özellikle İngilizce eğitim veren bölüm ve üniversitelerimiz için uluslararası öğrenci temin etmek öncelikli hedefler kapsamında değerlendirilebilir. 2010 yılına kadar uluslararası öğrencilerin katılmak zorunda oldukları merkezi bir yerleştirme sınavı vardı. Bu sınav 2010 yılında kaldırıldı ve YÖK öğrenci kabul süreçlerini belli standartlarda olmak üzere üniversitelere bıraktı. Devlet üniversiteleri kendi sınavlarını yapmaya devam ediyor ancak vakıf üniversitelerin hemen hemen hepsi minimum başvuru koşullarını içeren öğrenci kabul yönergeleri ile başvuruları değerlendiriyor. Dolayısıyla YÖK tarafından üniversitelere verilen kontenjan kapsamında her üniversite kendi koşullarını belirleyerek başvuruları değerlendirebiliyor. Yüksek başvuru koşulları beraberinde kaliteli öğrenci getiriyor. Sistem biraz Avrupa ve Amerika’nın sistemine benzer şekilde ilerliyor. Uluslararası öğrenciler kendi ülkelerinde almış oldukları lise eğitimi ve diplomaları ile ya da uluslararası geçerliliği olan SAT, ACT, IB, FB gibi sınav sonuçları ile denklik belgesi almak koşuluyla başvuru yapabiliyor. İngilizce eğitim veren programlar için adaylar İngilizce Hazırlık sınıfından muaf olabilmek için TOEFL belgesi sunabiliyor. İngilizce sınav sonucu olmayan adaylar üniversitelerin yaptığı İngilizce muafiyet sınavına girebiliyorlar. Kabul edilen adaylar ülkelerinden öğrenci vizesi alarak Türkiye’ye geliyor ve kayıt işlemlerini tamamlıyorlar.