Büyük ve güçlü bir geleneği, kendine özgü karakteri ile harmanlayan çok yönlü ve çok kültürlü bir üniversite olarak BİLGİ, yeni dönemde yine pek çok yeniliğe imza atmaya hazırlanıyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Vekil Rektör Prof. Dr. Kübra Doğan Yenisey ile yeni dönem projelerini ve BİLGİ’yi konuştuk.
1- Yeni görevinizi tebrik ederiz. Öncelikle sizi tanıyarak başlamak isteriz söyleşimize. Bize kendinizden, kariyer yaşamınızdan bahseder misiniz?
Çok teşekkür ederim. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesinde İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku alanında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladım. Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisansımı tamamladım ve sonrasında İsviçre Konfederasyonu’nun bursiyeri olarak Cenevre’ye gittim. Cenevre Üniversitesi’nde yüksek lisansımı yaptım ve doktoramı tamamlayarak 2000 yılında İ.T.Ü.’ye döndüm. İstanbul Bilgi Üniversitesi’yle 2001 yılında Kuştepe Kampüsü’nde tanıştım. Önce kısmi süreli, 2008 yılından itibaren de tam zamanlı öğretim üyesi olarak üniversitemizde keyifle çalışmaya devam ediyorum.
2- Göreve yeni gelmiş bir rektör olarak sizin gözünüzden BİLGİ’yi dinleyebilir miyiz?
BİLGİ, büyük ve güçlü bir geleneği, kendine özgü karakteri olan çok kültürlü bir üniversite. Bir sosyal bilimler üniversitesi olarak kurulmasına rağmen kısa sürede hukuk, mimarlık, mühendislik ve sağlık bilimleri alanında uluslararası düzeyde eğitim veren bir kurum haline gelmeyi başarmış bir üniversite. Toplumsal sorunlara duyarlılığı ve yenilikçi yönü pek çok alanda bir “ilk” olmasında en büyük etken. Her bir fakültemiz kendi alanındaki gelişmeleri BİLGİ’nin eğitim geleneğiyle harmanlamakta ve yenilikçi çözümlerini öğrencilerine yansıtmakta.
BİLGİ, 20 yılı aşkın bir süredir ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora programlarıyla eğitimin her katmanında öğrenci yetiştirmeye devam ediyor. Enstitüler ve araştırma merkezlerimizde önemli bilimsel projeler yürütülüyor. 30.000’i aşkın mezunumuz ve 20.000’i aşkın öğrencimizle büyük bir aile olduğumuzu söyleyebilirim.
3- İstanbul Bilgi Üniversitesi’ni diğer vakıf üniversitelerinden ayıran akademik farklılıkları / özellikleri nedir sizce?
İstanbul Bilgi Üniversitesi kurulduğundan beri akademik özgürlüğün ve özgünlüğün ilke olarak kabul edildiği, katılımcılık paydası üzerine kurulmuş bir üniversitedir. BİLGİ’de var olan bu ortam her görüşün karşıtlıklarıyla birlikte bir potada eriyerek olumlu bir sinerjinin doğmasına olanak sağlamaktadır. Böylece BİLGİ her zaman nitelikli bilginin üretildiği bir yer olmuştur.
Yukarıda da belirttiğim gibi toplumsal sorunlara duyarlılık ve yenilikçilik BİLGİ’nin kuruluşundan gelen bir özelliği. Şehrin ekonomik anlamda daha az gelişmiş bölgelerinde kampüslerini kurarak toplumsal sorunlarla doğrudan temas etmiş, öğrencilerine bilginin hayat için var olduğunu uygulamalı biçimde göstermiştir.
Uluslararasılık BİLGİ’nin diğer bir ayırt edici özelliğidir. Kuruluşundan itibaren programlarında uluslararası kalite standartlarına uygun yeterlikler ve akreditasyon ilke ve uygulamalarını esas almıştır.
4- Kariyerinizde bu noktalara gelmeden önce sizin de öğrencilik yıllarınız oldu. O zamanlarda nasıl bir öğrenciydiniz; sahip olduğunuz başarıya giderken nasıl bir yol izlediniz?
Öncelikle rektör olmayı sahip olduğum bir başarı olarak değil, bir onur vesilesi olarak gördüğümü belirtmek isterim. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin rektörü olmak hiç şüphesiz çok onurlu ve büyük sorumluluk isteyen bir görev. Benim zamanımdaki öğrencilikle şimdiki dönem öğrencilik arasında çok şeyler değişti. Bilgisayarın, cep telefonunun, e-postanın ve google’ın olmadığı bir dönemden bahsediyorum. Ama o zamanlarda da fotokopi ve derslerde not tutup, notlarını satan arkadaşlarımız vardı. Bazı şeyler hiç değişmiyor… Laf aramızda ben her zaman disiplinli ve çalışkan bir öğrenci olmuşumdur. Üniversite öğrenciliği insanın iş ya da aile sorumluluğu taşımadan kendini yetiştirme fırsatı olan son güzel dönemdir. Bu dönemin kıymetini bilmek gerekir diye düşünüyorum.
5- BİLGİ adına en büyük hedefiniz nedir?
BİLGİ’nin dinamikliği içinde tek bir hedef tanımlamanın güç olduğunun altını çizmek isterim. Kişisel olarak en önemli gördüğüm husus öğrencilerimize içinde bulunduğumuz büyük teknolojik dönüşüm ve dijitalleşme döneminin gereklerine uygun bir eğitim vermektir. Teknoloji ve dijitalleşme bireysel yaşamdan toplumsal yaşama her alanı yeniden şekillendiriyor, üretimin yapısını ve çalışma hayatını hızla değiştiriyor. Önümüzdeki yıllarda teknoloji bazı işleri ve meslekleri ortadan kaldırırken yeni bazı işler ve meslekler ortaya çıkaracak görünüyor. 2030’a kadar dünya çapında 75 milyonla 375 milyon arasında işçinin teknolojik gelişmeler nedeniyle işini değiştirmek zorunda kalacağı tahmin edilmekte, Dünya Bankası gelişmekte olan ülkelerde işlerin % 66,6’sının teknolojik devrim nedeniyle gereksiz hale geleceğini öngörmektedir. İşgücü piyasasında aranan yetkinlikler ve yeterlilikler hızla biçim değişiyor. BİLGİ olarak bir yandan teknolojiyi üretmek diğer yandan bu dönüşümün lideri olacak yetkinlik ve yeterliliklere sahip öğrenciler yetiştirmek temel hedefimiz.
6- Bir üniversite elbette dönemin trendleri ile sınırlı kalmaz, yeni trendleri takip etmek için BİLGİ nasıl bir yol izleyecek?
Daha önce de belirttiğim gibi BİLGİ her zaman yenilikçiliğin, ilklerin, özgünlüğün ve özgürlüğün yuvası olmuştur. Şunu büyük bir mutlulukla vurgularım ki, bu nitelikler BİLGİ’nin kurumsal kültürünün altyapısını oluşturmaktadır. Yine mutlulukla vurgularım ki, bu kültür her düzeydeki idari ve akademik çalışanlar ve öğrencileri tarafından içselleştirilmiştir. Bizlere düşen bu kültürü olumsuz etkileyecek her türlü engeli ortadan kaldırmaktır.
Üniversiteleri üniversite yapan öncelikle idari ve akademik çalışanları ile öğrencileridir. BİLGİ bu paydaşlarının bilgi birikimini yeni trendlerin doğuracağı olgularla güçlendirip kendi aralarında ve toplumla paylaşmaları için her türlü ortamı güncel teknolojiyi kullanarak oluşturacaktır.
7- Üniversiteye başlayacak öğrencilere vereceğiniz tavsiyeler nelerdir? Sizden bu konuda 5 altın öğüt rica etsek…
Öncelikle üniversitemize başlayacak tüm öğrencilerimize en içten başarı dileklerimi sunmak istiyorum. İstanbul Bilgi Üniversitesi ‘Non scholae, sed vitae discimus’ (Okul için değil yaşam için öğrenmeliyiz) ilkesiyle yola çıkmıştır. Bu yeni öğrencilerimize de en büyük tavsiyemdir; not almak ve sınıf geçmek için değil yaşam için öğrenmeliler.
Eğitim yaşamlarında verilenlerle yetinmemelerini, her fikri, düşünceyi, hocalarını, sorgulamalarını öğütlüyorum. Eğitimleri sırasında ve meslek yaşamları boyunca etikten, erdemlerden, evrensel değerlerden ayrılmamalarını özellikle vurgulamak istiyorum.
Yaşam sürekli olarak karşıtlıkları ve bu karşıtlıklar içinde devinimleri beraberinde getirmektedir. Bu döngü içinde başarılı ve iyi bir insan olarak var olmak sürekli olarak kendine yatırım yapmakla ve kendini geliştirmekle mümkün olabilir. Kendilerini hem mesleki hem de bireysel nitelikleri bağlamında geliştirmelerini öneriyorum.
Son olarak, çalışmalarını, sürekli çalışmalarını, başarısız olsalar bile yılmadan, azimlerini kaybetmeden çalışmalarını öneriyorum.
8- BİLGİ’yi tercih edilebilir kılan en önemli özellikler nelerdir? Diğer bir deyişle “neden” BİLGİ?
Çağın gereklerine, uluslararası kalite standartlarına uygun bir eğitim almak istiyorsanız BİLGİ’nin bu talebi karşılayacağını söyleyebilirim. Güncel bilgileri yetkin öğretim kadrosundan öğrenmek istiyorsanız BİLGİ. Eğitiminizi güzel bir kampüs ortamında sürdürmek, toplumsal sorunları yakından tanımak istiyorsanız BİLGİ. Geniş ve seçkin mezunlarıyla bir büyük ailenin parçası olmak istiyorsanız BİLGİ. Hedeflediğiniz kariyerinize çok iyi bir donanımla başlamak istiyorsanız BİLGİ… Listeyi uzatmak mümkün.
9- Uzun zamandır BİLGİ’desiniz, pek çok hukukçu mezun etmiş olmalısınız. BİLGİ’den mezun olan ve olacaklara söylemek istedikleriniz…
Tüm mezunlarımız BİLGİ’li olmak bilinciyle ve BİLGİ kültürüyle meslek yaşamlarına başlamaktadır. Bence bunlar çok önemli kazanımlardır. Mezunlarımızdan ricam bu birikimi, bu kültürü çalıştıkları kurumlara yansıtmalarıdır. Toplum içerisinde düşünceleriyle, davranışlarıyla ve mesleki başarılarıyla farkındalık yaratmayı sürdürmeleri çok büyük önem taşıyor. Mesleklerindeki gelişmeleri sürekli izlesinler, kendilerini sürekli güncellesinler ve geliştirsinler. Son olarak BİLGİ’yle ilişkilerini sürdürüp güçlendirsinler, zira biz gücümüzü akademik ve idari personelimizden, öğrencilerimizden aldığımız kadar mezunlarımızdan da alıyoruz. Mezunlarımız BİLGİ ailesinin en önemli parçasıdır.